Halil BERKTAY
Eric Hobsbawm’ın Interesting Times (Tuhaf Zamanlar) başlıklı otobiyografisi 2004’te yayınlanırken, onunla aşağı yukarı aynı sırada, The New York Review of Books’un Kasım 2003 sayısında, Tony Judt’ın bugün ve yarın bu sayfalarda okuyacağınız kapsamlı bir tanıtma ve eleştiri yazısı çıktı. Judt daha sonra diğerleriyle birlikte bu makalesini de Reappraisals: Reflections on the Forgotten Twentieth Century kitabına aldı ([Yeniden Değerlendirmeler. Unutulmuş Yirminci Yüzyıl Üzerine Düşünceler] Penguin: New York, 2008, 116-128).
Ne kadar zamandır eksiksiz çevirmek istiyordum bu yazıyı. Daha çok Murat Belge, biraz da Nabi Yağcı ile olan bölük pörçük sosyalizm tartışmalarımız açısından büyük, hattâ tâyin edici önem taşıdığı kanısındaydım ve gene de kanısındayım. Kendi köşemde buna bir miktar değindim de. Mazower ve Hobsbawm (14 Ocak 2012): Açılmak, açılmamak; okumak, okumamak (19 Ocak): Judt, Hrant, karmakarışık (21 Ocak) ve Gerçek, arkadaşlıktan önemlidir (25 Ocak) gibi başlıklar altında, Mazower’dan da fazla Judt’ın Hobsbawm’a ve dolayısıyla kendi kendine âşık bir komünizm romantizmine eleştirilerinin haklı ve doğru olduğuna; sosyalizmin bitmişliği ile ayrı bir ekol olarak Marksist tarihçiliğin bitmişliğinin de birbirine paralel seyrettiğine işaret etmeye çalıştım. 1 Mayıs 1977 tartışması daha sonra çıktı ama, Judt’ın burada Komünistliğin iç yalanları (veya partisel yalan) hakkında yazdıklarının, o efsaneyi sürdürme tavrını da canevinden vurduğu kanısındayım.
Tony Judt 2010’da, henüz 63’ünde; Eric Hobsbawm ise daha geçen hafta, 95’inde hayata gözlerini yumdu. Kısmet buymuş, bugüneymiş. Judt öldüğünde ağlamamıştım. Hobsbawm’ın öldüğünü duyunca babam ve kendi hayatımın bir parçası ölmüş gibi oldum; bu yaşımda kendimi tutamayıp hem de epey ağladım. Öte yandan, olanca büyüklüğü içinde Eric Hobsbawm’ı, kendisinden otuz küçük yaş küçük Tony Judt’ın bu eleştirisiyle anmanın, adalet ve hakkaniyete ve tarihin hükmüne uygun olduğu kanısındayım.
Eric Hobsbawm dünyanın en tanınmış tarihçisi. 1994’te yayınlanan Age of Extremes (Aşırılıklar Çağı) Çinceden Çekçeye kadar düzinelerle dile çevrildi. Anıları Yeni Delhi’de çoksatan oldu; Latin Amerika’nın — özellikle Brezilya gibi — bazı köşelerinde, kültürel bir halk kahramanı mertebesinde. Ününü fazlasıyla hak ediyor. Uçsuz bucaksız bilgi kıtalarına rahat bir özgüvenle hükmediyor — Cambridge’te mensup olduğu kolejdeki danışmanı, bir gün bana, Eric Hobsbawm’ın karşısına çıkan ve ders verdiği gelmiş geçmiş en zeki lisans öğrencisi olduğunu söyledikten sonra şöyle devam etmişti: “Tabii, öğrettiğim söylenemez aslında — öğretmesi mümkün olmayan biriydi. Eric zaten biliyordu her şeyi.”
Hobsbawm sadece başka tarihçilerden daha çok şey bilmekle kalmıyor. Daha da iyi yazıyor üstelik: nisbeten genç bazı İngiliz meslekdaşlarının “teorik” vıdı vıdıcılığına ya da kantarın topuzunu kaçıran narsist belâgat gösterilerine zerrece yer vermeksizin (ve kalabalık lisansüstü araştırmacı gruplarına da itibar etmeksizin — bütün okumalarını kendisi yapıyor). Üslûbu net ve tertemiz. Bir zamanlar İngiliz Komünist Tarihçiler Grubu’ndan arkadaşı olan E. P. Thompson, Raymond Williams ve Christopher Hill gibi, Hobsbawm da İngiliz nesrinin ustalarından. Okumuş okuyucular için, anlaşılır bir tarih yazıyor.
