Halil BERKTAY
Galiba bir iki ay önce, gecenin bir vakti uykum gelsin diye zapping yaparken, ciddî, asık suratlı bir zat çıkmıştı karşıma. Azarlarcasına konuşuyor ve tarihî dizilerin illâ “doğru tarih” olması gerektiğini, bunun için de “bilimsel” danışmanlık almalarının zorunlu olduğunu anlatıyordu. Elbette “tarihimiz”i en iyi bilen (ona ne şüphe!) Türk Tarih Kurumu bu danışmanlık hizmetini sunmaya hazırdı.
Bu ninniyi dinlerken ister istemez ağırlaşan göz kapaklarımın arasından hayal meyal, TTK’nın (Ali Birinci’den sonraki) yeni başkanı Metin Hülagü olduğunu anlamıştım. Aman, diye düşünmüştüm bilincimi yitirirken, yazıp uyarmalı herkesi; sakın dizi projelerinizi bu yeni siyasî komiserlik hevesine ve yukarıdan konuşan dâvetine emanet etmeyin. Elini veren kolunu kaptırır. Senaryonuz senaryo, (iyi kötü) sanatınız birazcık şansı varsa bile sanat olmaktan bütünüyle çıkar; Osmanlı tarihinin biricik “doğru”larını takır tukur sıralayan yeni bir resmî ideolojiye esir düşer... Herhalde oralarda bir noktada, vaaz istenen etkiyi göstermiş ve ben de uyuşup dalmış olmalıyım.
Haftalar geçti; başbakanın Muhteşem Yüzyıl demecinin ardından TTK başkanı da yeniden ortaya çıktı ve (tabii) başbakanı destekleyerek önerisini tekrarladı: “TTK gibi sağlam bir kaynağın kullanılmasını teklif ediyorum. Yapımcılar gelsin, tarih de, finansman da bizden.” Bilvesile, “doğru” tarihten ne anladığını da açıkladı: “İçki içen, gayri resmî ilişkilerde bulunan, bir sürü soyu ve kimden olduğu belli olmayan çocukları sokakta bırakan” bir “Türk imajı” kabul edilemezmiş. “Haremde fitne, fesat, şehvet, ne ararsanız var”mış. Böyle lanse etmek “hareme, Osmanlıya ve padişahlara hakaret”miş. Çünkü Osmanlı padişahları ciddî Müslüman ve halife olduklarından, böyle şeyler yapmış olamazlarmış.
Historiyografi derslerimde, olabilecek en kötü tarihçilik örneklerinden diye bazen okuttuğum bir kitap vardır: Ahmet Akgündüz’ün Osmanlı’da Harem’i. Aynen böyle; sultanlar sıkı Müslüman olduklarına göre, haremde ne gibi şeylerin olmuş olamayacağını anlatır. Gerçekte, fiiliyatta neler olduğunu ampirik olarak incelemez. Aprioristtir; kendi inancı ve ahlâk kurallarından, tarihin nasıl cereyan etmişolması gerektiğini istihraç etmeye kalkar. Böylece tarihçiyi alır götürür; yerine bir imam koyar.
Birçok Osmanlı minyatürcüsü, Topkapı Sarayı tasvirlerinde harem kısmını üstünkörü resmeder; ayrıntılarını vermez, soyutlar ve şekilsizleştirir padişaha saygıda kusur etmemek uğruna. Ahmet Akgündüz’lerin ve şimdi de yeni TTK başkanının millî ve manevî değerler uğruna tarihi sansürleme zihniyeti, 16. yüzyıl nakkaşlarından farksızdır. Burada, estetik değeri ne denli düşük olursa olsun sanat tartışılıyormuş gibi gözükmesine bakmayın. Asıl dertleri tarihin kendisiyledir; tarihin zamanla ideoloji ve politika karşısında kazandığı özerkliği tekrar geri almak; 19. yüzyılda olduğu gibi tarihi bir kere daha “politikanın nedimesi” kılmak; esas meselesi dünyaya “doğru Türk imajı” vermek bile değil, bu “imaj”ı dünya üzerinden içeriye, topluma empoze etmek olan faydacı bir tarih anlayışını yeniden hâkim kılmak arzusundadırlar.
Ne acı ki bu proje, Ahmet Altan’ın Kemalist otoritarizmin yerini milliyetçi-İslâmcı bir otoritarizm alıyor diye tarif ettiği çerçeveye; AKP liderliğinin ve özellikle Başbakan Erdoğan’ın, yenilgiye uğrayan Atatürkçülüğün aynadaki aksi diyebileceğimiz bir profil vermeye başlamasına tam oturuyor. Birçok ülkede tarih kurum veya dernekleri, ya doğrudan doğruya özerk meslek kuruluşları olarak, aşağıdan yukarı kuruldu, veya başta devlet (kraliyet) eliyle kurulsa bile zamanla özgürlüğüne kavuştu. Türk Tarih Kurumu ise modernist Türk ulus-devletinin bir enstrümanı olarak kuruldu ve hep öyle kaldı. Tek Parti diktatörlüğünde serpildi; devletin resmî tarih ideolojisini inşa etmekle görevlendirildi; en başta, bizatihî varlık nedenini gayet spesifik olarak Türk Tarih Tezi saçmalığı meydana getirdi. Yusuf Halaçoğlu’nun 12 yıl süren başkanlığında, sadece bir “Ermeni masası”na indirgendi. O da bitince, tamamen işlevsizleşmiş ve rüzgârı boşalmış gibi kaldı. Fakat işte şimdi, yeni bir resmî ideoloji özentisinin, Türk-İslâm sentezciliğinin hizmetine koşulmaya çalışılıyor.
(Kuşkusuz bunda, tarihe faydacılıkla yaklaşan herkesin üzerinde düşünmesi gerekenler vardır ama Atatürkçü fayda, ama milliyetçi-muhafazakâr fayda, ama solcu-sosyalist fayda, ama Ermeni soykırımını (güya) daha kolay ispatlama faydası. Ha evet, Ayhan Aktar’ın palavra sözde-cevabını da okudum bu arada. Debelensin biraz. Kahve falına da baktım. İki hafta içinde çok ama çok güleceğiz.)
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024