Haluk Yurtsever

Bilimsel ilerleme ve buluşların üretim ve toplumsal yeniden üretime, dolayısıyla gündelik yaşamlarımıza giderek hızlanan bir tempoyla girmesi, “teknoloji” konusunu, felsefi, ideolojik, siyasal ve kültürel bir mücadele ve tartışma alanı haline getirdi. Bu alandaki gelişmelerin dışında düşünüp davranmak da, birçok başlıkta eskiye dönüş de olanaklı değil.
Tarihte, daha önce de benzer durumların yaşandığını biliyoruz. Örneğin, 1780’lerin Sanayi Devrimi üretici güçlerin gelişmesinde hızlı ve o dönemin insanları için sarsıcı değişikliklere yol açtı. Sonraki 200 yıla, makinenin temel üretici güç haline geldiği “sanayi kapitalizmi” damgasını vurdu. Günümüzdeki gelişmelerin özgünlüğünü tanımlayan kesin sözler için henüz erken olmakla birlikte, kanımca günümüzdeki temel fark, bilgi ve enformasyonun temel üretici güç, “düşünen makine”nin Yapay Zekâ uygulamaları yoluyla toplum yaşamını biçimlendiren temel araç haline gelmekte oluşudur.
Buraya nasıl gelindiğini anlamak için bilim, teori, teknoloji ilişkilerinin tarihine göz atmamız gerekiyor.
BİLİM-TEORİ, TEKNOLOJİ
Bilimi, tam olma iddiası taşımadan, yöntemli bilgi edinerek bilinmeyenden bilmeye doğru sonsuz bir öğrenme ve keşfetme yolculuğu olarak tanımlayabiliriz. Bilmenin nesnesi her şeydir: Doğa, madde, toplum, olgular, süreçler, ilişkiler, duyular ve hatta duygular!
Konuyu açıklığa kavuşturmada Antik Yunan kaynaklı iki kavram bize ışık tutabilir. Bu kavramlardan biri episteme, öteki tekne’dir. Episteme, Yunanca kanı, inanç anlamındaki doxa sözcüğünün karşıtıdır. Bilmek, anlamak, tanımak, soyut düşünce ve kavramlar geliştirmek anlamlarına geliyordu. Antik Yunan’da gökcisimlerinin hareketini geometriye dayalı matematik modellerle açıklayan astronomi, zamanın epistemik bilimsel etkinliği olarak kabul ediliyordu. Tekne ise yapmaya, pratiğe yönelik, görgüye, deneyime dayalı, soyutlama düzeyi düşük görgü ve becerilerdi. Tekne, teknoloji sözcüğünün anasıdır.
Bilimin gelişmesinde, salt bilgi/düşünce olan epistemi ile yapma/beceri bilgisi tekne arasındaki ilişki son derece kritik bir rol oynadı. Avrupa için kabaca bir tarih vermek gerekirse, Rönesans’a kadar bilime din ve kilise yön veriyordu. Rönesans ve Aydınlanmayla birlikte din, bilgi/bilim/ideoloji üretimindeki geleneksel ağırlığını yitirmeye başladı. Uzun zaman ayrı kulvarlarda ilerleyen, episteme ile tekne’nin, eş deyişle bilim ile teknolojinin yakınlaşmaları Sanayi Devrimi’yle ivmelendi.
Bilim, teorik modeller üzerinden gelişir. Bilimsel etkinlik esas olarak teorik bir etkinliktir. Aslında teori ve pratik diye iki ayrı şey yoktur. Bugün kullandığımız “teori” sözcüğü, Yunanca theôria’dan geliyor. Theôria, dikkatli bakmak, gözlem yapmak demek. Teori sözcüğünün Türkçe karşılığı “kuram”ın kök fiili de “kurmak”tır. Teori, dikkatli gözlem yaparak model kurmaktır. Has bilim, bu anlamda teorik bir etkinliktir.
Soyut düşünceler, modeller üzerinden ilerleyen bilim ve teori ile gerçeklik ya da onun eylemli anlatımı olan pratik arasındaki ilişki ise çözülmemiş bir felsefi bilmecedir. İnsan aklının sonsuz evreni kavrayabilmesi, onun sonlu kavramların diline çevrilmesini, çözümlenmesini ve ölçülmesini gerektirmektedir. Engels, 12 Mart 1895 tarihinde Conrad Schmidt’e yazdığı mektupta, “kavram” (Begriff ) ile “gerçekliğin” “hep birbirine yaklaşan ama hiçbir zaman kesişmeyen iki asimptot gibi” yan yana uzandıklarını yazmıştı.