Otobiyografisinin (1) başları, belki de Hobsbawm’ın yazdığı en güzel sayfalar. Hiç değilse, en yüksek dozda kişisel sayfaları olduğu kesin. Biri Londra’nın East End’inden [şehrin görece aşağı sınıf Doğu Ucu’ndan - ç.n.], diğeri Habsburg Avusturya‘sından olan babası ve annesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında tarafsız Zürich’de tanışıp evlenmişlerdi. İki çocuklarından büyüğü olan Eric, 1917’de İskenderiye’de doğduysa da, ilk anıları ailenin savaş sonrasında yerleştiği Viyana’da başlıyor. Habsburgsonrasının yoksul, güdükleşmiş Avusturya’sında, iki yakalarını zar zor bir araya getirmeye çalışıyorlar. Eric on birindeyken, “ya para kazanmak veya ödünç almak uğruna şehirde attığı giderek daha umutsuz turlardan birinden” dönen babası, 1929’un kaskatı donmuş bir Şubat gecesi kapı eşiğine yığılıp ölüyor. Bir yıl geçmeden annesine akciğerlerinden hasta olduğu teşhisi konacak; aylar boyu hastane ve sanatoryumlarda tedavi görecek ama nafile; 1931 Temmuz’unda o da vefat edecek. Oğlu on dördüne yeni girmiş, o sırada.
Eric Berlin’e, teyzelerinden birinin yanına gönderiliyor. Alman demokrasisinin can çekişmesini anlatışı büyülüyor insanı — “Titanik’teydik ve buzdağına çarpmakta olduğumuzu herkes biliyordu.” Genç Hobsbawm, Weimar Cumhuriyeti’nin umutsuz siyaset girdabına yakalanmış bir Yahudi yetimi. Gittiği lisede (Gymnasium‘da) Alman Komünist Partisi’ne (KPD) katılıyor. Stalin’in KPD’ye empoze ettiği, Nazilere değil Sosyal Demokratlara saldırmak biçimindeki bölücü intihar stratejisine birinci elden tanık oluyor. Berlin Komünistlerinin cesur hayalleri ve ümitsiz yürüyüşlerine katılıyor. Ocak 1933’te, kızkardeşini okuldan alıp eve getirirken Hitler’in şansölyeliğe atandığını gazete tezgâhlarından öğreniyor. Viyana’daki çocukluğunun anlatımı gibi Berlin öyküleri de, insanın içine işleyen kişisel anıları ile bir tarihçinin iki savaş arasında Orta Avrupa’da yaşam üzerine düşüncelerini, hiçbir kopukluğa yol açmaksızın birbirine örüyor, iç içe geçiriyor: “Yirminci yüzyılın Orta Avrupa’daki ‘Felâketler Çağı’nı yaşamamış olanlar için, asla sürmesi beklenmeyen bir dünyada, hattâ bir dünya bile denemeyecek, ancak ölmüş bir geçmiş ile henüz doğmamış bir gelecek arasında yer alan geçici bir istasyon diye tarif edilebilecek bir şeyin içinde varolmanın ne demek olduğunu anlamak, kolay olmasa gerek.” Sırf bu ilk yüz sayfa bile, kitabın fiyatına rahatlıkla değer.
Hobsbawm ailesinin çocukları İngiltere’ye gönderiliyor (Britanya pasaportları ve Londra’da akrabaları var). Olağanüstü yetenekli ve yaşına göre çok ileri olan Eric, iki yıl içinde İngilizce öğrenime geçişin üstesinden geliyor ve Cambridge Üniversitesi’nin King’s College’ında tarih okumak için Herkese Açık Burs’lardan birini kazanıyor. İngiliz seçkinler zümresine ömür boyu sürecek yükselişi de orada, lisans sınavlarındaki çarpıcı başarıları ve Apostles‘a seçilmesiyle [Havariler - ç.n.] başlıyor (üyelerini kendisi seçerek varlığını sürdüren bu Cambridge “gizli derneği”nin Hobsbawm’dan önceki üyeleri arasında, Wittgenstein, Moore, Whitehead, Russell, Keynes, E. M. Forster ve “Cambridge casusları“ Guy Burgess ile Anthony Blunt da yer alıyordu). King’s College’da Hobsbawm’ın çağdaşı olan Noel Annan, lisans öğrenciliği yıllarındaki Hobsbawm’ı “hayret verici derecede olgun, tepeden tırnağa Parti’nin güncel siyaset yorumuyla donanmış, âlim [erudite - ç.n.] olduğu kadar fasih [fluent - ç.n.], akranlarından herhangi biri hangi kıyıda köşede kalmış konuda bir seminer ödevi yazmaya kalkacak olursa olsun, o mesele hakkında bir görüşü olacak kadar donanımlı” diye anlatıyor(2).
