Gürbüz ÖZALTINLI
Kürtlerin kandırılması adına “Büyük Barış”tan korkanların argümanlarını okuyorum. Kürtlerin elinin boş kalabileceğinden endişeliler.
Doğrusunu isterseniz bu “endişe” çizgisinin değişimi anlamaktan çok uzak olduğu kanısındayım. Kürt sorununu, siyasal aktörlerin zamana göre değişen sözleri üzerinden anlamaya çalışmak, kişilik analizlerine yaslanmak hiç ikna edici değil. Hükümetin soruna ilişkin izlediği siyasetin ağırlık noktalarında kaymalar ve yalpalamalar olduğu gerçeği de bu “endişelere” analitik bir kalite sağlamıyor. Erdoğan’ın “Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır” ya da “ biz olsaydık Öcalan’ı asardık” sözleriyle ve daha düne kadar süren KCK tutuklamalarıyla söze girenler, farkında olmadan tanıdık bir propagandanın sınırlarında dolaşıyorlar. Buralara takılıp kalan bir aklın da“peki ne oldu da şimdi tanık olduğumuz süreç ilerliyor” sorusuna verebileceği tek cevap“başkan olabilmek için Kürtlere tuzak kuruyor” basitliğinden ileri gidemiyor.
İdeolojik kuruntular körleştirir
Bu sığlığın altında, öncelikle, aktörlerin “ideolojik dünyası”nın siyaseti belirlediğine dair bir inancın izleri olduğu kanısındayım. Bu kolaycı saplantımızın, algıda seçiciliğimizi, endişe veya umutlarımızı güçlü biçimde etkilediğini düşünüyorum. Sosyolojik değişimin ve pragmatizmin siyaset üzerindeki (ideolojik kalıpları aşan) etkisini, algıyı dönüştüren işlevini ihmal eden bir bakış bu. Durduğu yere göre baştan endişeli; ya da baştan umutlu.
Oysa derin bir değişimden geçiyoruz ve bu peşin kanaat konforunu çoktan kaybettik. Daha“ideolojisiz” politik okumalar yapma ihtiyacıyla karşı karşıyayız. Tıpkı Erdoğan’ın ve Öcalan’ın yaptığı gibi.
Bugün Kürt sorununun aşılması umudunun altında Türkiye ve Ortadoğu’daki büyük dönüşüm yatıyor.
Türkiye’de, küreselleşmenin etkin bir aktörü olmak isteyen ve bunun maddi ve moral imkânlarına sahip bir iktidar var. Ortadoğu ise baştan aşağı sarsılıyor ve iki komşu ülkede merkezî yapılar dağılmaya yüz tuttu. Kürtler önce Irak’ta özerkliğe kavuştu. Türkiye Irak Kürdistan’ıyla barışçı ekonomik ve siyasal ilişkiler kurmayı başardı.
Fakat kanımca hem Türk hem de Kürt tarafı açısından bütün taşları yerinden oynatan asıl gelişme Suriye rejiminin çözülmeye başlaması oldu. Bu, Ortadoğu’da her iki taraf açısından da dengelerin kalıcı olarak değiştiğinin habercisiydi. Suriye Kürtleri siyasal güç olma imkânına kavuştular ve bunun geri döndürülemeyecek bir gidiş olduğu anlaşılıyor. Artık Türkiye’de ayakta kalmak isteyen hiçbir hükümet Ortadoğu politikasını Kürtlerle sonu gelmeyen bir savaş üzerine kurmak istemez.
Temel sorun Türkiye’nin kendi sınırları içindeki Kürtlerle barışabilmesidir. Bu barışın gecikmesinin her iki tarafa da ağır bir maliyeti dışında hiçbir getirisi yok. Bölgede dört ayrı devlete dağılmış Kürt nüfus içinde sosyolojik olarak en gelişmiş Türkiye Kürtlerinin diğer ülkelerin Kürtlerinin sahip olduğu haklardan ilelebet yoksun kalacağını varsaymak ancak derin bir politik körlükle sakatlanmış olmayı gerektirir. Bu hakların tanınıp tanınmaması üzerine toplumların birbirini kırıp geçirmeye devam etmesinin en küçük bir rasyonalitesi kalmamıştır. Bu haklar tanınacaktır.
