Gürbüz ÖZALTINLI
“İlk iki üç bölüm dişini sık sonra beğeneceksin diziyi; Kore Dostoyevskisi gibi…”
Mesajında böyle yazmıştı Güzin. “My Mister”la böyle tanıştım. Dediği gibi de oldu. Karakterleri tanımak, olay örgüsünün etkisine izin vermek, konuştukları dilin kulağımıza tuhaf gelen ses vurgularına alışmak için sabır göstermek gerekiyor.
Haftalık aralarla izlenmesi için tasarlanmış bir diziyi, iki-üç gün içinde saatlerce üst üste izlemek de çok uygun değil sanıyorum. Araya yönetmenin varsaydığı süre girmeyince, zaman algınızda bozulma oluyor. Birkaç mekânda dönüp dolaşan, gereğinden uzun planlarla ilerleyen, hatta bazen ilerleyemeyen bir hikâyeyle karşı karşıya olduğunuz duygusu belirebiliyor. Oysa bu haksızlık. Çünkü hikâye hep ilerliyor; üstelik kitle kültürünün dışına düşmemek için gösterilen dikkatle birlikte, durmadan derinleşerek…
Galiba dizinin büyük başarısı da aşılması zor bu ikilemin üstesinden gelebilmiş olması. Bir yandan merak duygusunu sürekli diri tutan entrikalar; özdeşleşme ihtiyacına cevap veren iyi ve kötü karakterler, anlamayı kolaylaştıran görüntü tekrarları… Öte yandan iyilik, kötülük, masumiyet, suçluluk, hırs, kıskançlık, değersizlik, sevgi, dostluk, aşk gibi soyut kavramları demir leblebi kıvamında tartışma cesareti… Sıradan seyirciden kopmadan, insan dediğimiz varlığın karmaşık, karanlık dünyasına gözü kara bir yolculuk…
İnsanı çarpan sayısız replik var. Birçoğuna haksızlık yapma pahasına aklımda en çok kalanı söyleyeyim. Lee Ji-an’ın ağzından: “Zenginler için iyi insan olmak kolay…” Hikâye bu sözü, henüz 21 yaşında, şantaj, komplo, hırsızlık ve cinayet gibi suçların faili olan yoksul kıza söyletiyor.
Gülümsemeyi unutmuş, yaşadığı hayatın acısı yüzünü dondurmuş bir genç Ji-an. Onu çarpıcı kılan esas özellik, bizden bir anlayış beklemiyor oluşu. Hayattan çokça aşina olduğumuz, yaptığı her kötülük için cepten bir mazeret çıkartabilenlerden değil. Zenginler için iyi insan olmanın kolaylığının farkında. Ama yoksulluğun kötülüğü kötülük olmaktan çıkarttığına inandıramamış vicdanını. Kendi değersizliğine karar vermiş; bununla barışabilecek bir yol bulamamış.
Onun bütün yaptıklarından haberdarız ve onu seviyoruz. “İyilik ve kötülüğün” iç içe geçtiği bir karakter o. Paramparça bir hayattan gelen bu genç kızın suç sicilini yüzüne vurup yargılamadan önce “kolaylıkla iyi insan olabilenlerin” hayatını da izliyoruz hikâyede. Aslında Ji-an bu “iyi insanların” kötülüklerinin taşıyıcısı olarak hayatta kalabiliyor.
Dizi bize, hayatın zor bir macera olduğunu söylüyor. Dizide herkes yaralı neredeyse ve herkes yaralarını, günahlarını, utançlarını, pişmanlıklarını apaçık konuşabiliyor. Bizim kültürümüz içinden bakınca bunu şaşırtıcı bulmamak çok zor. Kaskatı kabuklar örüp, kendimizi kendimizden ve başkalarından saklamakta mahir insanlarız.
Bu dizi, bir kolaj, üst üste yığılmış yapıştırılmış bir insanlık manzarası gibi değil. Sözlerini hayatın doğallığı içinden söyleyen bir zenginlik taşıyor. Her köşesinden bir tartışma açabilir, sizi cevabını bilmediğiniz sorulara sürükleyebilir.
Ben ahlak kavramına takıldım. Hepimizi bağladığını varsaydığımız temel değerlerle kurduğumuz ilişkinin nasıl farklılaşabildiğine.
Ahlak, güçlüler için de yoksul ve kaybetmiş olanlar için de hükmünü icra ediyor. Ama çok farklı biçimde.
Güçlüler kötülüklerini icra ederken onu hesaba katmak zorundalar. Hayalleriniz, aç gözlülükleriniz, hırslarınız için onu çiğnemek zorunda kalabilirsiniz. Güç savaşlarında neredeyse kural budur. O dünyanın aktörleri bu oyunu iyi bilir. Rekabette her yol mubahtır; yeter ki yakayı ele verme, ifşa edilme. Çünkü, genel ahlak, bütün kuşatıcılığıyla meşruiyet üretir; ihlal ettiğiniz yerde meşruiyetinizi, dolayısıyla gücünüzü tehlikeye sokarsınız. Güç dünyasında ahlak, vicdana dokunan bir derinliğe sahip değildir. İnsana kendini kötü hissettirecek iktidarı yoktur. Dikkate alınması, ince işçilikle aşılması gereken, şakaya gelmez bir barikattır. Hüner buradadır. En büyük kötülüğü en ince çalımla yaptığınızda kadehleri kaldırıp çak yaparsınız. İçinizde yaprak kımıldamaz.
Ahlak, altta kalmışların; ortada yüzenlerin cehennemidir. Onlar alttakileri ezmek, şatolara yerleşmek, zirveleri fethetmek için değil, zavallı hayatlarını sürdürmek için “iyi olması kolay olanların” pis işlerini üstlenebilirler (Lee Ji-an). O da şart değil; başarısızlıklarının acısını başkasına acı çektirerek çıkartabilirler (Park Ki-hoon); kızlarının düğününde gelen paraları çaktırmadan cebe indirebilirler (Park Sang- hoon). Fakat bunu yaparken kendi iç dünyalarını da yaralarlar. Çünkü gücün yarattığı arsızlıktan mahrumdurlar. İktidarın pırıltısı ve ürettiği toplumsal onaydan yoksundurlar. Çiğnedikleri ahlakla baş başadırlar. Ahlak onların dünyasında hükmünü böyle icra eder… Ezici bir suçluluk duygusuyla… Zaten değersizlikle sakatlanmışlardır, daha da dibe batarlar…
Bu duyguyla insanların başa çıkma yolları belli ki aynı değil. Kimi kültürlerde çocukların güleceği mazeretlerle oluyor bu. Kimi kültürlerde acı verici itiraflarla ya da uğur böceğinin öldürülmesinden rahatsız olan iyi bir insanın, cinayet işleyen kıza tuttuğu insaflı aynayla.
İyi seyirler…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023