Savaştan sonra, Hobsbawm’ın siyasî görüşleri İngiliz akademik kariyerinin formel basamaklarını birer birer çıkmasını yavaşlattı; eğer Komünist Partisi’ne üye olmasaydı, muhtemelen daha genç bir yaşta seçkin bir kürsü sahibi olurdu. Gene de — Primitive Rebels‘dan [İlkel İsyancılar] The Age of Capital‘a [Sermaye Çağı], Industry and Empire‘dan [Sanayi ve İmparatorluk] The Invention of Tradition‘a [Geleneğin İcadı] — her yeni kitabıyla ulusal ve uluslar arası ünü büyümeye devam etti. Emekliliğinde, kariyeri şan ve şerefle taçlandırıldı: Her yerde konuşma verdi; yığınla onur doktorası aldı; İngiltere Kraliçesinin Şeref Refakatçileri’nden [Companion of Honor - ç.n.] biri oldu.
Yıllar boyu yaptığı yolculuklar sayesinde Hobsbawm kendini çok ilginç bazı durumlarda buldu: Halk Cephesi’nin doruğunda olduğu Paris’teki 1936 Bastille Günü kutlamaları sırasında, Sosyalist Parti’ye ait bir haber kamerası kamyonunun üstüne çıktı (öyle bir fotoğrafı var, neredeyse yetmiş yılın ötesinde, ama inanılmaz derecede tanıdık). İspanya İç Savaşı’nın ilk başlarında, kısa süreyle Katalonya’ya geçti. Bir seferinde Havana’da Che Guevara’nın — irticalen — tercümanlığını yaptı. Otobiyografisinde, Latin Amerika, İspanya, Fransa ve — özellikle — İtalya’daki seyahat ve dostluklarından, zorlama olmayan bir coşkuyla söz ediyor. İngiliz tarihçilerinin — ve ilk başta aralarında yer aldığı İngiltere tarihçilerinin — çoğunun aksine, Hobsbawm sadece çok-dilli değil aynı zamanda referans noktaları bakımından içgüdüsel olarak kozmopolit oldu. Anıları, yakın ailesi ve aşkları hakkında insana hoş bir tazelik hissi verecek derecede ketum; buna karşılık kamusal dünyasını meydana getiren erkek ve kadınlarla dolu. Uzun ve verimli bir yirminci yüzyıl yaşantısına tanıklık ediyorlar.
Ama eksik olan bir şey var. Eric Hobsbawm sadece Komünist olmuş değildi — öylesinden İngiltere’de bile çok var. Altmış [öldüğünde yetmiş - ç.n.] yıl süreyle Komünist kaldı. Britanya’nın küçücük Komünist Parti’sindeki üyeliğinin, ancak Tarih temsil etmiş olduğu dâvâyı kesinlikle gömdükten sonra, kadük olmasına izin verdi. Ve bir ara Komünizmin büyüsüne kapılmış olan hemen bütün diğer aydınlardan farklı olarak Hobsbawm’da hiç pişmanlık belirtisi yok. Hattâ öyle ki, bir yandan Komünizmde somutlanan her şeyin toptan yenilgisini teslim ettiği halde, diğer yandan, 80’inden 90’ına giderken hiç gözünü kırpmadan “Ekim Devrimi’nin rüyası benim içimde bir yerde hâlâ yaşıyor” diyor; bunda israr edebiliyor.
Tahmin edilebileceği gibi, ömrünü adadığı Komünizmden “dönmeme” konusundaki bu tâvizsiz inattır ki kamuoyunda pek çok yoruma konu oluyor. Niçin arkadaşlarınızın büyük çoğunluğu gibi partiden 1956’da, Sovyet tankları Macar ayaklanmalarını ezdiğinde ayrılmadınız, diye soruluyor Hobsbawm’a sayısız mülâkat sırasında. 1968’de Kızıl Ordu Prag’a girdiğinde niçin ayrılmadınız ? Niçin (Hobsbawm’ın son yıllarda birkaç kere öne sürdüğü gibi) eğer sonuç biraz daha iyi olsaydı Stalin döneminin insan hayatları ve acılarıyla ölçülen bedelinin ödemeye değer olmuş olacağına inanmaya devam ediyorsunuz ?
