İhsan DAĞI
Suriye’de Türkiye için fırsat kapıları da riskler de ardına kadar açık. Önceliklerin saptanmasında yanlışlar yapılırsa riskler artar.
Peki, Türkiye’nin önceliği ne? Uzunca bir zamandır öncelik Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt oluşumunu engellemek olarak görünüyor. Son günlerdeki açıklamalar da bu yönde: Türkiye’nin güney sınırında PYD gibi yapıların özerk veya yarı özerk bir yönetim kurmasına izin verilmeyecek.
Esad rejimine karşı 10 yılı aşkın bir zamandır verilen mücadele ve ağır bir maliyetin ardından Suriye’de fırsat kapıları açılmışken Türkiye’nin enerjisini neredeyse tümüyle PYD’yi engellemek için harcaması stratejik bir hata olur. Devlet, PYD’yi PKK’nın bir uzantısı olarak görebilir ve etkisizleştirmek isteyebilir, ama Suriye’deki öncelikli hedefi bu mu olmalı?
Bence değil.
‘Stabilizasyon’ ve ‘restorasyon’
Türkiye öncelikle Suriye’nin ‘stabilizasyon’ ve ‘restorasyon’una odaklanmalı ve bu iki hedefe paralel bir şekilde sığınmacıların geri dönüşünü sağlamaya çalışmalı.
En başta, Suriye’nin hızla istikrara kavuşturulması gerekir. Suriye halkını adeta tüketen, göçe zorlayan, ölüme mahkum eden uzun bir iç savaşın ardından yeni bir çatışma dönemi kimseye yaramaz.
Türkiye için Suriye’de iç barışın tesisi bölgeye yönelik siyasal, diplomatik ve ekonomik projelerini uygulamak için bir ön şart. Hükümet, sadece mevcut Suriye yönetimi nezdinde değil, Suriye’deki diğer siyasal/askeri aktörler üzerinde sahip olduğu nüfuzu da ülkede herkesin, her dinsel ve etnik grubun kendini güvende hissettiği bir ortamı hazırlamak için kullanmalı. Bunun yolu toplumsal çeşitliliği yönetime yansıtmaktan geçer.
HTŞ’nin ideolojik olarak ve örgütsel yapısı itibariyle buna hiç de yakın olmadığı ortada. Bunu biliyoruz. Türkiye, HTŞ’yi zorlayacak maddi araçlara ve bağlantılara sahip. Suriye’de yönetime Nusayrileri, Kürtleri, Türkmenleri, Hıristiyanları ve Dürzileri de katacak bir yapı kurulmalı. Nusayrileri dışlayacak bir ‘Sünni devlet’ veya Kürtleri dışlayacak bir ‘Arap devleti’ Türkiye’ye ve bölgeye sorun ihraç etmeye devam eder.
Suriye’de hiçbir etnik veya dinsel grubun tehdit altında olmadığı bir rejimin kurulmasında Ankara’nın oynayacağı olumlu rol, Türkiye’nin bölgede ve dünyada saygınlığını artırır. Dahası, AKP iktidarının uluslararası meşruiyetini de Suriye üzerinden yeniden inşa etmesi mümkün hale gelir.
Stabilizasyon, 10 yılı aşkın bir süredir iç savaşın yıkımına uğrayan, maddi ve insan kaynakları yok edilen Suriye’nin yeniden inşasında da elzem. Yeniden inşa dış kaynak gerektirir. Meşru ve çoğulcu bir yönetim, her kesimin güvende olduğu bir Suriye fotoğrafı uluslararası fonların akışını hızlandıracaktır. Hem Türkiye hem Körfez ülkeleri hem diğer uluslararası aktörler Suriye’nin restorasyonuna katkı sağlayabilir. Bunun için ise önce barış, istikrar ve güvenlik şart.
Şu an itibariyle, bölge ülkeleri de Avrupa da yeni yönetimle işbirliğine istekli görünüyor. Türkiye’nin yürüteceği ‘yapıcı’ diplomasi, Rojova dahil tüm Suriye’de çatışmayı körükleyen değil, tarafları birleştiren bir politika Suriye’nin yeninden inşa sürecini başlatabilir.
Kazan-kazan mümkün
Bu neden önemli?
Önemli, çünkü, Suriye’nin topyekun restorasyonu başlamadan Türkiye’nin rejim değişikliği politikasından kaynaklanan ekonomik ve sosyal kayıplarını kısmen de olsa geri çevirmesi mümkün olmayacak. Rejim değişikliğiyle elde edilen ‘jeopolitik güç’, ancak Suriye’nin yeniden inşası sürecinde Türkiye için ekonomik ve sosyal bir kazanca dönüşecek. Suriye’nin yeniden inşası sürecinde Türkiye başat bir rol oynayacak. Hem yeni yönetim üzerindeki nüfuzu hem de lojistik yakınlığı büyük avantaj. Halep, İdlib, Hama, Humus, hatta Şam yeniden inşa edilirken, Suriye yeniden kurulurken Türkiye’nin bunu bir ‘kazan-kazan’ ilişkisine çevirmesi mümkün.
