Hilâl KAPLAN
Her şey bir yana, HDP'nin Cumhurbaşkanlığı yarışına aday çıkarmasını doğru bulanlardanım. Selahattin Demirtaş'ın adaylığı açıklandığında da bunu şöyle ifade etmiştim:
'Daha üç yıl önce yaptığı '400 kilometre kare alan PKK'nın kontrolünde' açıklamasıyla savaşa körükle giden BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, siyaset yapmaktan çok PKK'nın yedeğine girmek zorunda kalan bir anti-siyaseti güdüyordu. Oysa bugün Demirtaş, 400 kilometre kareden çok daha fazlasına, ülkeyi Çankaya'dan yönetmeye talip oluyorsa, bu hem çözüm sürecinin vesilesiyle siyasetin güçlendiğinin hem de çözümün bütünleşmeye hizmet ettiğinin göstergesidir.
Ayrıca anamuhalefetin hali pür melali ortadayken, BDP'nin hem sağlıklı muhalefet hem de yeni Türkiye'nin inşasında tabanlarının taleplerine daha fazla alan açmak noktasında yapabileceği çok şey var.'
Ne var ki, siyasete özgün bir soluk getirmesini beklediğimiz Demirtaş'ın, CHP- MHP-Gülenist ittifakının sesi soluğu olmaya karar verdiğini bilmiyordum. HDP, bir muhalefet partisi olarak, elbette en büyük rakip olan Erdoğan'ı ve Ak Parti'yi hedef alacaktı. Ancak prensipte daha fazla farklılıkları olması gereken CHP-MHP-Gülenist çizgisiyle de arasında biraz fark olmasını beklerdim doğrusu. Yanılmışım.
Anlaşılması zor ilk adım, CHP'li Rıza Türmen'in cumhurbaşkanlığına ortak adayları olması için HDP'nin CHP'ye yaptığı teklifti. Hâlbuki HDP çizgisinin önemsemesi beklenen önceliğinin çözüm süreci olması gerekirdi. Ancak, nasıl bir siyasî akıl HDP'yi yönlendiriyorsa, onlar çözüm sürecine ilişkin tek argümanı hâlâ 'Masada ne konuşulduğunu biliyor muyuz ki destek verelim?' olan CHP ile müttefik olmayı içlerine sindirebilmişlerdi.
Üstelik, tabanının %80'inden fazlasını başörtülü kadınların oluşturduğu HDP, bula bula Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yargıçlık yaptığı sırada üniversitede başörtüsüyle okumak için başvuran Leyla Şahin'in davayı kaybetmesine sebep olan Rıza Türmen'i bulmuştu. Türmen'in adaylığı hem çözüm sürecine hem de hiç şüphesiz HDP tabanına bir saygısızlık ve umursamazlık olarak okunacaktı. Neyse ki Türmen, HDP'yi reddederek onları da bu yanlıştan kurtarmış oldu!
Demirtaş'ın adaylığı boyuncaki açıklamalarını da dikkatle takip ettim. Karşımızda hitabeti, diğer muhalif partilere göre güçlü bir aday olduğu kesin. Ancak hitabın içeriğine baktığımızda, Demirtaş'ı Kılıçdaroğlu'ndan ayırt etmek zor.
O da çözümden çok Gezi diyor.
O da demokratik özerklik değil, güçlü yerel yönetim diyor.
O da 17 Aralık'a darbe demektense, Erdoğan'ı hırsızlıkla suçlamayı kendisine yakıştırıyor.
O da Başbakan'ı dinleyenlerin bile tutuklanamadığı paralel yargı hüküm sürerken, cemaate zulmetmekten bahsediyor.
O da Erdoğan nefretini siyâsî muhalefet dili olarak benimsiyor.
Demirtaş'ın söylemlerinde, içinden çıktığı siyasal hareketin hassasiyetlerinden çok Cihangir-Şişli hattının memnuniyetsizlikle yoğrulmuş Erdoğan alerjisini görüyoruz.
Bu yüzden Öcalan'a 'Ak Parti STK yetkilisi diyen' Çandar'ın gönlünün cumhurbaşkanı Demirtaş,
Bu yüzden Aslı Aydıntaşbaş'ın 'Beyaz Türk' dediği annesinin muhtemel seçeneği Demirtaş,
Bu yüzden 'Kanlı oruç, sahte iftar' manşetinin sahibi M. Yılmaz'ın favori adayı Demirtaş,
Bu yüzden 'çözüm sürecinin ipliğini pazara çıkarmakla' övünen Can Dündar'ın öve öve biritemediği Demirtaş...
Böylesi bir tablo karşısında, insan ister istemez merak ediyor.
Sizce Gezi'yi de 17 Aralık'ı da barışa ve demokrasiye bir darbe girişimi olarak nitelendiren, cumhurbaşkanlığı seçimlerini barışın oylanacağı tarihî bir referandum olarak gören Öcalan, Demirtaş'a oy verir miydi?
Öcalan'ın oyunu bilmem ama bana sorarsanız, HDP, Türkiyelileşmeyi fena halde yanlış anlamış.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları




































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019