Sadede gelelim. Bir: Bilimin son sözü yoktur. İki: “Dünya bilinemez” demek de, en son bilimsel “doğru”ya kutsallık ve mutlaklık yakıştırmak da sorunlu yaklaşımlardır. Bilim dünyası, bilgi ve normların peş peşe, üst üste yığıldığı, doğrusal bir çizgide ilerleyen, insan etkinliğinden bağımsız durgun bir dünya değildir.
Kapitalizm, bilimin sonu değil, sermayenin boyunduruğu altına alınması sürecidir. Marksist teorik önerme açık ve geçerlidir: Sermaye, göreli artık değer elde etmek için üretici güçleri, dolayısıyla bilim ve teknolojiyi geliştirmeye yazgılıdır! Bu, paradoksal bir mantıkla, boyunduruğu ne kadar sıkarsa sıksın, bilimsel araştırma ve geliştirmenin göreli özerk karakterinin yok edilemeyeceği anlamına gelir.
Açılmasını başka bir yazıya bırakmak üzere ekleyelim: Bilimlerin kraliçesi aslında felsefedir. Felsefesiz ya da felsefi yönü güdük kalmış bilim eksik bilimdir. Günümüzün en önemli sorunlarından biri budur!
Geçerken ve yine ileride açmak üzere, yalnızca bilimsel teori-teknoloji ilişkisi açısından değil, siyaset bilimi ve sınıf mücadelesi açısından da, 28 yıl önce yazıldığı gibi, “Teori bugün en çetin pratiktir”(1) önermesinin altını çizmek isterim.
TEKNOLOJİ 'KENDİNDE BİR ŞEY' Mİ?
Teknolojiyi, teorik bilimsel ilerlemelerin, üretim ve iletişim araçları, platformları, ortamları üzerinden toplumsal üretime ve yeniden toplumsal üretime geçişi, uygulanması olarak anlıyoruz. Evet, bilimin ve teorinin görece özerkliği var; iyi ki de öyle. Ama araç, ortam ve platformlar mülkiyet, sahiplik, zilyetlik, hepsini içeren bir kavram olarak hükmetme konusudur. Sorunun özü bunlara kimin hükmettiğidir. Güncel kapitalizmde araç, platform ve ortamlara hükmedenler giderek bilimsel çalışmanın yönünü, amacını da belirliyorlar. Kârâ endeksli teknolojik yenileştirmeler yordamıyla teknoloji bilimi giderek daha fazla güdümlüyor. Sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen bilişim oligopolleri bugün ABD’de bilim ve teknolojiye, aynı zamanda dünya siyasetine yön verecek devletsi bir güce erişmiş durumdalar. Bu oligopoller 6 şirket olarak MAMATA diye kısaltılıyor: Meta (Facebook, Instagram), Alphabet (Google), Microsoft, Amazon, Tesla, Apple.
Tam bu noktada karşımıza iki soru çıkıyor: Bir: Her şeye rağmen bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemeler tüm dünyada, tüm insanlar için daha iyi, daha eşitlikçi, gönençli bir yaşamın kapısını açmıyor mu? İki: Üretici güçlerin gelişmesi, emek üretkenliğinin artması anlamına da gelen tüm bu bilimsel-teknolojik ilerlemeler, yeni bir toplumun maddi önkoşullarını hazırlamıyor mu?
Bu sorulara kristal keskinliğinde kategorik yanıtlar vermeye kalkışmadan, tartışmalara girdi sağlayacak iki tez öne süreceğim.
Birincisi şu: Toplumsal refah, hiçbir zaman teknolojik gelişimin kendiliğinden ve kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkmadı. Son bin yılın tarihi, teknolojik gelişmelerle maddi zenginlik ve daha iyi bir yaşamın maddi olanaklarının geliştirildiğini, ama bunların sonuçlarından toplumsal sınıfların hiçbir zaman eşitlikçi olmak bir yana adil biçimde bile yararlanamadığını, alt sınıfların görece refahının her zaman sisteme meydan okuyan mücadelelerle kazanıldığını gösteriyor. Daha eşit paylaşım için örgütlenip mücadele edenler yoksa, teknoloji “tanrı”sının adaleti de olamıyor!