Hobsbawm bu tür bütün sorgulamalara muntazaman ama azıcık bezgin bir tavırla cevap verirken, bazen, insanların Komünist geçmişine bu kadar takması karşısında yukarıdan bakan bir sabırsızlığı da hafifçe hissettirmekten geri durmadı. Ne ki, bu soruya kendisi çanak tutuyor. Kendi anlatımıyla, hayatının büyük bölümünü Komünizme vermiş. Otobiyografisinde o kadar sürükleyici bir şekilde söz ettiği insanların çoğu Komünist. On yıllar boyu Komünist yayınlar için yazmış ve parti toplantılarına katılmış. Başkaları partiyi terk etmiş ama o kalmış. Sadakatini uzun uzadıya tasvir ediyor, ama hiç açıklamıyor.
Hobsbawm’ın Komünizme bağlılığının Marksizmle pek bir ilgisi yok. Onun için “Marksist bir tarihçi” olmak, “tarihsel” veya yorumlayıcı dediği bir yaklaşımı olmaktan ibaret. Hobsbawm’ın gençliğinde, siyasal olayların anlatımına kıyasla daha geniş açıklamalara yönelmek, ekonomik nedenleri ve toplumsal sonuçları vurgulamak radikal ve ikonoklastik bir tavırdı — Marc Bloch’un Annales grubu da Fransız tarihçiliğine benzer değişimleri dayatıyordu. Günümüzün historiyografi tablosu öyle ki, bu tür kaygılar aşikâr, hattâ muhafazakâr kaçıyor. Üstelik, New Left Review‘daki Gramsci epigonlarından farklı olarak Hobsbawm, Avrupa anakarasına özgü Marksizm-içi tartışmalara ve teori denemelerine de hep tipik bir İngiliz ilgisizliği içinde oldu; eserlerinde bunları hemen hiç yansıtmıyor.
Hobsbawm versiyonunda, bizzat Komünizmi bile belirli bir yere raptetmek hiç kolay değil. Anlatımından, Komünist olmanın nasıl bir his olduğu hemen hiç çıkmıyor. Hemen her yerde olduğu gibi İngiltere’de de Komünistler vakitlerinin büyük bölümünü ajit-prop’la — parti yayınlarını satmakla, seçimlerde parti adayları için halkla bire bir konuşmakla, gerek hücre toplantılarında gerekse kamuya açık tartışmalarda “genel çizgi”yi yaymakla, toplantı organize etmekle, miting ve gösteri planlamakla, grev kışkırtmakla (veya önlemekle), cephe örgütlerini manipüle etmekle vesaire geçiriyordu. Sıradan, rutin, çoğunlukla sıkıcı ve bıktırıcı işlerdi bunlar; vefa ve görev duygularıyla yapılıyordu. Şimdi aklıma gelen neredeyse istisnasız bütün Komünist ve eski Komünist anılarında bu gibi meseleler çok geniş yer tutar — kaldı ki, böyle kitapların en ilginç yanı da bunlardır genellikle, çünkü bu rutinler çok zaman alıyordu ve çünkü eninde sonunda bunlar parti hayatının ta kendisiydi.(3)
Ama kendisinin de açık seçik belirttiği gibi, Eric Hobsbawm hiç hoşlanmamış bu tür yerel örgüt çalışmalarından. Bunun tek istisnası, lise öğrenciliği yıllarında SA kahverengi gömleklilerine meydan okumak pahasına 1933 Mart seçimlerinde halkın arasına girip (aslında ölüme mahkûm olan) KPD’ye oy çağrısında bulunmak gibi gerçekten tehlikeli bir işe girmiş olması. Buna karşılık sonraki yıllarda kendini tamamen “akademik veya entellektüel çevreler” içinde çalışmaya hasrettiğini görüyoruz. 1956’dan sonra ise, “Parti’nin, kendi içinde reform yapamadığı için artık ülkede uzun vâdeli bir siyasî geleceği olamayacağına kanaat getiren” Hobsbawm, (bizatihî partiyi değilse de) Komünist aktivizmi bırakıyor. Dolayısıyla anılarından, bir yaşam tarzı ve hattâ bir siyaset tarzı olarak dahi Komünizm hakkında hiçbir şey öğrenemiyoruz.
