Hayko BAĞDAT
Yazının Muharrem İnce’nin şahsıyla ilgisi yoktur.
Adam meydanlarda elinden geleni yapacak olsa da performansı “2014 ‘O Ses Türkiye’de ikinci olan o çocuğun adı neydi, hangi şarkıyı söylediydi?” kadar kalacak akıllarımızda.
124 seçim kaybetmiş Kemal Bey önce dünyayı, sonra Türkiye’yi kurtaracakken, ‘’olmadı bari kendi küçük koltuğunu kurtarsın diye ortaya attığı kötü bir fikirdir sadece Bay İnce.
'Atatürk olmasaydı adımız Yorgo olurdu' diye twit attığı için şahsen de tartıştıydık onunla. Kaba adam daha, özür bile dilemedi ırkçılığı için benden ve Anadolu Hıristiyan halklarından.
Geçelim...
Mevzu şu an memleket meselesi, ırkçıları terbiye etmek değil.
Yukarıdaki sert başlığı bana attıran sebepleri sayıp İnce’ye oy verecek insanları bu büyük hatadan döndürmek, onları ikna etmek için çok fazla vaktim yok.
Yazının devamında, kendimden, HDP’nin onlara oy vermemizi daha da özendiren şu reklam klibinin verdiği yetkiye dayanarak, “Biz HDP’liler” olarak devam etmek istiyorum.
Herhalde Selahattin Abi de bize yalan söylemedi, oy veren kim varsa HDP’nin bir bileşenidir ve ben de partiden onay almadan “Biz HDP’liler” diyebilirim kendime. En az bir kişi daha ikna olsa yeter, hizip yaratırız gerekirse.
Zaten bazı değerli HDP yöneticileri de dikkatli okumalı bu yazıyı. Kimilerinin yazıda ismi geçecek zaten. Cevap yazarlarsa çok sevinirim.
Bunu da geçelim...
Mevzu şu an memleket meselesi; HDP, parti içi tartışmalar falan değil.
Biz HDP’liler şöyle düşünüyoruz:
Hiçbir turda Muharrem İnce’ye ya da Meral Akşener’e ya da Temel Karamollaoğluna ya da Doğu Perinçek’e oy vermeyeceğiz. Tutsak olmayan hiçbir yöneticimiz sizlere bu sözü vermesinler çünkü kendi Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş tutsakken başkasına oy vermeyeceğiz.
Bir oyumuzla Muharrem İnce Başkan olacak olsa bile, Muharrem İnce “Saray’a çıkınca Kuran çarpsın iki saate serbest bıraktıracağım Başkan’ınızı” dese de, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da, Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız.
DTK Eski Eş Başkanı büyüğümüz Hatip Dicle, yakın tarihimizin barış sembolü Ahmet Türk, canım abim Prof. Mithat Sancar gibi değerlerimiz sizlere bazen “şartlar gerektirirse şeytana karşı kim varsa destekleyeceğiz” dediler.
Onlara katılmıyoruz, aramızda tartışmaktayız...
• Politik hesaplar, seçim oranları, baraj, ittifak gibi konularda yapılan tüm analizler yanlıştır. Bizler sizleri uyarıyoruz: Erdoğan seçimle gitmeyecektir... Seçim için 24 saat koşuşturan insanlarız, moral bozmuyoruz, Adayımız Demirtaş’tan daha heyecanlı çalışıyoruz. Çünkü özgürüz ve onu oradan dayanışarak alabiliriz ve alacağız.
• Erdoğan seçimi kaybetse bile Muharrem İnce’ye Saray’ın anahtarını teslim edemez. Erdoğan 3 bin korumadan vaz geçemez. Erdoğan yargılanmayı göze alamaz. ABD yolsuzluk davalarında adı geçmiştir artık. Erdoğan, ABD mahkemesinin kararına göre, suçlu ilan edilebilir.
• Medeni dünya onu yargılamaktadır ve daha da yargılayacaktır.
• Ülkesinde “devrik lider” olarak yaşama şansı yoktur. Ülkesinde güvenliği sağlanamaz ve ülke dışı ihtimalleri sınırlıdır. Katar veya Rusya, kaçabilme ihtimali olan ülkeler olabilir ama Erdoğan kaçmaz. Sahip olduğu o devasa tabana ihanet etmez, onları bu saatten sonra satamaz, satmaz. O anlamda “Kasımpaşalı’dır”, hakkını yemeyelim.
• Ez cümle Erdoğan, reelde seçimle gitmeye asla ikna olmayacaktır. Sadece SADAT denilen kontragerilla örgütünün, (Başkanı Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına da katılmaktadır) yüzbinden fazla paramiliter silahlı militana sahip olduğu bilgisi bir şehir efsanesi değildir.

