İbrahim Kiras
Son yerel seçimde elde edilen sonuç CHP için tarihî nitelikte bir başarı. Bunda şüphe yok. Ancak bu büyük başarının kimilerinde yol açmış göründüğü zafer sarhoşluğu partinin geleceği açısından ciddi problemler oluşturabilir.
İttifaksız girilen bu seçimde alınan sonuca bakılarak “Demek ki sağcılarla iş birliği yapmaya, laik çizgimizden taviz vermeye gerek yokmuş” şeklinde sözüm ona siyasi analizler yapılıyor. Seçimden önce aday belirleme sürecinde Cumhuriyet gazetesi parti tabanında Mansur Yavaş’ın yerine “gerçek CHP’li” bir siyasetçinin arzu edildiği iddiasıyla “Ankara’ya CHP’li aday” diye bir manşetle çıkmıştı.
Ankara’yı Mansur Yavaş’sız kazanma hayali kurabilen ve bundan çok daha önemlisi Mansur Yavaş gibi bir siyasi değeri kolayca harcamaya hazır olan bir zihniyetin mevcudiyeti herhalde ana muhalefet partisi için en önemli risk kaynağı olarak görülmelidir.
Hatay’da Lütfü Savaş’ın başına gelenler ise çok daha ibretlikti. Sağ seçmen ağırlığına sahip bu ilde “sağ kökenli” olması sayesinde iki dönem üst üste seçim kazanmış olmasına rağmen yine “sağ kökenli” olduğu için CHP elitleri arasında sempati toplayamadı. Kendisini 2014’te CHP’ye davet etmiş olan eski genel başkan Kılıçdaroğlu’nun desteğiyle bu partide siyasete devam etti.
Son seçimde yeniden aday olması ise “depremdeki sorumluluğu” gerekçe gösterilerek engellenmeye çalışıldı. CHP yönetimi dışındaki CHP elitlerinin sürdürdüğü kampanyadan bunalan Genel Başkan, üstelik birkaç defa, daha iyi bir aday bulurlarsa Savaş’ın ismini geri çekeceklerini söyledi. Veya söylemek zorunda bırakıldı. Ne olursa olsun akıl almaz ve affedilmez bir siyasi hataya imza attı.
Hatay’da başka bir isimle seçimi kazanmanın imkansız olduğu görüldüğü için, bütün baskılara rağmen aday değiştirilmediyse de bizzat kendi partisi tarafından yıpratılan, deprem felaketinin sorumlusu olarak gösterilen ve zoraki aday yapılmış gibi görünen Lütfü Savaş son düzlüğe gelindiğinde eskisi kadar avantajlı değildi. Oyların sayım ve tasnifinde tartışmalı hadiseler de olsa Hatay seçiminin sonucu başka her yerde başarı kazanan CHP açısından hezimet oldu.
Hatay örneği son dönemde yaşanan büyük zihniyet dönüşümüne rağmen CHP’nin eski hastalıklarının her an yeniden nüksedebileceği uyarısı olarak okunmalı.
Seçimdeki büyük başarının Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul ittifakı”, Özgür Özel’in “Türkiye ittifakı” diye adlandırdığı toplumsal sinerji sayesinde kazanıldığını görmek için siyaset dâhisi olmak gerekmiyor. Keza birçok önemli merkezde “CHP’li olmayan aday” gösterilmesiyle tabandaki ittifakın sağlandığı da ortada.
Bahsettiğimiz toplumsal sinerjinin veya tabandaki ittifakın bir yanıyla konjonktürel olduğu, öbür yanıyla da CHP’nin son dönemde uyguladığı geniş toplum kesimleriyle barışma politikasının ürünü olduğu unutulmamalıdır.
Her iki boyut da çok önemli ve aslında birbirinden ayrı düşünülemeyecek konular.
CHP’nin son dönemde uyguladığı politikalar ve benimsediği yeni dil üzerine çok konuştuk. Yeni parti yönetiminin bu politikaları sürdürme konusunda hiçbir tereddüdünün olmadığını ve zaten yeni yönetimi oluşturan isimlerin de bu politikaları oluşturan kadro içinde yer aldıklarını biliyoruz.
Gelgelelim “Yeni CHP” projesine “sağ sapma” diye bakan ve bunu hiçbir zaman içlerine sindiremeyen bir kesimin etkisi ortadan kalkmış değil. Kılıçdaroğlu’nun partisinin liderlik koltuğundan ayrılması bu kesime Kılıçdaroğlu üzerinden “Yeni CHP” projesine saldırma fırsatı verdi. Yeni yönetim bu saldırıların asıl hedefinin kendilerine başarı getiren politikalar olduğunun farkındadır herhalde.
