Hasan CEMAL
Hükümet, 2000'lerin başında dış politikada dengeleri gözeterek yola koyulmuştu. Şimdi Türkiye'nin bozuşmadığı bir ülke gösterebilir misiniz? Dış politika bugün ehil ellerde değil. Türkiye'nin bu kadar yalnızlaştığı bir başka dönem anımsamıyorum.
Dış politikada hisler değil, hakikatler ve menfaatler ağır basar. Erdoğan’ın “Mısır’daki darbenin arkasındaki güç İsrail’dir” diyebilmesi akıl alır gibi değildi. Bunu Başbakan’a kimlerin, nasıl söyletebildiği ibretlikliktir.
AMORGOS adası
Bugünkü yazımın başlığını, denizde yalnızlık, dış politikada yalnızlık diye koydum önce. Ios adasından sabaha karşı demir alıp, yedi buçuk saat sonra Patmos adası yerine Amorgos’a, azgın dalgalar arasında sığınmamızın maceralı seyrini dış politikamızla birlikte yazacaktım.
Ama olmadı.
Küçük, şirin Amorgos limanına yorgun argın demirledikten sonra konuyu teke indirmenin, sadece dış politika yazmanın daha isabetli olacağını düşündüm.
Ve aklıma gelen ilk cümle şu oldu:
Züccaciyeci dükkânına girmiş fil gibi yapılmaz dış politika!
Evet öyledir.
Dış politika, diplomasi ince zanaattir. Kuyumcu titizliği gerektirir.
Birtakım oynak dengeler gözetilmeden paldır küldür, bağıra çağıra yapılmaz dış politika.Gırtlak dokuz boğumdur sözü hep akılda tutulur, her boğumda yutkuna yutkuna konuşulur, adım atılır.
Değişik çıkarların uçları birbirlerine itinayla bağlanarak yürütülür dış politika.
Türk dış politikası ehil ellerde değil...
Elbette bazı temel ilkeler, bazı değerler gözetilir bir ülkenin dış politikasında. Ama aynı zamanda reelpolitik kaygılar ve çifte standartlar hiç eksik olmaz dış politika uygulamalarında...
Diplomasi ve diplomatlar, bazen bıçak sırtında oynanan ince oyunlar için vardır, ince dengeleri gözetmek için vardır.
Farkındayım, laf uzuyor.
Ya da fazla soyut bir giriş...
Ama bu girişte tarif etmeye çalıştığım pencereden bakınca, Türk dış politikasının bugün tel tel döküldüğünü söyleyebilirim.
Evet, aynen öyle.
Kırk beş yıllık bir gazeteci olarak Türk dış politikasını hep yakından izledim. Mülkiye mezunu olduğum için de Dışişleri Bakanlığı’nı yıllar boyu yakın markajda tutabildim. Birçoğu yakın arkadaşım olan değerli diplomatlarımızdan çok şey öğrendim.
Ayrıca bu ülkede cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanlarının dış politika içindeki rollerini bir gazeteci ve gazete yöneticisi olarak yıllarca yakından takip etme imkânım oldu.
Şu iki noktayı rahatça söylüyorum:
Bir: Türk dış politikası bugün ehil ellerde değil!
İki: Dış politikada Türkiye’nin bugünkü kadar tecrit olduğu, bugünkü kadar yalnızlaştığı bir başka dönem anımsamıyorum.
Dengeleri gözetmekten Erdoğan'ın ibretlik çıkışına
Oysa başlangıçta böyle değildi.
Tayyip Erdoğan, önceAbdullah Gül, sonraAhmet DavutoğluTürkiye’nin dış politikasının kendi ‘kritik coğrafyası’ndan da kaynaklanan ince ve geleneksel dengelerigözeterek yola koyulmuşlardı 2000’li yılların başında.
İlişkiler Batı’yla da,Doğu’yla da iyi götürülüyordu. İki tarafa da sırt çevrilmeden, iki tarafla da ilişkiler geliştirilerek yol alınıyordu. Bu yaklaşımın kendi içinde çelişmediği, birbirini tamamladığı - birbirini dışlamadığı - bir dış politika bilinci dikkati çekiyordu.
Doğru olan, isabetli olan buydu.
Lütfen şimdi bakın bakalım, dış politikamızın halleri böyle mi? Türkiye’nin papaz olmadığı, şöyle ya da böyle bozuşmadığı bir ülke gösterebilir misiniz?
Suriye’yle vaziyetimiz malum. Suriye dolayısıyla İran’la da, Rusya’yla da ilişkiler iyi seyretmiyor. Aynı nedenle Lübnan’da Hizbullah tarafıyla da kötüyüz.
İsrail malum.
İsrail’le yeniden masaya oturmuş olan Filistin’le de ilişkiler iyi değil. Kendi içinde çatlamış durumda olan Hamas’la da iyi ilişkisi olduğu söylenemez Türkiye’nin. Başbakan Erdoğan’ın bir yılan hikâyesine dönen Gazze ziyareti neredeyse unutuldu.
Mısır konusunda artık birçok bakımdan söylenecek söz kalmadı.
Başbakan Erdoğan’ın geçen gün televizyonların önünde, “Elimizde delil var, Mısır’daki darbenin arkasındaki güç İsrail’dir” diyebilmesi akıl alır gibi değildi.