Rojava’yla kavga ederek olmaz
Bu süreçte, Türkiye için son yıllarda ağır bir ‘ekonomik yük’ ve ‘sosyal risk’ olan Suriyeli sığınmacıların önemli bir kısmının ülkelerine dönmesi sağlanabilir. Ancak istikrara kavuşmuş, yeniden inşa edilen, kısmen de olsa öngörülebilir ve ekonomik olarak büyümekte olan bir Suriye’ye geri dönüşlerin başlamasını bekleyebiliriz. Türkiye’de mevcut koşullarda güçlükle iş bulabilen, bulsa bile Türk vatandaşlarından düşük ücretle çalışmak zorunda kalan bir Suriyeli, iş imkanlarının artığı, yeni fırsatların yaratıldığı ülkesine dönmek ister. Aslında, her sığınmacı ülkesine dönmek ister. Güvende, özgür ve müreffeh olacağı umuduna bakar geri dönüş kararı. Türkiye, Suriye’de barışa, istikrara ve restorasyona yapacağı katkıyla bu umudu yaratabilir, Rojava’yla kavga ederek değil.
Ayrıca, sosyal ve siyasal olarak bir risk unsuru olarak görülen sığınmacıların Suriye’ye döndüğünde Türkiye için bir değere dönüşeceğini unutmayalım. Türkçe konuşan, Türkiye’yi bilen, burada iş yapmış ve artık ülkelerine dönmüş Suriyelilerin Türkiye ‘bağlantısı’ sürer. Türk şirketlerin Suriye’ye açılmalarında ve Türkiye ile ekonomik ve sosyal bağların güçlenmesinde ülkesine dönen Suriyeliler temel ‘taşıyıcı aktörler’ olarak, yani bir değer ve imkan olarak karşımıza çıkarlar.
Kısaca, ülkesine dönen Suriyeliler Türkiye’nin ‘yumuşak gücü,’ ekonomik ve kültürel coğrafyasının uç sınırları olur.
Dolayısıyla, Türkiye’nin Suriye’deki öncelikleri stabilizasyon ve restorasyon olursa sığınmacılar sorunu sönümlenir, sığınmacılara yönelik tepkiler azalır ve sayıları önemli ölçüde gerileyen Suriyeli sığınmacıların toplum tarafından kabul dinamikleri güçlenir.
Başa dönersek…
Türkiye eğer Suriye’de büyük bedeller karşılığında ürettiği enerjisini PYD ile mücadele yerine Suriye’nin istikrara kavuşmasına ve yeniden inşasına harcarsa hem ekonomik hem de toplumsal olarak rahatlar. Aksi halde PYD ile uzun bir savaş kaçınılmaz.
PKK’nın Türkiye’de en güçlü olduğu dönemde kaç silahlı militanı vardı? 10 bini aşmamıştır hiçbir zaman. Oysa, PYD’nin ABD tarafından eğitilip donatılmış 100 bine yakın silahlı gücü olduğu söyleniyor. Her durumda, Türkiye PYD güçlerini orta-uzun dönemde yenilgiye uğratabilir. Bunun için Özgür Suriye Ordusu’nu da kullanabilir. Ancak sonuçta güney sınırındaki Kürt toplumsal varlığını ortadan kaldıramaz. Bunlar ‘ortadan kaldırılacak’ bir topluluk de değil ayrıca. Çoğu Türkiye kökenli, 1925 sonrası değişik Kürt isyanlarının ardından Suriye’ye göçmüş insanlar. Türkiye Kürtlerinin yakınları, akrabaları. Bölgede yıllarca IŞİD’le savaştılar. ABD ve Batı ülkelerinin de destekleri arkalarında. Bu insanları karşısına almak Türkiye’nin diplomatik ve askeri gücünü bu soruna harcaması demek. Buna gerek var mı? Türkiye, Suriye Kürtlerinin ‘hasmı’ değil, ‘hamisi’ olmalı.
Vatandaş aklı
Metropoll, Türkiye’nin Nabzı araştırmasının aralık sayısında Türkiye’nin Suriye’yle ilgili önceliklerinin ne olması gerektiğini halka sormuş. Sonuç gerçekten çarpıcı. ‘Devlet aklı’ denen bir şey var mı hiç emin değilim, ama ‘vatandaş aklı’ denen bir şey var. Halk devletine ‘makul’u öneriyor:
- Yüzde 46’sı, ‘Öncelikle sığınmacıların dönüşünü sağla’ diyor.
- Yüzde 19’u da Suriye’nin yeniden inşasının Türkiye’nin öncelikli hedefi olması gerektiği görüşünde.
- Sadece yüzde 9 ise öncelikle ‘Kürt devletinin kurulmasını engelle’ diyor.
- Suriye’nin kuzeyinde bir tampon bölge kurulmasını isteyenlerin oranı da yüzde 15.
- Kısaca, meseleye halkın ancak yüzde 24’ü ‘güvenlik’ penceresinden bakarken, yüzde 65’in önceliği sığınmacıların dönüşü ve ekonomi.

Devlet bildiğini mi yapacak, yoksa halkın ve aklın dediğini mi? Devletin Suriye politikası uğruna 10 yılı aşkın bir süredir ağır bedeller ödeyen halkı bu defa dinleyin. İçeride yeni bir ‘çözüm süreci’ demişken Suriye’de de barışı perçinleyecek, sığınmacıları gönderecek ve her iki ülke insanının da yüzünü güldürecek bir politika yürütün.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023