İhsan DAĞI
Bizim devlet bir acayip. Yüz yıldır değişmedi. Hep en iyiyi, en doğruyu, en çağdaşı, en ahlaklıyı, en dindarı kendisinin bildiğini sanıyor.,
Sonra da bildiğine göre ‘yeni toplum’ inşa etmeye çalışıyor. Kemalist vesayete karşı mücadele yıllarında rejimin en çok eleştirilen yönlerinden birisi halkın tercihlerini hiçe sayan, halk için neyin iyi, neyin kötü olduğuna kendisi karar veren ‘Jakoben devlet’ zihniyetiydi. Post-Kemalist dönemde ‘ideal toplum modeli’ değişse de devleti yönetenlerin ‘Jakoben zihniyet’i değişmedi. Hâlâ toplumu yukardan aşağıya kafalarındaki toplum tahayyülüne göre ‘tasarlayabileceklerini’ düşünüyor, toplumun ve bireyin devletten özerk bir varlık, kimlik ve alan sahibi olduğunu kabul edemiyorlar.
Sorun, topluma müdahale eden devletin ne amaçla müdahale ettiği, yani kafasındaki ‘ideal toplum’ modeli değildir. Bu Kemalist, sekülerist, pozitivist bir model olabileceği gibi, muhafazakâr-dindar-gelenekçi bir toplum tahayyülü de olabilir. ‘İdeal toplum modeli’nden bağımsız olarak müdahalenin kendisidir kötü olan. Çünkü müdahale pratiği devletle toplum arasında devletin tepede olduğu hiyerarşik bir ilişki biçimi üretir. Böyle bir ilişki biçiminin egemen olduğu toplumda da demokrasi olmaz, özgürlük, özgünlük ve farklılık talepleri sindirilir. Kemalist vesayet rejimine karşı mücadelenin özü böyle bir devlete, topluma tepeden bakan, ona istediği şekli verebileceğini düşünen bir devlete ‘dur’ demekti. Bunu bilenler şimdi nasıl oluyor da kendileri kalkışıyorlar aynı şeyleri yapmaya?
Devlet müdahalesiyle ‘yeni toplum’ inşası fikri muhafazakâr değil devrimci, gelenekçi değil modernist, yerli değil Batılı’dır. Bütün bu özellikleriyle de ‘muhafazakâr demokrat’ bir zihniyet dünyasına değil İslamcı bir ideolojiye işaret eder. ‘Merkez’ bir duruşu değil azınlığı, marjinal bir kesimi temsil eder. Türkiye’de merkezi temsil eden siyasal hareketlerin ‘toplum mühendisliği’ fikri ve pratiği olmamıştır. Aksine toplum mühendisliğine karşı geleneği, gelenek içinde tedrici değişimi, değişimin toplumsal dinamiklerini savunmuşlardır. Toplumun yaşam biçimine, kimliklerine müdahale karşısında ‘korumacı’dırlar, ama ‘alternatif inşacı’ değildirler. Dolayısıyla muhafazakârlık adı altında görülmeye başlayan ‘yeni müdahalecilik’ merkezden bir sapmadır, merkez siyasal geleneklere değil siyasal İslamcı hareketlere bakılarak anlaşılabilir.
Müdahaleci ve Jakoben bir ‘devlet aklı’ vesayet rejiminin zihniyetini yansıtır. Toplumun iyiyi ve kötüyü kendi başına ayırt edemeyeceğini düşünenler halkı ‘korumak’ gerektiğini söyleyip halk üzerinde vesayet kurmaya kalkışırlar. Bunu Kemalistler yıllarca yapmaya çalıştılar, ama sonuçta başaramadılar. Şimdi İslamcı ütopyalarını muhafazakârlık adı altında inşa etmeye çalışanların da başaracakları çok kuşkulu.
Muhafazakârlık toplum mühendisliğine izin vermez. Toplum mühendisliği ‘devrimci’ bir siyasal kültürün eseridir. Özel alana, piyasaya, hayat biçimlerine, ahlaka, dine devlet aparatını kullanarak şekil verme yaklaşımı muhafazakârlıktan çok ‘İslamcı ütopya’ ile açıklanabilecek bir tutum.
Bir süredir yeni anayasa yapmaya çalışıyorduk, olmadı ama... Peki, nasıl bir anayasa istiyordu geniş muhafazakâr, dindar, demokrat kitleler? Demokratik, özgürlükçü, çoğulcu, farklılıklara saygı duyan bir anayasa mı, yoksa ‘tekçi’, devlet eliyle hakikat dayatan, sosyal mühendislik yapmaya izin veren bir anayasa mı? Muhtemelen ikinci seçeneği de isteyenler vardı. Ancak onların ‘merkez’i temsil ettikleri, arkalarında ‘kitlesel bir destek’ olduğunu iddia edebilir miyiz? Sanmıyorum. Toplumsal bir inşa sürecinin meyvelerini vermeye başladığını görmekle beraber tepedeki dar bir kadronun ‘inşa’cı projelerinin hâlâ geniş kitleleri temsil ettiğine ihtimal vermiyorum.
Devletin işi insanlara kimlik biçmek ve dayatmak değil. Türkiye, bu ‘eski model’ ideolojik devletten yoruldu. Belli bir düşünceyi, yaşam biçimini, tercihi, ahlak ve din yorumunu devlet gücüyle empoze etmeye dindarların ve muhafazakârların müsaade edeceğini varsayanlar belki de yanılıyordur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023