KEMAL GÖKTAŞ
AKP ve MHP’nin hazırladığı Avukatlık Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin teklif taslağının ayrıntıları ortaya çıktı.
Taslakta çoklu baro sistemi dışında Türkiye Barolar Birliği (TBB) yönetiminin belirlenmesine ilişkin değişiklikler yer alıyor.
Kavramları olur olmaz kullanarak içini boşaltmak son dönemde sık rastlanan ve kaçınılması gereken bir durum. Ama bu riski de göze alarak basına yansıyan değişiklik taslağının ‘demokratik seçim usulüne yönelik bir darbe’ anlamına geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Taslak, sadece avukatların iradesine darbe içermiyor, Anayasa’ya aykırı olduğu açık olan düzenlemeler yoluyla yandaş bir barolar birliği yönetimi seçilmesi için de ‘sinsi’ bir ruh taşıyor.
TBB’nin gelecek yıl yapılacak seçimlerde yönetiminin değişmesi ve Metin Feyzioğlu’nun ekibi ile birlikte gitmesi kesin. İşte iktidar Feyzioğlu ile ya da daha ‘çekirdek kadrodan’ yandaş bir ekiple yola devam etmek için seçim sistemini sabote ediyor ve pervasızlıkla kendi kafasına uygun bir seçim sistemi getirmeyi hedefliyor.
Mevcut durum
Çoklu baro sistemi tartışmasını başka bir yazıya bırakarak barolar birliği yönetiminin seçim sistemindeki değişiklik teklifine bakalım:
Yürürlükteki Avukatlık Kanunu’na göre TBB yönetimi iki turlu seçimle belirleniyor. Yani önce barolar delegeleri seçiyor ve delegelerde barolar birliğinin genel kurulunda yönetimi seçiyor. Delege seçimi ise demokratik esaslara göre belirleniyor. Buna göre her baronun başkanı doğal delege oluyor ve sonra üye sayısına bakılmaksızın her baro iki delege seçiyor. Ardından temsilde adalet ilkesi gereği o baroya üye her 300 avukat için de bir delege seçiliyor. Böylece barolar birliği genel kurulunda oy kullanan delegeler, baro levhasına kayıtlı avukatlar tarafından, orantılı olarak, dolayısıyla çeşitliliği yansıtacak biçimde seçiliyor.
Örneğin baro levhasına kayıtlı 42 avukat olan Tunceli Barosu, seçilmiş iki delege ve başkanla birlikte TBB Genel Kurulu’na üç delege ile katılıyor. Benzer şekilde 48 üyeli Ardahan Barosu, 89 üyeli Gümüşhane Barosu, 91 üyeli Kilis Barosu da genel kurula üçer delege gönderebiliyor.
Her 300 avukata bir delege seçme hakkı verilmesi esasına göre, 46 bin 52 üyesi olan İstanbul Barosu 138, 17 bin 598 üyeli Ankara Barosu 53, 9 bin 612 üyeli İzmir Barosu 30 ve 4 bin 757 üyeli Antalya Barosu ise 16 delege ile genel kurulda yer alıyor.
Aslında mevcut kanun da küçük barolardaki avukatlar ile on binlerce üyesi olan barolardaki avukatların temsil gücü açısından eşitsizlikler içeriyor. Mevcut duruma göre Tunceli Barosu’na kayıtlı her 14 avukat bir delege seçerken, Ardahan Barosu’nda bu sayı 16, Gümüşhane’de 29 ve Kilis’te 30 oluyor.
İstanbul Barosu’nda ise her 333 avukat bir delege seçiyor. Ankara’da 332, İzmir’de 320 ve Antalya’da her 297 avukat bir delege seçiyor.
Teklif ne getiriyor?
Avukatlık Kanunu teklifinde ise bu seçim sistemi tamamen değiştiriliyor. Buna göre TBB Genel Kurulu’na her baro üç delege seçecek. Her baronun başkanı ile önceki TBB başkanları da doğal delege olacak. Sonrasında her barodan 5 bin avukat için birer delege seçilecek. Buna göre Tunceli, Ardahan, Gümüşhane, Kilis baroları başkanları ile birlikte dörder delege gönderecek. İstanbul Barosu ise 13, Ankara yedi, İzmir beş ve Antalya dört delege ile seçime katılacak.
Teklif yasalaşacak olursa Tunceli’de her 10 avukat, Ardahan’da 12, Gümüşhane’de ve Kilis’te ise 22 avukat birer delege seçecek. İstanbul Barosu’nda ise her 3 bin 542 avukat bir delege seçebilecek. Bu oran Ankara 2 bin 514’e, İzmir 1922’ye, Antalya 1189’a düşecek. Böylece örneğin Tunceli barosuna bağlı bir avukatın oyu İstanbul barosuna kayıtlı bir avukatın oyundan 354 defa daha güçlü olacak. Yani teklif taşradaki bir avukatın İstanbul’daki bir meslektaşının karşısındaki gücünü 30 kattan 354 kata çıkarmış olacak.