• Bu militanların, mafya bozuntularından cihatçı çetelere, Ankara'daki Barış mitinginde 100'den fazla can alan DAİŞ'çilerden, Ergenekon'un sefer görev emri bekleyen kadrolarına kadar geniş bir skalada olduğu bilgisi söylenti değildir.
• Hadi diyelim Muharrem İnce, bizler (%10-%15 arası oydan bahsediyorum boru değil) başkanımız tutsak diye ona oy vermediğimiz halde Saray’a çıktı. Yeni Başkan kabineyi nasıl kuracaktır?
1'inci isim (C.B.) Muharrem İnce
2'nci isim (B.B) Kemal Kılıçdaroğlu
Burası kesindir...
3'nci isim (İçişleri Bakanı) Meral Akşener
4.'üncü İsim (Diyanetten Sorumlu Başbakan Yardımcısı) Temel Karamollaoğlu.
Burası ve maddenin sonuna kadar devam eden metin duyumdur.
Ama bu duyumum da ciddiye alınmalıdır. Meral Akşener’e iç güvenlik teslim edilecektir. Kamu bürokrasisine hakim olabilecek, kadroları 16 yıllık vasatlıktan ayağa kaldırabilecek en etkili isim odur. Akşener, Çiller ve Ağar çetesinin icadı olan “Mehmet Ağar kadroları” diye anılan bürokrat (faili meçhulcü katiller) damar gerekirse Vatan Partisi kadrosundan bile yardım isteyecektir.
Bu kadrolar bugünlerde en çok can yakan Cemaat ile mücadele (aynı anda job ile tecavüz edilen başörtülü kadınların varlığı), Kürt sorununda savaş konseptinden vazgeçmeme (yani gerektiğinde Hacıbirlik'in kardeşinin de cansız bedenin Panzer arkasında sürükleme) başta olmak üzere, güçlü “Türk Devleti" gaddarlığının yeni yürütücüleri olacaklardır.
Muharrem Bey, Başkanlığının yolunu açan demokrat söylemine kıyasla ulusalcı kimliğine yani özüne dönmeyi çoktan göze almıştır.
Temel Karamollaoğlu'nun durumu ise şöyledir:
Bugünkü kabinede “Diyanetten de Sorumlu Başbakan Yardımcısı” Bekir Bozdağ’dır. Pazarlıklarda Saadet Partisinin alacağı potansiyel oyun kabinedeki yansımasına göre, Temel Bey'in “en önemli başbakan yardımcılığı”na uygun olduğu konusunda mutabık kalınmıştır.
Sivas'ı söndürenlerden olmadığını bildiğimiz Temel Bey bu görevle, siyasal İslam'ın 16 yıllık icraatı ile karşımızda duran camiler, imam hatipler, kuran kursları, kız-erkek yurtları, İslami vakıflar, Ensar Vakfı, Ramazan programları, evlendirme programları, kadın vücudu, vajina, ölüyle seks, anal seks, kaynana ile seks, kayınço ile seks, Alevilik, mumsöndü, Cemevi, Hz. İsa, kilise, Ermeni, gavur, Yahudi gibi konularda geleceğimizi belirleyecektir.
İhtiyaç duyacağı kadroların hangi tarikatlardan temin edeceğini bilmiyoruz. Hangi tarikat iyidir bilmiyoruz. Hangi İslamcıya güvenebiliriz bilmiyoruz.
Yukarıdaki bu korkunç senaryo bir umut mudur, bir kurtuluş mudur bilmiyoruz. Bu senaryonun gerçekleşmesi şansı var mı, Erdoğan, Saray'ı Muharrem İnce'ye devredecek mi onu da bilmiyoruz.
Fakat gerçekleşmesi halinde, Selahattin Demirtaş’ın hukuki durumu, politik geleceği, HDP’ye yapılmış baskıların tamamen ortadan kalkması, KCK tutukluları, Öcalan’ın özgürlüğü, binlerce tutsak parti üyemizin kaderi, Hrant Dink cinayeti, Berkin Elvan cinayeti, Rahip Santoro cinayeti, Sivas Katliamı davası, trans cinayetleri, 'namus' cinayetleri gibi konularda bir halt olucağını zannetmiyoruz.
Millet İttifakı, geçmişteki ve gelecekteki katillerimizi içinde barındırmakla kalmayıp onlara devleti teslim edecektir. O devlet de katil olmayı sürdürecektir. Ona güç veremeyiz. Bu durum, benim de içinde olduğum “Yetmez Ama Evet” cephesine atfedilmiş hakaretlerden daha fazlasını işitmemize yol açar.
