İlhami IŞIK
Bu soruyu doğru yanıtlamak için küçük bir alt sorunun doğru cevaplandırılması gerekir; Hangi Batı, Türkiye karşıtlığından ne umuyor? Normlara, bütünlüklere ve konsensüslere büyük alerji duyan ve kendisinin dışındaki diğer bütün dünyaya önyargılı olarak yaklaşan postmodern Batı,mı yoksa hala modernizm olarak bildiğimiz, içinde Rimbaud, Marcel Proust, Picasso ve Bertolt Brecht’in kültürel bir deney olarak varlığını koruduğu mevcut klasik batı burjuvazisi mi?
Bugünün postmodern Batısı; zamanının büyük bir çoğunluğunu mutlak hakikate, nesnelliğe, zamanlar üstü ahlaki değerlere, bilimsel sorgulamaya ve tarihsel ilerlemeye duyulan inanca saldırmakla geçiriyor. Bu tipler çoğunlukla siyasetçi ve şirket yöneticisi olarak bilinirler.
Batının, kendi çıkarı ve amaçları uğruna sıklıkla bölünmeler ve dışlamalar yarattığı doğrudur. Ya öyle yapar ya da halihazırda var olanlardan yararlanır. Kâr için çıktığı avda, her mesafeyi katedebilir, her türlü güçlüğe göğüs gerebilir, en aşağılık yol arkadaşlarıyla düşüp kalkabilir, en berbat aşağılanmalara katlanabilir en zevksiz duvar kağıdını hoş görebilir ve en yakın akrabasına neşeyle ihanet edebilir; yeter ki sonuçta o tatlı Kâr’a ulaşabilsin.
Uluslarüstü şirketler, günümüz batı dünyasının ekonomik ve siyasal süreçlerine damga vurduğu sürece, insan kitleleri ne gerçekten burada olacaktır ne de orada. Bütün uluslar çepere doğru, dünyanın kenarlarına doğru, dışlanmaya devam edecektir. Aynı şekilde bütün sınıflar işlevsizleştirilip, kimliksizleştirilecek, bütün cemaatler kökünden sökülüp göçe zorlanmaya devam edilecektir.
Bu batının, Türkiye’ye karşı pozisyon aldığı yıl 2013 yılıdır.2013 yılında Türkiye kendisini çeperden diğer bir deyişle, dünyanın kenardan dünyanın merkezine taşıyacak iki büyük hamle yaptı. Birincisi Kurdistan bölgesel yönetimi ile imzalanan 50 yıllık petrol ve doğalgaz anlaşmasıydı. İkincisi, adı açılım süreci olan Kürt sorununun çözümüne dönük adımların daha somut bir düzeyde, İmralı görüşmeleri olarak ele alınıp bu sorunun çözümüne daha yakın durma çabasıydı.
Türkiye 2023 perspektiflerini ilan ederken bu ilan ilkin Uluslarüstü şirketler nezdinde birer tehdit olarak algılandı. Bu tehdit 2013 yılında daha somut bir karakter kazanıp petrol anlaşmalarına dönüşünce, gerçek bir tehlikeye dönüştü. Artık Türkiye Global ölçekte ciddiye alınması gereken bir güçtü. Düne kadar cirit attıkları enerji coğrafyasında karşılarına ciddi bir rakip çıkmıştı ve bu rakip ne pahasına olursa olsun ekarte edilmeliydi.
Bir futbol deyimi kullanacak olursak, Batı artık Türkiye’ye karşı tam saha pres yapmaya başladı. Bugün geriye dönüp baktığımızda Batı’nın bu tam saha presle maçı kazandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Nihayet Türkiye’yi çepere, kenara sürüp misaki milli sınırlarının içine sürmeyi başardılar. Sonuç budur.
Bu sonucun doğmasında Batının işini kolaylaştıran, deyim uygunsa onun ekmeğine yağ süren çok büyük hatalar yapılmadı değil. Evet; büyük hatalar yapıldı ve bu sonuç adeta kaçınılmaz oldu. Öncelikle muhafazakar sermayenin demokratikleşmede ayak diretmesi ve yeni pazarlara duyduğu açgözlü arzu, Türkiye’nin yumuşak karnını oluşturdu.
Hem uluslararası ilişkilerde acemi, hem dünyanın verili durumunun teamüllerine uyum sağlama beceriksizliği hem de demokratikleşmede isteksizlik ve hem de ''bir koyup beş alırım zihniyetinin körleştirici etkisi'', bu avda Türkiye’yi avcıyken av konumuna düşürdü.
Batı meselesinde Türkiye’nin kepi önüne koyup daha derin düşünmesinde sonsuz faydalar var. Öncelikle bu duruma sebebiyet veren hatalardan arınma ve onlardan dersler çıkararak, o hataları telafi etme çabası büyük değer taşıyor.
Türkiye dahil hiç kimse bir boşlukta ve yalnız başına yaşamıyor. Hiç kimse bir adada yalnız başına yaşayarak mutlu olmayı başaramaz. Başka adalar ile kendi adamız arasında iletişimi ve hayat alışverişini sağlayacak sağlam köprüler kurmaya ihtiyaç var.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025