Mısır, İsrail ve Amerika başkentlerinde resmi tepkiye yol açan böyle bir açıklamayı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı'na kimlerin, nasıl söyletebildiği ibretlik bir olaydır; dış politikanın nasıl yürütülmemesi gerektiğine dair hiç unutulmayacak bir örnek olaydır.
Lanetlemek ayrı, kendini yalın kılıç ortaya atmak ayrı!
Mısır’dan dolayı başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleriyle ilişkilerimiz de hayırlı bir rayda seyretmiyor.
Irak’la da ilişkiler iyi gitmiyor. Şii Başbakan Maliki’yle Irak Kürtleri ilişkilerini düzeltmeye çalışırken, biz ters bir yörüngede yürüyoruz. Her geçen gün biraz daha kırılganlaştığı dikkati çeken çözüm süreci böyle giderse, yalnız içeride değil, bölgede de Kürtlerle Türkiye’nin ilişkileri gerilebilir.
Gezi Direnişi sürecinde ABD ve AB ile zaten gerilmiş olan ilişkilerimiz, Mısır’daki darbe dolayısıyla biraz daha olumsuz etkilenmiş durumda...
Mısır’daki askeri darbe de, General Sisi’nin katliamları da hiç kuşkusuz eleştirilecek, lanetlenecek. Ama bu demek değildir ki Türkiye bir devlet olarak kendini yalın kılıç ortaya atmalıdır. Hayır, yanlıştır bu. Birtakım değerler elbette korunacak, savunulacak. Ama bu yapılırken, devlet olarak gerçeklerden koparsanız, elinizde olayları etkileyecek herhangi bir manivela kalmaz.
Bakın bugün Filistin sorunu konusunda Türkiye’nin elinde bir manivela var mı, kaldı mı?Suriye konusunda ne kadar var? Mısır’da da farklı mı?
Sekiz yıldır İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği yapan ve bu göreve AK Partiiktidarının desteğiyle gelmiş olan Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, Türkiye’nin Mısır’a ilişkin yaklaşımını diplomatik değil, hissi diye nitelerken haklı ve ince bir noktaya dokunmuştur. (Bu konunun ayrıntılarını Deniz Zeyrek’in salı günkü Radikal’deki güzel yazısında okuyabilirsiniz.)
Dış politikada hakikat ve menfaat örnekleri
Altını çizin:
Dış politikada hisler değil, hakikatler ve menfaatler ağır basar. Bu bakımdan Türkiye’nin yakın tarihinde birçok örnek hatırlanabilir.
Başbakan Demirel, Soğuk Savaş döneminin en antikomünist liderlerinden biri olarak Ecevit’in CHP’sini ortanın solu Moskova yolu diye topa tutarken, Amerika’ya rağmen Moskova’ya gidip Sovyetler Birliği’yle büyük kredi anlaşmaları imzalamıştır.
Başbakan Ecevit, Kıbrıs ve silah ambargosu dolayısıyla Amerika’yla durum son derece kötüyken ilişkileri, dengeleri yine devam ettirmiş, ama bu arada dış politikaya Washington’u rahatsız edebilecek üçüncü dünyacı bazı değişik renkler katmaya çalışmıştır.
Yine Başbakan Ecevit, Türk-Yunan ilişkilerinin en kötü olduğu dönemlerden birindeYunanistan Başbakanı Karamanlis ile zirve politikası izlemiştir.
Başbakan Özal, Türk-Yunan ilişkilerindeki sorunları hiç olmazsa bir süre için dondurabilecek bir süreci, Yunanistan’a vizeyi tek taraflı kaldırarak, Başbakan Andreas Papandreu’yla Davos zirvesi yaparak başlatmıştı.
Başbakan Özal 1987’de,Öcalan ve PKK’ya kucak açmış olan Devlet Başkanı Hafız Esad’ı Şam’da ziyaret etmiş, ilişkileri normalleştirmeye çalışmıştı. Aynı siyaseti Başbakan Demirel de 1992’de Şam’a giderek devam ettirmişti.
Özetle demek istiyorum ki:
Türkiye’nin geleneksel dış politika dengelerinde Doğu’yla Batı genellikle birbirini tamamlayacak -ya da dışlamayacak- tarzda yer aldı. Türkiye’nin yeri Batı’ydı, yüzü hep Batı’ya dönüktü ama bu yaklaşım, onun sırtını Doğu’ya dönmesine neden olmadı. Batı’da,Amerika’yla Avrupa’da güçlü olan Türkiye’nin Doğu’da da eli daha güçlü oldu. Batı’da ağırlığı olan Türkiye’nin Arap âleminde de, Doğu’da da ağırlığı azalmadı, arttı.
Türkiye gitgide tecrit oluyor
İdeolojik dış politika olmaz, ideoloji dış politika tercihi olamaz. Büyük diplomatik güçler dış politikalarını sokakta yapmaz. Bir ülkenin tek başına ideolojik diplomasi yoluyla dünyaya nizamat verdiği günler geride kaldı, belki de hiç olmadı... Ve yalnızlık kibrin kaçınılmaz neticesidir.
Uzun lafın kısası...
Bir: Dış politikada, diplomaside hisler değil, hakikatler ve menfaatler ağır basar.
İki: Dış politika ve diplomasi, züccaciyeci dükkanına girmiş fil gibi yapılmaz.
Üç: Türkiye, Başbakan Erdoğan yüzünden bugün yalnız Batı’da değil, Doğu’da da yalnızlaşıyor, gitgide tecrit oluyor.
Evet, böylesi hiç görülmedi.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024