Öcalan’ın gördüğü
Öcalan bunun savaş değil zaman gerektirdiğini görmüştür. Barışın hemen sağlanmasının fazladan getireceği ise Ortadoğu’nun bu iki büyük toplumunun güçlerini birleştirmesi imkânıdır. Öcalan bu gidişi gördüğü için “demokratik özerklik” ve “anadilde eğitim” dâhil bütün zorlayıcı talepleri barışın önkoşulu olmaktan çıkartmıştır. Toplumların, çatışma yerine ittifak ve işbirliği politikalarına yönelmesi durumunda bu hakların karşısındaki direncin yumuşayacağını öngörmüştür. Sorun silahın çatıştırıcılığıyla değil, siyasetin barıştırıcılığıyla çözülecektir. Meselenin merkezinde bu bakış vardır. Öcalan bu karara varırken; AKP’nin kalıcı olduğundan ve Ortadoğu’da yapmak istediklerinden başlayarak, AB çekirdeğinin bölgeye bakışı ve bölgede yükselen Kürt etkinliğine kadar bir dizi politik okumaya dayanmaktadır.
Hükümetin ise, Türk toplumunun rıza göstereceği asgari dönüşümü kabul ederek barış elini uzatan Kürtleri geri çevirmesi için aklını yitirmiş olması gerekir. Anadilini konuşan, kendi coğrafyasında kurumlaşan Irak Kürtleriyle işbirliği yaparak güçlenen, zenginleşen Türkiye, kendi Kürtleri anadilde eğitim istiyor ya da valisini seçecek diye neden onlarla güç birliği yapmak yerine savaşsın? Kürtlerin haklarını tanımak, onlarla barışmak neden Türkiye’yi zayıflatsın? Üstelik önünde sonunda varılacak bir yere gitmemek için direnmenin, o toplumların enerjisini kanla acıyla tüketmek, düşmanlık duygularını daha da derinleştirmek gibi bir maliyeti açıkça görünürken... Ortadoğu’nun acımasız rekabeti içinde yanına alabileceği Kürtleri rakiplerinin kucağına itsin; kendi zayıf karnı yapsın?
İdeoloji değil, akıl çağındayız.
Aklın vicdanla buluştuğu yerdeyiz.
Bu politika, endişelerle tutukluk yapmayı değil, kuvvetle desteklenmeyi hak ediyor...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Özel, doğrusunu yapıyor: Türkiye’nin önceliği, normalleşme ve merkez siyasetin yeniden inşasıdır
28.04.2024 - Yolun sonu gözüktü mü?
14.04.2024 - İktidarın ideolojik katılaşması, CHP liderliğinin kucaklayıcı, ılımlı profiliyle birleşince…
8.04.2024 - CHP seçimleri laikler değiştiği için kazanmadı. Fakat seçimler CHP’nin kendi tabanını da Türkiye’yi de değiştirecek kapıyı açtı
5.04.2024 - İktidardaki “keratalar” arasındaki gerilim bizi ilgilendirmez mi?
25.11.2023 - Değişim samimiyet ve cesaret gerektirir
16.11.2023 - Yerli ve milli olana nasıl karar verilecek?
12.11.2023 - “Reis halleder”ciler de rövanşistler de hayal kırıklığı yaşayacak
9.05.2023 - “Reis halleder”ciler de rövanşistler de hayal kırıklığı yaşayacak
7.05.2023 - Erdoğan neden kaybedecek
2.05.2023
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları






















































































Derya Titiz
Barışın baş aktörü Kurtuluş Tayiz teşekkürler, sewgili yazar. Spas;)
Derya Titiz
inaniyorum ben , bir sabah yine sizin kaleminizden "barış sağlandı" çığlıkları ile uyanacağıma...Evet inanıyorum
Derya Titiz
inaniyorum ben , bir sabah yine sizin kaleminizden "barış sağlandı" çığlıkları ile uyanacağıma...Evet inanıyorum