İlhami IŞIK
Sadece devletin bütün kurum ve kuruluşlarını değil, toplumu oluşturan bütün katmanların kılcal damarlarına sızmış, onları ele geçirmiş, kuşatmış ve belirlemiş olan İran ve benzeri, çok başarılı ideolojik devletlere kim güven duyabilir?
İncelikle hazırlanmış bir inanç sisteminden, günlük hayatın önemsiz ayrıntılarına varıncaya kadar, oradan her türlü düşünce üretiminden sokaktaki çığlığa kadar her şeyi kapsayan, pratik ve işlevsel bir inanç devletine kim hangi nedenlerle güven duyabilir?
Olgusal her tür metin içeriklerini ve sadece kendi çıkarına hizmet eden bir ahlaki yükümlülük kurallarını, bir sistem içinde, salt kendisi için başarılı olarak birleştiren bir devlete kim, hangi saiklerle güven duyabilir?
1 Şubat 1979 tarihinde Humeyni ilk kez çıktığı televizyon ekranında şunları söylüyordu: "Yabancı etkilerden uzak ve İslam’a sadık bir İran istiyorum; ayrıca bundan sonra yönetimi ben belirleyeceğim" diyerek İran’da İslam Devrimi’ni gerçekleştireceğini dünyaya duyuruyordu...
Birkaç gün sonra Humeyni, Devrimci İslam Partisi’ni oluşturdu ve rejim kısa zamanda tek partiye dönüştü.
Önce en büyük müttefiki olan İran Komünist Partisi TUDEH’in işini bitirdi. Sonra Laik Halkın Fedaileri örgütünü ortadan kaldırıp, İslami Mücahidin Örgütleri'ne saldırdı ve en son olarak da Abdurrahman Kasımlo önderliğindeki İran KDP‘sini düşman ilan etti. Devrim öncesinde, devrim sırasında ve devrim sonrasında bu örgütlerle imzaladığı hiçbir anlaşmaya sadık kalmadı. Deyim yerindeyse Humeyni, İran iktidar "postuna" oturduktan sonra bütün "devrim çocuklarını" teker teker yedi.
Humeyni’nin kendisinden sonra gelen siyasi mirasçılarına bıraktığı en büyük siyasi tecrübe bu oldu. Nitekim İran devletinin 1979’dan başlayarak izlediği tek gerçek ver reel siyaset bu oldu. "İttifaklar kur, içine sız, erit ve ele geçir".
İran, uluslararası hukuka inanan bir devlet değildir. Uluslararası anlaşmaların İran nezdinde bir bağlayıcılığı yoktur. İran komşuluk hukukuna riayet etmez. Onun tek derdi kendi devrimini ihraç edip, Tahran’ı sağlam bir kale haline getirmektir. Barış içinde bir arada yaşama ilkesine zerre kadar değer vermez. Devletlerin karşılıklı olarak "içişlerine karışmama ilkesi", İran için bir trafik işareti kadar bile önem taşımaz.
Eğer İran yukarıda sıraladığım devletlerarası hukuk ve egemenlik haklarına riayet etseydi, bugün Irak’ın fiili iktidarı onun elinde olmazdı. Aynı şekilde hem Suriye, hem Lübnan ve hem de Yemen’de iktidarının güvencesi olarak askeri güç bulundurmazdı. İran için tek bir dış siyaset ilkesi var; o da her devleti ele geçirmek. Çünkü İran’daki ideolojik hegemonyanın temel çekirdeği, özü şiddetle takviye edilen askeri güçtür.
Son bir yıldır Türkiye kısmen de olsa bu niteliklere sahip olan İran ile kimi konularda işbirliği arayışını sürdürüyor. Oysa herkes çok iyi biliyor ki, Türkiye ve İran aynı zamanda bölgesel rekabet içinde olan iki güçtür de. Ve yine aynı oranda bilinen gerçeklerden biri de 2013 yılından bu yana Türkiye’nin Ortadoğu'da izlediği dış politikanın en yaman rakibi İran’dır. Hatta bir adım daha ileri çıkarak şunu kolayca söyleyebiliriz; İran Türkiye dış politikasının yenilgi ile sonuçlanması için elinden geleni ardına koymayan devletlerin en başında gelenidir.
Türkiye ve İran, ulusal çıkarı uyuşmayan iki devlettir. Bütün tarih boyunca bu uyuşmazlık hali hep her şeye egemen oldu ve bu çelişki hiçbir dönem ortadan kaldırılamadı. Bugün de aynı durum devam etmektedir.
Eğer iki devlet arasındaki ulusal çıkarlar arasında belirli bir hüküm ve karara varmamızı sağlayan herhangi bir rasyonel zemin yok ise içine düşürüldüğümüz durum son derece vahim demektir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025
2.03.2025
3.02.2025
11.01.2025