Yeni bir “Yetmez Ama Evet” tartışması yaşansın istemiyoruz. Türk solu bir daha asla bu kadar kendi içinde enerji kaybetmemelidir. HDP, Türk solunun bu krizine de iyi gelmiştir. Çatıyı geniş kurmuştur. O çatı altındaki hiçbir bileşenimiz, örgütlerinin tarihsel bağlarına ihanet ederek Mehmet Ağar’a direkt oy vermezler.
Yukarıda dediğimiz biz HDP'liler bu mantıklı sebeplerle bunlara destek olmayacağız:
Hiçbir turda Muharrem İnce’ye ya da Meral Akşener’e ya da Temel Karamollaoğluna ya da Doğu Perinçek’e oy vermeyeceğiz. Tutsak olmayan hiçbir yöneticimiz sizlere bu sözü vermesinler çünkü kendi Eş Başkanımız Selahattin Demirtaş tutsakken başkasına oy vermeyeceğiz.
Bir oyumuzla Muharrem İnce Başkan olacak olsa bile, Muharrem İnce “Saray’a çıkınca Kuran çarpsın iki saate serbest bıraktıracağım Başkan’ınızı” dese de, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da, Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız.
Hadi gelin son senaryo olarak diyelim ki, adayımız Selahattin Demirtaş ikinci tura kaldı. O takdirde Millet İttifakı’nın önemli bir bölümü Saray’ı Demirtaş’a teslim etmek istemeyecektir. Bunun için çatışmayı göze alacak yapıları çoktur.
“Saray, PKK’ye teslim edilemez...” PKK, başkomutan sıfatıyla TSK'ye emir ve komuta edemez. MİT Müsteşarını PKK atayamaz. Polis teşkilatını PKK yönetemez. Eğitim, sağlık, ekonomi, azınlıklar, çoğunluklar gibi konuları Türk devleti adına PKK belirleyemez. PKK, Kürt Sorunu'nu çözemez.
İç savaş çıkar yani. Cumhuriyet mitingi kalabalıkları, ellerinde Türk bayraklarıyla Ankara'yı, Başkanlık Sarayı'nın işgal eder. Başkanlık Sarayı korumaları, yüzde 0.5 oy için Çiller’in son kırıntıları Demokrat Parti ile iş tutup Terörist Demirtaş’ı hapse gönderen Kemal Bey'e kafasına kalpak taktığından ve elinde bayrak olduğundan dolayı ateş edemez. Devlet çıldırır. Olmaz öyle şey.
Erdoğan'ı devirmek için bizden oy isteyen yapı (yüzde 10-15 arası), biz ikinci tura kalırsak bırak bizi desteklemeyi, bizi öldürür.
Adayımız, 10 metrekare hücresinden Başkanlık Sarayı'nı kestirmiş gözüne. Bizler başkanımızın bu heyecanına tavız. Bizler başkanımıza hayranız. Bizler Selahattin Abi'ye aşığız aşık. Gider otururuz o Saray'a biz. Oturturuz o varaklı koltuğa Selahattin Abi'yi gerekirse. Ama Türkiye devletinde darbe 10 yılda bir olur. Daha yeni bombalandı Saray'ın bahçesi. Ayıptır o kadar da çıldırtmayalım bu devleti!
E ne oldu şimdi? Ne anladık bu işten? Alavere dalavere Kürt Memed nöbete! Yok öyle yağma. Öyle bedavaya vermeyiz yüzde 15 oyu. Osman Abim (Baydemir) gibi küfrettirmeyin bize.
Sonuç Olarak Tüm Türkiye ve Kürdistan, Ortadoğu ve Batı Demokrasi Güçlerine Diyoruz ki;
• Oluşan toz bulutu içinde sahip olduğumuz %10 - %15 oy potansiyelinin ve HDP değerlerinin “ikinci turda eyle yaparız” gibi heba edilmesini, vaat edilmesini ciddiyetten uzak ve Selahattin Demirtaş vizyonuna aykırı olduğunu düşünüyoruz.
Adayımız tutsaklığı morale dönüştürmüş olsa da bir insandır ve seçim sürecinde bu önermeler onu düşmandan fazla yaralar. Adayımızın şakası yok. Değerlerimizi pazarlığa tabi tutmuyor. Üstlendiği sorumlulukta hedef neyse ona kilitleniyor, çalışıyor, direniyor; morallidir ve başarılıdır. Türkiye'nin en iyi fikridir. Gençler bu umudu seviyor, bizim ihtiyarlar moral bozuyor. Sussunlar azıcık, hareketimizin gençliği zaten canavar gibidir. Güvenin onlara.
• Adayımıza her gün çetelerden, mafyalardan tehdit geliyor diye korkmuyoruz. Selahattin Abi, cezaevi tutanaklarında rastladığımız bir cümlesinde, “burada ölürsem tabutu dik çıkarın” gibi saçma sapan bir cümle sarf ettiği için sıkılıyoruz sadece.
• O kadar mizahi bir kişiliği olduğu halde bu cümle ile ya aynı Abdullah Bey'in (Öcalan) cezaevi tutanakları aracılığıyla ulaştırdığı gibi bir mesaj ulaştırmaya çalıştıysa? Ya gerçekten gardiyanlar SADAT'ın, Sedat'ın, itin köpeğin çetesi ise...Bak tövbe bu duyum falan değil, his... Bunu kardeşim Süleyman Demirtaş’a bile soramamışım canı sıkılmasın diye. Bu bir his ve unuttuk gitti.
• Fakat ant içiyoruz ki hiçbir politik hesaba Selahattin Abi’nin canını riske atmayız. O bizim en kıymetlimiz çünkü. Ondan onu aday yaptık. Bedel ödemekten korktuğumuzdan da değil ha. Ne Selahattinler, ne Haykolar ne canlar gitti şimdiye kadar. Yokluğumuz Türk varlığına armağan olsun. Ama varlığımız kıymetlidir. Her birimizin ödediği bedel madalya ise, tişörtün içine soktuk biz onu.
• Sadece Selahattin Abiyi sevdiğimizden de değil. Politik olarak onun burnunun kanamasının, en az Erdoğan’ın ya da Öcalan’ın ya da Kılıçdaroğlu’nun burnunun kanaması kadar; onun öldürülmesinin, en az Erdoğan, Öcalan, Kılıçdaroğlu’nun öldürülmesi kadar büyük bir felakete yol açacağını biliyoruz.
• Yukarıda okuduğunuz her şey biz HDP'lilerin olmazsa olmazlarıdır. Başkan tutsak olduğu sürece her yerde HDP logosuna oy vereceğiz. Bu arada, Selahattin Abi yarın çıkarsa yukarıdaki her şeyi tekrar konuşuruz. 23 Haziran’da çıkarsa o gün konuşuruz.
25 Haziran’da çıkarsa e o gün de konuşuruz. Biz aramızda tartışırız. Hatip Abi, Mithat Abi, Ahmet Türk, en genç adayımız, Ahmet Şık, Veli Saçılık, Cumartesi Anneleri, Gerilla Anneleri, Selahattin Abi, Süleyman aramızda konuşuruz. Adayımız, kararımızı gelip sizin yüzünüze söyler, yüz yüze konuşursunuz.
• Bunun dışındaki senaryolarda, bizim yüzde 10-15 oyumuza ihtiyaç duyan varsa, bizi ikna etmek için gider de Edirne cezaevinin kapısında, "Ya hu bu HDP'liler çok inatçı, ben başkan olunca hemen bıraktıracağım, söz veriyorum, Kuran'a el basıyorum yine de yok diyorlar. Önce başkan çıkacakmış, Selahattin Demirtaş çıkana kadar ben bu seçime girmiyorum” mu der, ne der ben bilmem. Millet’in adayı yapmışlar onu. İyi fikirmiş. Bulsun bizim %15’i kapmanın bir yolunu.
• Ama biz HDP’liler olarak, Demirtaş’ın kendisi bunu bizden talep etse de, Abdullah Bey (Öcalan) soğuk tecrit duvarlarından bizlere fısıldasa da, Nurettin Demirtaş Dağ’dan ricada bulunsa da Selahattin Demirtaş tutsakken başka bir yapıya koltuk değneği olmayacağız.
Eğer ki örnek göstereyim diye adlarını andığım DTK Eski Eş Başkanı büyüğümüz Hatip Dicle, yakın tarihimizin barış sembolü Ahmet Türk, canım abim Prof. Mithat Sancar gibi değerlerimiz bu konu hakkında iki satır bir şey yazarlarsa onur duyarım. Onların gönlümdeki yerlerini bilir onlar. Kızmazlar şimdi bana, gülümsemişlerdir okurken.
“Bizim Hayko’ya bak sen” derler en kötü.
“Büyüdü de bizim fikirlerden hızlı fikir bulmuş, pazarlığı da Edirne Cezaevi hücresinin anahtarından başlatıyor" derler.
Gurur duyarlar benimle...
Onlar da başka partiye oy falan vermezler zaten, bakmayın eyle dediklerine.
ÇOK ÖNEMLİ NOT: Bizler Selahattin Abi'yi oradan alacağız. Her türlü alacağız. Şimdi ki ilk iş sandıklara koşun, oy verin. Gerçekten sokalım burunlarına %15’i...
Yazarlar
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
23.01.2025
15.01.2025
8.01.2025
18.12.2024
11.12.2024