İkincisi, üretici güçlerdeki gelişmelerin komünist bir toplum için gerekli maddi önkoşulları, geçiş olanaklarını hazırladığı belirlemesi, okuyucularımın bildiği gibi “komünizmin olanakları” başlığı altında didiklediğim, kitap ve yazılarımda altını doldurmaya çalıştığım bir önermedir. Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelerin kendiliğinden ve daha şimdiden kapitalist olmayan, eşitlikçi, toplumcu bir düzene geçişi sağlamakta olduğu tezinin ise düpedüz yanlış ve gerçek dışı olduğunu düşünüyorum.
Bu tezin ideologlarından biri, bir ara CHP’ye danışmanlık da yapan Jeremy Rifkin’dir. Rifkin, dijitalleşmenin olanaklı kıldığı “sıfır marjinal maliyet” in kapitalizmi ölüme götüreceğini savunuyor. Ona göre, çok yakın bir gelecekte “ortaklaşmacılık bireyciliğin; kullanım ve erişim özel mülkiyetin; hizmetler malların; gayri maddi bitler, maddi atomların; kolektif akıl, bireysel aklın; bedava paranın; kalıcılık ‘kullan-at’çılığın; işbirliği rekabetin; özen ve öteki için kaygılanma egoizmin; paylaşım sahipliğin; olmak sahip olmanın; gelecek kuşakların hesaba katılması ‘kısa vadecilik’in; adil ticaret üçüncü dünyanın sömürülmesinin yerine geçecektir.”(2)
Kapitalizminde rekabetin amacı tekeldir; dev bilişim şirketlerinden konuşacak olursak oligopoldür. Bilimsel-teknolojik yenileşmenin giderek daha büyük organizasyon, devasa AR-GE bütçeleri gerektirmesi, başlangıç maliyetlerini akıl almaz ölçülerde büyütüyor. Dijital küresel ekonomi pazarı çok az sayıdaki aktörün, hatta tek aktörün egemenliği altına giriyor. Bilişim devlerini vergilendirmek, ekoloji/iklim krizi, sağlık, eğitim, kent hakkı vb. başlıklarında yıllar içinde mücadelelerle oluşmuş en önemli kazanım olan sınırlayıcı kurallara (regülasyonlara) uymalarını sağlamak giderek daha zor ve olanaksız hale geliyor. Amazon’un geliştirmekte olduğu yapay zekâ uygulamalarıyla sağlık sektörüne gireceği haberini, ya da “tekno-faşist” sıfatını hak eden Elon Musk’un sahip olduğu uzaydan iletişim teknolojisini, özellikle de yapay zekâlı silahlara uzaktan (ve uzaydan) dijital komuta olanaklarını düşünün! Bu oligopoller yalnız devasa bir ekonomik güce değil, büyük bir siyasal güce sahipler.
Teknolojiler, onları var eden amaç ve vizyondan bağımsız değil. Hangi bakışın egemen olacağı, başka deyişle hangi sınıfın kendi çıkarını topluma kabul ettireceği bu araçlara, paraya, AR-GE ‘ye kimin sahip olduğuna bağlı.
Kanımca siyaset açısından en önemli problem, oligopollerin elindeki bu kapasitenin salt doğa ve üretim üzerinde değil, insan üzerinde gözetim, denetim ve bire bir yönetme gücü sağlamasıdır.
Günümüzün çıplak gerçeği şudur: Sermaye egemenliği altında teknolojik ilerlemeler, örneğin yoğunlaşan yapay zekâ uygulamaları daha büyük bir sınıfsal ve metabolik yarılma, ultra eşitsizlik ve despotizmden başka bir şey yaratmıyor.