Buradaki maksat, Anadolu baroları adı verilen baroların seçtiği delege sayısını genel kurulda aşırı güçlendirmek ve AKP-MHP taraftarı avukatların TBB yönetimini almasını sağlamak. Bir tür ‘kutsal ittifakla’ baroların insan hakları ihlalleri ve hak ve özgürlükler konusundaki itirazlarını bertaraf etmek, yargının en önemli ayağı olan savunmayı iktidara tabi kılmak.
Çünkü Türkiye’de avukatların ezici çoğunluğunun iktidar yanlısı bir baro yönetimine kapıları açması olası değil. Yıllardır AKP’nin güçlü olduğu birçok şehirdeki barolarda bile sosyal demokrat-demokratik sol etiketli baro yönetimleri seçiliyor ve dolayısıyla barolar birliği genel kuruluna gönderilen delegeler de benzer bir profil çiziyor.
Anayasa Mahkemesi’nin emsal kararı
Baroların ve siyasi partilerin muhalefetine rağmen kanun bu şekilde değişirse Anayasa Mahkemesi’ne iptal talebiyle başvurmak dışında bir yol kalmıyor. Anayasa Mahkemesi, son yıllarda iktidarı rahatsız eden kararlarını minimize etmiş durumda, dolayısıyla bütün Anayasa’ya aykırılığına rağmen olası bir değişikliğin iptal edilmesi olasılığı güçlü görünmüyor.
Oysa öngörülebilir bir hukuk düzeninde yaşıyor olsaydık böyle bir kaygı duymamıza da gerek kalmazdı.
Örneğin Anayasa Mahkemesi’nin 3 Aralık 1991 günü verdiği 45 sayılı kararı, mevcut yasa için birebir emsal oluşturuyor. AYM’nin bu kararı Türk Eczacılar Birliği Kanunu’nda yer alan, “Azası 200’e kadar olanlar 5, 200’den fazla olanlar 7 mümessil ve aynı miktarda yedek seçerler” hükmüne karşı İstanbul 1. Bölge Eczacılar Odası tarafından açılan dava sonunda verildi. Oda, ‘4 binin üstünde üyesi bulunan İstanbul Eczacı Odası’nın 7 delege ile temsil edilirken 200 üyesi olan başka bir odanın da Büyük Kongreye 7 delege gönderdiğini, böylece, odaların 200’den fazla kayıtlı üyelerinin kaç kişi olurlarsa olsunlar, oylarının hiçbir değeri kalmadığını, bunun da demokrasi ilkelerine aykırı olduğunu’ ileri sürerek açtığı davada Anayasa’ya aykırılık iddiası mahkeme tarafından AYM’ye götürüldü. AYM kararında ise Anayasa’nın 135. maddesine göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişinin ‘demokratik kurallara‘ aykırı olamayacağı belirtilerek şöyle dendi:
“Demokratik seçimin en önemli niteliği, adil bir katılım ilkesine dayalı serbest, eşit ve genel-oy esasını içermesidir. İtiraz konusu kuralın, sayısı kaç olursa olsun iki yüzden fazla üyesi olan eczacı odalarını Büyük Kongre’ye katılmasının yedi temsilciyle sınırlandırması ve böylece en önemli organın oluşumuna adil katılımı önlemesi, Eczacı Odalarının iç işleyişinde, demokrasiye aykırı düşen bir düzenlemedir.”
Sinsi düzenleme
Şimdi Anayasa Mahkemesi, 1991’deki demokrasi düzeyinin gerisine düşmeme pahasına barolarla ilgili değişikliği kabul ettiğini varsayalım. Teklife göre görev sürelerine bakılmaksızın tüm barolarda başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri ile TBB delege seçimleri ekim ayının ilk haftasında yapılacak. Birlik başkanlığı, yönetim, disiplin ve denetleme kurulu üyelikleri seçimleri ise aralık ayında yapılacak. Bu kadar hızlı seçim öngörülmesinin elbette bir amacı var. Amaç, bu seçimleri bir an önce yaptırarak TBB yönetimini yeni yasaya göre seçtirmek. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümediği ve Anayasa Mahkemesi’nin ekim ayına dek karar vermeyeceği düşünüldüğünde teklifin anti-demokratik ruhunun yanı sıra ‘sinsi’ ruhunu da yakalamış oluyoruz. İktidar böylece AYM iptal etse bile yandaş bir Barolar Birliği yönetimine, en azından yeni seçim dönemine kadar, kavuşmuş olacak.
Bütün bunların kısa bir açıklaması var: Barolarla ilgili yasa değişikliği, ‘sinsi’ bir yöntemle toplumu bir arada tutan en vazgeçilmez anayasa ilkesi olan demokrasiden vazgeçmeyi hedefliyor. Çünkü iktidar bundan bekası için bir medet umuyor.
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2025
4.12.2024
7.11.2024
6.05.2024
1.08.2020
11.07.2020
28.06.2020
24.06.2020
20.06.2020
9.05.2020