CHP’nin seçim başarısında konjonktürün payına gelince… Konjonktür derken öncelikle AK Parti iktidarlarıyla artık vedalaşmak gerektiğini düşünen kitleler için CHP’nin bugün yegane alternatif olduğu gerçeği hesaba katılmalı.
Bir yıl önceki genel seçimde her şeye rağmen iktidara “devam et” demiş olan seçmenin “artık yeter” mesajını yerel seçimde vermeyi tercih etmesi önemsiz bir ayrıntı olamaz. Aradan geçen sürede kötü yönetimin olumsuz etkilerinin daha fazla hissedilir hale gelmiş olması bir yana, muhalefete de açık bir mesaj verme arzusunun ifadesi buradaki keskin yön değişikliği. “Ülkeyi yönetmeye hazır olduğuna beni ikna etmek için daha fazla gayret göstermelisin” mesajı. Dolayısıyla CHP Türkiye ittifakı zemininde aldığı desteği muhafaza etmek yolunda bu mesaja cevap vermek zorunda.
Kaldı ki azımsanamayacak ölçüde büyük seçim başarısına rağmen ana muhalefet partisinin oylarındaki artışın miktarı da iyi tahlil edilmeli. “CHP’li olmayan seçmen”den hatırı sayılır bir oy alınmış olmakla birlikte burada sandığa gidiş oranı, Dem seçmeninin desteğinin payı ve seçime dağınık ve iddiasız şekilde giren muhalif sağ partilerin aldığı (toplamda yaklaşık yüzde 10) oy da önemli.
Geçmişteki seçim sonuçları üzerinde çalışırken fark ettim: Merkez sağ iktidar partilerinin farklı seçimlerde aldıkları oy oranlarındaki değişimle aynı seçimlerdeki katılım oranları arasında bir paralellik var.
Demokrat Parti seçmen katılımının yüzde 89’lara ulaştığı 1950 ve 1954 seçimlerinde sırasıyla yüzde 55 ve yüzde 58 oy alırken katılımın yüzde 76’ya gerilediği 1957’de oyu yüzde 48’e düşmüş. (Dönemin siyasi gözlemcileri 1960 darbesi olmasaydı DP’nin 1961 seçiminde iktidara veda edebileceği görüşünü paylaşıyorlar.)
Adalet Partisi’nin tarihindeki en yüksek oyu (yüzde 53) aldığı 1965’te katılım oranı yüzde 71. AP oylarının yüzde 46’ya düştüğü 1969’da katılım da yüzde 64’e düşmüş.
Anavatan Partisinin galip çıktığı 1983 ve 1987 seçimlerinde yüzde 93’lerde olan katılım, iktidarın kaybedildiği 1991’de yüzde 83’e düşmüş.
Bunlar genel seçim rakamları. Yerel seçimlerde de benzer eğilimlere rastlanmakla birlikte buradaki katılımın etkilerini ölçmek daha zor. Yalnızca iktidara yönelik memnuniyetsizliğin belediye seçimleri üzerinden bildirme eğiliminin varlığından söz edilebilir. Katılım da bu çerçevede anlam kazanıyor olmalı. Zira bu yılki yerel seçimde katılım oranı 2004’ten bu yana ilk defa yüzde 80’ler bandının altında kaldı. Hesaplanması zor ama birçok bölgedeki oy rakamları ile oy oranları arasındaki değişim farkına bakıldığında seçime katılımda AK Parti seçmeninin daha fazla fire verdiği görülebiliyor.
Seçim sonrasında şunu yazmıştım: İstanbul’da İmamoğlu ile Kurum arasındaki oy farkı 1 milyon civarında. Ama CHP, seçmen sayısındaki artışa rağmen, beş yıl önceki yerel seçime göre 1 milyon daha fazla seçmenden oy almış değil. AK Parti oyları 1 milyon eksildi, fark buradan doğdu. Katılımdaki düşüş miktarı da bu sayıya yakın görünüyor zaten.
Bütün bu anlattıklarımızın anlamı ne? Herhalde şu: Seçmen AK Parti’ye ceza verirken CHP’ye de büyük bir teveccüh gösterdi. İktidar partisinin kaybettiği seçmeni yeniden kazanması kolay görünmezken, ana muhalefet partisinin de kazandığı yeni seçmeni muhafaza etmesinin yanında ortadaki seçmen grubunu da kazanmak için çok çok fazla çaba harcaması gerekiyor.
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025