Ne ki, bir mikro-toplum olarak partiden bu uzaklık, Hobsbawm’ın karakterine son derece uygun. Her ne kadar gene kendisi “o karanlık yılların duygusal yaralarını benim de üzerimde taşıdığıma hiç kuşkum yok diyorsa da, gençlik travmaları ile yetişkin duruşları arasında ne tür bağlantılar olduğuna ilişkin spekülasyon biraz boş kaçar. Ama açık ki Hobsbawm dünya ile arasına hep belirli bir mesafe koymuş; kendi ifadesiyle, “entellektüalizmi[m] ve insanlar âlemiyle pek ilgilenmeyişi[m]” ona trajediler karşısında kalkan olmuş. Bu, Eric Hosbawm’ın çok iyi bir sohbet arkadaşı olmasını ve bundan keyif almasını engellememiş. Ama galiba belirli bir empati yoksunluğunu açıklıyor: Eski yoldaşlarının ne coşkusu ne de suçları fazla etkiliyor Hobsbawm’ı. Başkaları partiyi umutsuzluk içinde terk etmiş çünkü parti onlara çok şey ifade edegelmiş. Hobsbawm ise partide kalabilmiş çünkü en azından günlük hayatı açısından hemen hiçbir şey fark etmemiş.
Lâkin bambaşka bir açıdan baktığımızda Eric Hobsbawm, kendilerini [dâvâya] çok daha canıgönülden adayan pek çok çağdaşına kıyasla Komünist kalıba çok daha iyi oturuyor. Modern Avrupa Solunun tarihinde, her şeyi içine çekip soğuran birçok mikro-toplum oldu. Sadece İngiltere’de, Büyük Britanya Sosyalist Partisi’ni, Bağımsız İşçi Partisi’ni, Fabiancıları, çeşit çeşit Sosyal Demokrat ve anarşist federasyonları ile tabii Troçkistleri ve sair çağdaş “Eski Mümin”leri sayabiliriz. (4) Ne ki, başka yerlerde olduğu gibi İngiltere’de de Komünist Partisi bütün bunlardan, otorite ilkesiyle, hiyerarşiyi kabullenişle ve düzen tutkusuyla ayrılıyordu.
1. Interesting Times: A Twentieth-Century Life (New York: Pantheon, 2004). Türkçesi için bkz Tuhaf Zamanlar, çev. Saliha Nilüfer (İletişim Yayınları, 2006). [Orijinal dipnotu genişleten: Halil Berktay.]
2. Noel Annan, Our Age: English Intellectuals Between the World Wars — A Group Portrait (New York: Random House, 1991), 189. [Başlığın Türkçesi: Çağımız: İki Dünya Savaşı Arasında İngiliz Aydınları — Bir Grup Portresi. Ekleyen HB.]
3. Örneğin bkz Raphael Samuel, “The Lost World of British Communism (Part I)” [İngiliz Komünizminin Yitik Dünyası, Bölüm I], New Left Review, no 154 (Kasım-Aralık 1985): 3- 53. Samuel burada “kuşatma altında bir örgüt[ün]... yabancı etkilerden kendini yalıtmış, dışarıdakilere karşı saldırgan, içeridekiler içinse koruyucu, komple bir toplum görüntüsü[nü korumasının]” enfes bir portresini çiziyor; “gözle görünür, elle tutulur bir kilise,” diyor Samuel — “kurucu babalarından bu yana kesintisiz bir soy kütüğüyle süre gelen, politikalarımız için kutsal kitaplardan sure ve âyet gösteren, aforoz ettiklerimiz için İlk Hıristiyanların dilini kullanan” bir kilise.
4. Doktrin pirüpaklığı ile siyasî bakımdan esamesi okunmaz olmuşluğun mutlu evliliği sayesinde yüz yıldır ayakta kalan bir partinin iç hayatına ilişkin bir anlatım için, bkz Robert Baltrop, The Monument: The Story of the Socialist Party of Great Britain [Abide: Büyük Britanya Sosyalist Partisi’nin Öyküsü] (Londra: Pluto Press, 1975).
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları














































































































































































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024