Teknolojinin tek gerçeklik, sorgulayan aklın, yaşama sevincinin ve enerjisinin, insani etkinlik ve duyguların ise uzak durulması gereken kavramlar sayıldığı bir dünyada teknoloji devleri tanrısal bir güç kazanırken, birey kendi yazgısını belirleme arayış ve itirazından yüz çeviren iradesiz bir nesneye dönüştürülüyor. Aldous Huxley’in bilim kurgu romanı Cesur Yeni Dünya’da (1932) betimlediği insan, bedensel ve ruhsal (psişik) gereksinmelerini sentetik besinlerle, ilaçlarla, mutluluk haplarıyla karşılayan, cinselliği ruhsuz bedenlerin mekanik alışverişi olarak yaşayan, kuluçka makinelerinde formatlanarak “üretilen”, sevgi ve dayanışma yoksunu bir insandır. Huxley, romanına 1946’da yazdığı eleştirel önsözde, kitabı yazdığı dönemde betimlediği dünyayı gelecek altı yüzyıla attığını kaydettikten sonra şöyle devam ediyor: “Bugün tek bir yüzyıl içinde bütün bu dehşet üzerimize çökebilecek gibi görünmektedir. Tabii bu arada kendimizi moleküllere ayırmaktan kaçınırsak.” (3) Huxley’in yüzyılına 8 yıl kala dünyamızdaki gidişat öngörüyü doğruluyor.
Bilim, bilgi ve teknolojiye toplumsal aklın egemenliği, verili teknolojileri idealize etmekten değil bizatihi bu alanı mücadele arenasına çevirmekten geçiyor. İçinde olduğumuz uygarlık dönemecinde bu mücadeleye kavramlardan, dil’den başlamak zorunludur.
KAVRAMLAR DA SAVAŞIR…
Marx, Grundrisse’de makinenin “insan beyninin, insan eliyle yaratılmış organları” olduğunu, “bilimin nesneleşmiş gücü”nün, yani “genel toplumsal bilginin” “dolaysız bir üretici güç haline” gelmesinin yaşam süreci koşullarının general intellect’in (genel zekânın) kontrolü altına girme süreci olduğunu yazmıştı.(4)
Bu anlatım ve kavramlaştırmaların, dünyayı değiştirmek isteyenler için, özellikle bugün son derece değerli ve vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum. Örneğin, “teknoloji” yerine “genel üretici güç”, “yapay zekâ” yerine “genel zekâ” demek aklımızı sermaye uygarlığının koşullamalarından kurtarmanın ilk adımıdır. “Teknoloji” dediğimiz zaman akıllara, büyük sermaye yatırımı isteyen, neredeyse tümüyle oligopollerin denetiminde olan AR-GE’lerin geliştirdiği icatlar, yenileşimler geliyor. “Genel üretici güç” dediğimiz zaman ise, insanlığın binlerce yılda geliştirdiği üretici güçler düzeyi, ortak miras referans alınmış oluyor. “Genel zekâ” bu birikimli mirasın yarattığı toplumsal ve tarihsel bir üründür. Bu tanımın kendisi kapitalist/oligopol mantığının yadsınmasıdır. Bugün, evrensel kurtuluş stratejisinin temel önermesi olarak öne çıkıyor.
Genel üretici gücün, doğa bilgisinin toplumsallaştırılarak insanın “kendi malı” haline getirilmesi, rantçı-asalak azınlığın evrensel bilgi üzerindeki boyunduruğunun kaldırılmasına bağlıdır. İnsan, çağlar boyunca biriktirdiği düşünme ve üretme yeteneğini sermayenin elinden aldığı zaman, genel üretici gücü genel zekayı kullanma, denetimi altına alma ve toplumsal amaçlar için değerlendirme gücüne de erişmiş olacaktır.
Genel üretici güç ve genel zekâyı bilim-teknoloji alanındaki mücadelelerde, “toplumsal proletarya” ve “toplumsal birey”i ise sınıf mücadelesi ve devrim bağlamında evrensel kurtuluş mücadelesinin kavramları, dil’i olarak öne, bilince ve eyleme çıkarmamız gerekiyor.
1) Marksist Eleştiri Teorik Araştırma ve İnceleme Kitap Dizisi, Kış 1996, “Çıkarken” yazısı. s.2
2) Aktaran, Luc Ferry, Transhümanist Devrim, Çeviren: Kağan Kahveci, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, II. Basım, İstanbul 2023, s. 90-91
3) Aldous Huxley, Cesur Yeni Dünya, Çeviren: Ümit Tosun, 33. Baskı, İthaki Yayınları, İstanbul, Ekim 2019, s.28
4) Karl Marx, Grundrisse Ekonomi Politiğin Eleştirisi İçin Ön Çalışma, Çeviren: Sevan Nişanyan, Birikim Yayınları, Ankara, Ekim 1979, s. 654
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2025
29.01.2025
5.01.2025
17.12.2024
3.12.2024
22.11.2024
7.11.2024
22.10.2024
15.10.2024
10.09.2024