Gürbüz ÖZALTINLI
“Milli aidiyet” üzerine kurulan siyasi söylemlerin Türkiye’de her zaman hazır bir müşterisi olduğu düşünülür. Toplumun çok parçalılığını, çeşitliliğini veri alan; demokrasi/ çoğulculuk/ hak ve özgürlüklerin önemi üzerine yürüyen tartışmaların, sıradan hayatları çok ilgilendirmediğini varsayarız. Bu özellikle kriz algısının tırmandığı zamanlarda daha da geçerlidir. Kaos ve dağılma endişesi, tartışma ve eleştiri yerine bütünleşme ve güçlü olanın ardına dizilme eğilimini tırmandırır.
Bu her zaman geçerli mi diye düşünüyorum.
Bilerek veya bilmeyerek bu formülün büyüsüne kapılındığı bir dönemden geçiyoruz gibi gözüküyor.
Haziran seçimlerinin AKP üzerinde oldukça etkili olduğunu; iktidarın kaybedilebileceği endişesi yarattığını tahmin etmek güç değil. İktidar katlarının önünde iki seçenek duruyordu. Birincisi; koalisyon siyasetini zorlayarak güvenilmezliği kuşku götürmez ortaklarla yeni, zor fakat meşruiyeti genişleyen bir iktidar sahası oluşturmak. İkincisi; daha uygun konjonktürde yeni bir seçimle tek başına iktidarı yeniden yakalamayı denemek. Erdoğan’ın ve AKP çoğunluğunun tercihinin ikinci yol olduğu kestirilemeyen bir durum değildi.
Sonucu hepimiz biliyoruz.
Fakat – bilmediğimiz demeyeyim ama- üzerinde yeterince durup düşünmediğimiz bir başka konu var kanımca. O da, bu iki seçeneğin, sadece iki farklı aktüel politik taktik olmadığı; onun ötesine geçen, (siyaset etme tarzlarına dair) daha derin bir farklılaşmayı temsil ettiğidir.
Koalisyon seçeneği üzerinden yürümek düşüncesi, AKP’yi dünya ve Türkiye’de karşıtlarıyla iş yapabilen, icrayı paylaşabilen; buna istekli, becerikli, ehil ve “normal” siyasi aktör imajına -elbette aynı zamanda gerçeğine- taşıyacaktı. Yeniden inşa sürecini demokratik usullerle paylaşmaya açık siyaset aktörü olarak yeni bir üsluba yöneltecekti. Siyasetin dili “hak ve özgürlükler” üzerine inşa edilecek; geniş kesimler kendi kimlik ve öncelikleriyle ortak bir programda buluşacak; anlaşmazlıklar bastırılarak değil tartışılarak aşılmaya çalışılacaktı. Üstelik AKP bu sorumluluğu, siyasetin en güçlü; içinde yer almadıkça ülkenin yönetilmesinin olanaksız olduğu dominant niteliğiyle üstlenmiş olacaktı. Yıkıcı performanslardan hiç kaçınmamış bir rakiple aynı “yatağa girmek” elbette tuzaklarla, hilelerle dolu bir yolu büyük bir dikkatle kat etmeyi gerektiriyordu. Ama yeni bir seçimle tek başına hükümet kurulabildiğinde daha mı önemsiz tuzaklar, küçük hileler bekleyecekti iktidarı?
Belli ki bu soruya olumlu cevap veren bir akıl işledi ve yeni bir seçimle tek başına hükümet kurabilme gücü elde edildi.
Fakat AKP’nin işi daha mı kolaylaştı; bu çok tartışılır.
Ülkeyi bekleyen büyük tehlikelere vurgu yaparak siyasi destek sağlamaya çalışmak hiç de iyiye işaret değil. Siyasal taraflaşmaları “milli/gayrı milli” ekseninden tanımlamak; günün, tartışmak, yalpalamak, eleştirmek değil liderin arkasına dizilmek günü olduğunu ilan etmek… Farklı düşünenlere “sızdırılmış”, “hain”, “satılık” gibi soğuk savaş diliyle saldırmak; merkeze/lidere alınmış her mesafeyi “dış güçlere yanaşmak” olarak kodlamak… Yeni anayasa tartışmasınademokratikleşme arayışı yerine, milli/yerli anayasa -güçlü başkan hedefiyle başlamak…
Bunlar, AKP’nin Kasım seçimlerinden sonra Haziran’dan daha güçlü ve avantajlı olduğunun işaretleri değil. Bunlar zorlanma ve sertleşme işaretleri.
Baştaki soruya dönersek; tehlike algısı ve milli aidiyete seslenen destek arayışları, gerçekten iktidarı güçlendirebilir mi?
Belli ki bunu yaşayarak göreceğiz.
Fakat ben, toplumsal tecrübenin siyasal şablonları boşa çıkartabileceğini düşünüyorum.
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023