İbrahim Kahveci
Hatta son faiz düşürme kararında bile piyasada oldukça fazla risk oluşmaya başlamıştı. Ama ‘bekle gör’ yerine ‘önden yüklemeli’ karar ile indirim yapıldı.
Şu an Merkez’in resmi gösterge faizi 10,75.
Ama 26 Şubat günü 57,4 milyar lirayı ortalama 10,50’den piyasaya vermiş. Bir bakıma Merkez Bankası gösterge faizinin bile altına düşürmüş fiili faizini.
Gerçi faizler yukarıda kalsaydı piyasalar bu sert rüzgârda daha mı az etkilenecekti?
Türkiye şu anda iki temel riskle karşı karşıya. İlk risk, küresel gelişmeler. Yani korona virüsünden tutun, borçluluk risklerine kadar sürüsüne sorun var. Küresel ekonomik düzenin istim üzerinde olduğunu herkes biliyor ve söylüyor zaten.
İkinci risk grubu ise yereldir. Yani bize özgü riskler. Ki, bunların başında da İdlip sorunu gelmektedir.
Acaba ne oluyor ve daha da önemlisi ne olacak?
Herkesin kafasında bir soru... Her şehit haberi aynı zamanda piyasalara da ateş düşürüyor. Yani sorunun acısı tüm topluma yansıyor.
Bugün kısa yıllık tahvil faizleri 12,17’yi; uzun vadeli tahvil faizleri de 12,73’ü gördü. Merkez Bankası ise bankalara 10,50’den para veriyor.
Olayın bir başka boyutu daha var:
Merkez Bankası piyasaları fonlamaz noktaya gelmişti. Hatta 25-26 aralık günlerinde eksi fonlama vardı. Yani Merkez bankalardan para almıştı.
237 Ocak günü piyasalara sadece 1 milyar 246 milyon lira veren Merkez, 24 şubat günü itibari ile bu tutarı 66,5 milyar liraya çıkarttı. Ya da piyasaları fonlama tutarını artırmak durumunda kaldı.
Şimdi iki noktaya yeniden işaret edelim:
1- Merkez Bankası faizi piyasa faizinin yeniden altında kaldı. Bu durumu biz 2017 yılında sert hareketlerde yaşadık ve gördük. Merkezin her faiz artırımı piyasa faizinin altında kalmış ve adeta geriden izlemek zorunda kalmıştı.
2- Merkez Bankası yeniden piyasayı fonlamaya başladı. 2018 yılında günlük 160-170 milyar liraya kadar yükselen fonlama tutarı şimdilik 70 milyar liranın altında ama yine burada da 2017-18’e geri döndük.
Gelelim ‘Önden Yüklemeli Faiz Politikasına.’ Beklenen enflasyon adeta yüzde 8,5 olarak yerinde çakılı ve politikalar bu çerçevede belirleniyor.
Oysa son günlerde bahsettiğim gibi riskler küreselde ve yerelde adeta tavana çıkıyor.
Yüzde 8,5 enflasyonu hala bekleyen kaldı mı? diye sormak geliyor. Yıl başında 5,94 olan dolar kuru daha şimdiden 6,18’e geldi. Dolar daha şimdiden yüzde 4,0 değer kazandı. Veya TL dolar karşısında değer kaybetti.
Kur artışı demek maliyet artışı demektir. Ama kur artışının maliyet kısmını fiyatlara yansıtmakta kısıtlayıcı unsur olan talebi de ucuz kredi ile biz destekliyoruz. O zaman ne olacak?
Bakın şubat ayı enflasyonunda özellikle otomotiv fiyatlarını izleyeceğiz. Benzinli ve dizel otomobil fiyatlarının enflasyon sepetindeki ağırlığı yüzde 5,58. Ocak ayında zaten dizel araç fiyatları yüzde 20,0, benzinli araç fiyatları da yüzde 6,19 artmıştı.
Haberleri izliyorsanız takip etmişsinizdir. Ülkemizde sıfır araç stoklarda kalmadığı için ikinci el araçların fiyatı bile aşırı yükselmiş. Aylık 0,79 faiz ile araba alın diyoruz Milletimize.
Bu ne anlama geliyor? Maliyet artışını fiyatlara yansıtma imkanı demektir. O zaman enflasyonda beklenen 8,5 ne kadar gerçek?
Ya da şöyle söyleyelim: Yüzde 8,5 beklenti ile hesap edenler, hareket edenlerin hali ne olacak?
Kısaca ülkemiz ne olacak?
Bir hayal dünyası yarattık ve sadece biz o dünyada oynadık diye aylardır yazıyorum. Yabancılar son 3 haftada 2 milyar doların üzerinde varlık sattılar ülkemizde. Her iyimserliğimiz yabancının satışı için imkân oldu.
Bakalım kendimiz çalıp-kendimiz oynamaya daha ne kadar devam edeceğiz. Ya da ne zaman gerçekleri görmeye başlayacağız?
Hep dediğim şeyi tekrar edeceğim: Keşke ben yanılsam... Keşke...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025
10.06.2025
9.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025