Hakan Albayrak
Venezuela ile ilgili yazım üzerine gelen bazı tepkiler beni şaşırttı.
ABD’nin Venezuela’ya ‘devlet başkanı’ (sömürge valisi) tayin etmesini eleştirdiğim gibi, Türkiye’nin bir kısım Suriye toprakları üzerindeki askerî ve siyasî varlığını da eleştirmem gerekmez miymiş?
Venezuelalı rejim muhalifleriyle iş tutan ABD yanlış yapıyorsa Suriyeli rejim muhalifleriyle iş tutan Türkiye de yanlış yapmıyor muymuş?
Maduro’nun pozisyonu ile Esed’in pozisyonu arasında ne fark varmış?
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!
Venezuela’dan ABD’ye havan ve füze saldırıları oldu da ABD onun için mi Venezuela’ya müdahale ediyor?
Suriye Venezuela gibi petrol ve altın zengini de Türkiye bu serveti yağmalamak için mi Suriye’de bulunuyor?
Maduro yönetimi Venezuela şehirlerini vahşi bir işgal gücü gibi karadan, denizden ve havadan ağır bombardımana tutup pazar yerlerinde, okullarda, ibadethanelerde katliam yaptı da bu yönetimin muhalifleri onun için mi alternatif yönetim ilan ettiler?
Maduro Esed gibi anti demokratik bir ‘seçim’le mi işbaşına geldi? (Maduro’nun 2013’te kazandığı başkanlık seçimine, şimdi ABD ile beraber hareket eden ana akım muhalefet de katılmıştı. O muhalefet 2018’deki başkanlık seçimine katılmadı; ama katılma imkânından mahrum bırakıldığı için değil, boykotu tercih ettiği için katılmadı. Katılsaydı kardeşim! Seçimin sıhhatinden endişe ettiği için katılmadıysa, 2015’teki parlamento seçimlerinden nasıl zaferle çıkabildiğini izah etsin.)
Bu sorulardan hiçbirinin cevabı evet olmadığına göre, Venezuela meselesi ile Suriye meselesini ve ABD’nin Venezuela siyaseti ile Türkiye’nin Suriye siyasetini aynı kefeye koymak alâkaya çay demlemektir.
***
Maduro Esed değil; ama sütten çıkmış ak kaşık da değil.
Ona sempati duyan gözlemciler bile Maduro’nun ülkeyi iyi yönetmediğine, yolsuzluk ve yoksullukla doğru dürüst mücadele etmediğine, petrol fiyatlarındaki düşüşten mütevellit sıkıntıları giderme istidadı göstermediğine, üstelik demokratik hukuk devleti kurallarını çiğnediğine şahitlik edebiliyorlar.
Ama bu, sandıkta çözülmesi gereken -ve sandıkta çözülmesi mümkün olan- bir mesele.
Muhalifler, Venezuela ordusunu darbeye yahut ABD ordusunu işgale davet etmek yerine, ‘Maduro ile kozlarımızı seçim sandığında paylaşmaya hazırız, ama seçimin adil ve şeffaf olması için şu şu şartların yerine getirilmesini istiyoruz’ demeliydiler.
Yanlış yoldan gidiyorlar.
Umdukları menzile ulaşmalarını engellemek adına yapılacak ilk ve en iyi şey, onların reddedemeyeceği -veya reddettikleri takdirde güç duruma düşecekleri- şartlarda bir erken seçim ilanı olsa gerek.
Maduro ‘İktidarımıza yönelik suçlamalar haksız’ diyorsa ve halkın çoğunluğunun kendisini desteklemeye devam ettiği iddiasında samimi ise, kanlı bir çatışmaya evrilmesi muhtemel olan mevcut krizi sonlandırmak için, ‘Geçen seneki seçime katılmayan muhalefete bu hatasını telafi etmek için fırsat sunuyoruz’ diyerek, erken başkanlık seçimine gidileceğini ve bu seçimin sıhhatinin muhalefet tarafından da onaylanacak uluslararası gözlemcilerle garanti altına alınacağını ilan etmeli. (Bu sefer de ‘Biz yokuz’ diyen muhalifler olursa kendileri bilir.)
***
ABD’nin “Venezuela’ya insani yardım” hamlesine gelince:
ABD, kendi tayin ettiği ‘devlet başkanı’nın istediği, meşru Venezuela hükümetinin ise ‘Biz kendi kendimize yeteriz’ diyerek reddettiği bu yardımın engellenmesi halinde askeri müdahalede bulunabileceğini açıkladı.
Ülkede 300 bin kişinin acil insani yardıma muhtaç halde olduğunu söyleyen muhalifler, Kolombiya’nın Venezuela sınırında ve Venezuela'nın yaklaşık 40 mil açığında yer alan Curacao adasında bekletilen yardım paketlerini 23 Şubat’ta (önümüzdeki Cumartesi günü) ülkeye sokmaya başlayacaklarını duyurdular.
‘Bu bir işgal teşebbüsüdür’ diyen Maduro, Venezuela ordusunu kara ve deniz sınırlarında teyakkuza geçirdi.
Kritik bir durum, ama kolayca aşılabilir.
Şöyle:
Türkiye “Sayın Maduro Venezuela’da 300 bin kişinin acil insani yardıma muhtaç olduğunu teyit eder ve onlara bizim yardım göndermemizi münasip görür ise, gereğini hemen yaparız” dese, Maduro da bu yönde bir açıklama yapsa (veya “Kendi imkânlarımızla karşılayamayacağımız bir acil insani yardım ihtiyacı yok; ama işgal oyununu bozmak için Türkiye’den petrol karşılığında 300 bin kumanya paketi alacağız ve ilgili kuruluşlar tarafından tesbit edilen yoksullara dağıtacağız” dese), ABD ve işbirlikçileri ‘ofsayta’ düşer.
Çok basit, evet; ama tarihe geçecek müthiş bir hamle olur bu.
Yakışır Türkiye’ye.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.12.2024
16.05.2022
7.03.2022
31.01.2022
20.01.2022
30.11.2021
25.11.2021
15.11.2021
25.10.2021
17.08.2021