Hüseyin GÜLERCE

Hüseyin GÜLERCE
Hüseyin GÜLERCE
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
NATO ve Müslümanlığımız
9.05.2014
1555

 Türkiye, aklı ile vicdanı arasına sıkışmıştır. Bu sıkışmayı anlatan gerçek, bizim NATO’nun, tek Müslüman üyesi olmamızdır. Keza Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği yolundaki yürüyüşü de aynı gerçeğin devamıdır. Ortak akıl, devlet-i ebed müddete, yeni dünya şartlarında bu üyelikler ile sahip çıkarken, millet vicdanına düşen nedir?

NATO’nun ve AB’nin birer Hıristiyan topluluğu olması, hem Avrupa’da hem de Türkiye’de önemli ve geniş itirazlara sebep oluyor.  NATO’nun bizim için önemini kaybettiği, AB’nin bizi oyaladığı ciddi ve haklılık payı olan eleştirilerdir. Buna rağmen Türkiye, Batı ekseninden ayrılıp Türk dünyası için liderlik, İslam coğrafyası için yeni bir eksenin kurucu önderi olma düşüncelerine kapılarak, geleceğini maceralara terk etme yanlışına düşemez.

ABD’nin de içinde bulunduğu NATO, bugün dünya silah varlığının yüzde 70’ini elinde tutuyor. Türk ve İslam dünyası, bu gerçeği unutup askerî bir blok oluşturamaz. Bu ifadeyi keskin bulan, hissiyatını konuşturan insanların, itirazlarını duyar gibiyim. Ancak kabul edilmeli ki, böyle bir ayrıcalık, en büyük tehlikeyi davet eder; güçlü bütün ülkeleri Türk-İslam blokunun karşısına diker.

Başka bir gerçek daha var. 57 İslam ülkesi dünya üretiminin sadece yüzde 7’sini üretiyor. Dünyanın en fakir 48 ülkesinin 22 tanesi İslam ülkesi. Dünya enerji kaynaklarının yüzde 90’ı İslam ülkelerinden çıkıyor ama 57 İslam ülkesi bir Alman ekonomisi yapmıyor.

Daha kötüsü; İslam coğrafyasının fakirliğin, cehaletin, taassubun pençesinde kıvranmasıdır. Bilim, teknoloji, edebiyat, sanat, mimarî, estetik, hakikat aşkı, araştırma heyecanı dendiğinde İslam coğrafyası en gerilerde bulunuyor. Bilim ve teknolojide başkalarına bağımlı yaşama, kimseyi de utandırmıyor…

En kötüsü, dürüstlük, güzel ahlak, evrensel insanî değerler, hukukun üstünlüğü ve özgürlükler konusunda bizi hatırlayan, gözünü bize çeviren yok. Yolsuzluk, rüşvet, kin, nefret, kandırma, vefasızlık koskoca coğrafyanın boynuna takılmış utanç levhaları gibi. Birbirini karalama bu coğrafyada… Birbiriyle uğraşma, birbirinin kuyusunu kazma, etnik ve mezhep ayrımlarını kavga sebebi yapma bu coğrafyada...

İç düzelmeden, dış düzelmez. Birbirimizle uğraşmayı bırakıp nefislerimizi aşamazsak, beklentilerin zincirlerini kıramazsak, öfkelerimizi yutamazsak, birbirimizin kardeş olduğunu hatırlayamazsak bulanık bakışlarımızla, merkezinde sadece kendimizin olduğu hülyalara dalarak kendimizi avutursak, geleceğimiz karanlık bizim…

Türkiye’nin ihtiyacı yeni eksen arayışları değildir. Türkiye’nin ihtiyacı, gücü gücüne yeten deyip birbirimizi hırpalamak değildir. Önce kendi mana köklerimize sahip çıkarak demokrasi, hukukun üstünlüğü, evrensel insanî değerler zemininde iç bütünlüğümüzü sağlamaktır. Birbirimizi öğüterek, ötekileştirerek, insafsızca inciterek, kırarak bir yere varamayız. İçine düştüğümüz şu akıl almaz kin, nefret, düşmanlık, yok etme hezeyanından kurtulmalıyız.

Türkiye’nin aklı ile vicdanı bir araya gelmelidir. Vicdanımız, yaraların kapanmasından yanadır. Artık bu ülkede Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik-dindar ayrımları, sahici diyaloglarla, bu diyalogların getireceği uzlaşma ve hukukî adımlarla son bulmalıdır.

Adalette, bilim ve teknolojide, huzur ve istikrarda, demokrasi ve insan haklarında örnek bir Türkiye, ancak bu cazibesiyle İslam coğrafyasına bir umut ışığı olabilir. Ve işte o zaman NATO için de, AB için de, insanlık barışı için de bu Türkiye, çok şey ifade eder…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar