Kemal BURKAY
Almanya’dan 18 Ekim’de dönmüştüm. Stokholm’de havalar daha da soğumuş, kırağı ve don görülmeye başlamıştı. Dönüşümden iki-üç gün sonra ise ilk kar yağdı. Neyse ki bu kar tez eridi ve hava giderek yumuşadı. Sonbaharı yaşayan kent yeniden, yeşilden sarı-kızıla dönüşen göz alıcı renklerini doyunca sergiledi. Sabahlar genellikle sisli, yağmurlu, öğlenden sonraları ise gökyüzü gibi içimiz de açılıyor, güneş birkaç saatliğine kentin üzerine hoş bir aydınlık ve sıcaklık yayıyor.
Yıllar önce Stokholm’un sonbaharını bir rubaimde şöyle anlatmışım:
Yorgun ve mutlu bir halı bahçesi, sonbahar
Altın saçlı orman, rüzgârda danseden yapraklar
Gün erişti, sesler ve renkler göç etmekteler
İç içe yas ve şenlik, ölüm ve yaşam, soğuklar ve sıcaklar
Akşamlar artık tez geliyor. Gündüzleri ancak birkaç saatliğine hafif aydınlanan İsveç’in ünlü karanlık kışı hızla yaklaşıyor. Geçen yıl kış oldukça uzun sürmüştü, bu yıl ise tüm dünyada çok sert geçeceği söyleniyor.
* * *
Yukardaki satırları geçen sonbaharda yazmıştım. Aradan kış ve ilkbahar geçti, şimdi Haziran.
Kış gerçekten de hem İsveç’te, hem de tüm Avrupa’da oldukça sert geçti. Daha kasım ayını bol karla karşıladı İsveç. Kar bütün kış yağdı ve bir önceki yıl olduğu gibi yol kenarlarında kar tepeleri oluştu. Özellikle fundalıklar ve ağaçlardaki bir kristal ormanını andıran güzelim manzaralara doyduk; ama kış uzun sürünce kardan da soğuktan da bıktık. Belediye yollara tuz ve çakıl yetiştiremez oldu. Buz tutmuş yollarda kayıp düşmemek için itinayla yürüdü insanlar. Yine de hastaneler zaman zaman düşüp bir yerlerini sakatlayanlarla dolup taştı.
Kış hiç bitmeyecekmiş gibiyken kar yığınları nisan başındaki sıcaklarla bir hafta-on gün içinde eriyip gitti. Önce nergisler ve laleler yol boylarını, bahçeleri süsledi, ardından leylaklar ve yaseminler açtı. Bir anda Stokholm’u bezeyen yaprak ve çiçek deryasında, ”polen” (çiçek tozu) yağmurunda bahar nezlesi hepimizi şu ya da bu oranda yokladı.
Belli ki gül dikensiz olmuyor, güzelliğin de bir bedeli var…
* * *
Yazın Stokholm’de ve tüm İsveç’te uzun gündüzler, kısa ve beyaz geceler yaşanıyor. Yarın ise 21 Haziran, kuzey yarımkürede yılın en uzun günü…
Kuzeye doğru gittikçe beyaz geceler daha da beyaz… Güneş akşamları saat 10-11 dolaylarında batıyor. İkiye doğru yeniden doğuyor. Çocuklar aydınlığa bakıp zamanında uyumaya itiraz ediyor, ”baksana, hâlâ gündüz” diyorlar… İsveç’in en kuzeyindeki yerleşim biriminde, Kiruna’nın bir ucunda ise bugünlerde güneş batmıyor bile, ufka şöyle bir sürtünüp yeniden yükseliyor…
Stokholm yöresi adalar, körfezler, göllerle örülü. Kent ormanlarla çayırların çevrelediği yeşil alanlara serpilmiş.Yazın, sıcak ve güneşli günlerde insanlar deniz ve göl kenarlarına yığılıyor. Körfeze bakan kayalık yamaçlarda, kıyılardaki çayırlık alanlarda güneşleniyor, piknik yapıyor, suya giriyorlar.
* * *
Bu ülkeye ilk kez 1979 yılı başlarında, İsveç Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak gelmiş, dönmüştüm. Çok geçmeden Nisan 1980’de darbe öncesi yeniden çıktım. İsveç’e ikinci kez 1981 yılı sonbaharında politik sığınmacı olarak geldim. 30 yıl oluyor.
Eşim ve çocuklar da gelince (1982) yabancıların yoğun yaşadığı Rinkeby semtinde bir eve yerleşmiştik. Sonra Stokholm içinde, bazen güvenlik nedeniyle, bazen kirayı yüksek bulduğumuz, bazen de ev dar geldiği için, birkaç kez yer değiştirdik; Hesselby, Skarpnek, Şerholmen... Taşınmak bana hiç hoş gelmez. Bir dizi telaş ve yorgunluk... Üstelik insanın alıştığı evden, çevreden uzaklaşması buruktur... Bir şiirimde şöyle derim:
„Taşınan bir ev kadar hazin
Kasım başında orman…”
18 yıla yakın yaşadığımız Hesselby’den taşındığımız zamansa şöyle bir şiir yazmışım:
ELVEDA
Elveda Karl Bondes Veg
Elveda evim
Duvarında düşlerim
Camında bakışlarım kalır
Kaygılar, acılar, mutluluklar
İsveçli, Kürt, Türk, siyahi, Çingene,
Elveda komşular
Gül, leylak, yasemin
Elveda küçük bahçe
Küçük tepe, orman yolu
Elveda Heselby Körfezi
Sularında düşlerim kalır
Elveda dostlarım
Gelen bahar burda olmayacağım
Gelen yaz, öteki yazlar da
Elveda 18 yılım!
Mart 2005
Dün yolum Rinkeby taraflarına düştü. İsveç’e ilk geldiğimizde yaşadığımız yöreyi dolaştım, kırlara açıldım, Rinkeby-Tensta çevresindeki kırlık alanda uzun bir tur attım. Buralarda öylesine çok anım var ki. Her köşe bucağı, her tümseği ağacı nerdeyse bilirim.
Yöre fazla değişmemiş. Yalnızca Rinkeby ile Tensta arasında eski yola paralel geniş bir yol yapıldığı için, burada kırsal alan kazılmış, viyadükler, çakıl ve taş yığınları göz tırmalıyor. Rinkeby ile Şista (Kista) arasındaki dere kenarında yürüdüm. Yolun iki yanında dikili ak kavaklar 30 yıl önce gencecik idiler, şimdi kocaman olmuşlar. Tensta ile Husby arasındaki köknar ormanı da öylece duruyor. Derenin Şista tarafında sık otlu, sulak, yarı batak alanda zaman zaman sülünler göze çarpar. Sülün irice, uzun kuyruklu, narin bir kuştur, özellikle erkeği rengarenktir. Ama sesi şaşılacak derecede kabadır, bir kurbağa ötüşünü andırır. Sesle renk arasındaki bu tezat insana şaşırtıcı gelir.
Ama insanlar arasında da öyle değil mi? Bazen çok hoş görünümlü birinin davranışı, konuşması insanı düşkırıklığına uğratır. Bazen de dış görünüşü hiç de göz okşamayan, hatta sıkıntı veren birinin sözüne sohbetine doyum olmaz. Görünüşe aldanmamalı...
Gezimin sonunda Rinkeby kırsalından buruk duygularla uzaklaştım. Hayat böyle. Geçmişi ararız, zaman zaman ayaklarımız oraya uzanır. Ama geçen geçmiştir, onu yeniden aramak boşuna. Hayat bizi yeniden yeniden yollara düşürür...
İki yıl önce de Heselby Körfezi’ne yaptığım böylesi nostaljik bir gezide şu şiiri yazmıştım:
TRANSİT
Dün o körfez yoluna saptım
Eski bir dostu arar gibi
Ama kederli ve buruk
Yüzümü okşayan yel
Hey transit yolcu, dedi bana
Aradığın geçmişi bulamazsın
Yıllar onu alıp gitti
Kaynak: Kurdistan nu
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları









































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020