KEMAL GÖKTAŞ
Kadına karşı şiddetin sembol davalarından biri olan Pınar Gültekin’in öldürülmesi ile ilgili davada Yargıtay’ın verdiği karar kamuoyunda büyük bir infiale neden oldu. Yargıtay’ın, ısrarla çağırdığı bağ evinde Pınar Gültekin’i önce döven, sonra boğazını sıkıp bir varile koyarak canlı canlı yakan sanık Cemal Metin Avcı lehine verdiği kararın ayrıntıları da kadına karşı şiddette yargının bakış açısını bir kez daha tartışmaların odağına alacak nitelikte.
Cinayet nasıl işlendi?
Öncelikle, bu tür olaylarda ayrıntı vermeme kuralına sadık kalmaya çalışarak ama Yargıtay’ın kararının daha iyi anlaşılması için olayın nasıl gerçekleştiğini anlatmak gerekli.
Dava dosyasındaki bilgilere göre, sanık Cemal Metin Avcı, olaydan yaklaşık bir hafta önce Pınar Gültekin ile yüz yüze görüşmek istediğini, kendisine cep telefonu vereceğini belirterek buluşma talebinde bulundu. Gültekin, başlangıçta teklifi reddetti; ancak sanığın ısrarı üzerine buluşmayı kabul etti. 6 Temmuz 2020'de saat 15:10 civarında Cemal Metin Avcı, maktul Pınar Gültekin’i Rüya Park AVM önünden alarak, yaklaşık iki kilometre mesafedeki Karabağlar Yaylası'ndaki yayla evine götürdü. Burada maktulü darp ederek ön dişlerini kırdı ve ardından boğazını iple sıktı. Maktulün bedenini canlı iken, baş aşağı şekilde bir varile yerleştirip odunlarla yakmaya çalıştı; ancak varil evin içinde yanmayınca, bahçeye çıkardı ve üzerine benzin dökerek ateşe verdi. Bu sırada, evin bakımını yapan tanıklar Melek ve Ali, yangın tehlikesine karşı Cemal Metin Avcı’yı uyardı; fakat Cemal Metin Avcı, endişe edilecek bir durum olmadığını söyleyerek onları uzaklaştırdı. Saat 19:00 civarında Cemal, kardeşi Mertcan'ı yayla evine çağırdı. Mertcan geldikten sonra Cemal Metin Avcı, kısa bir süreliğine yayla evinden ayrıldı ve bu süre zarfında Mertcan ateşi kontrol etti. Cemal döndükten sonra Mertcan yayla evinden ayrıldı. Ertesi gün Cemal Metin Avcı, varilin içine bir miktar kalekim döküp ağzını balyozla kapattı ve varili aracının bagajına yükleyerek Dirgeme yolu üzerindeki kuru bir dere yatağına attı.
Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Cemal Metin Avcı’ya önce “tasarlayarak öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Sonra da bu cezada haksız tahrik indirimi uygulayarak 23 yıla düşürdü. Mertcan Avcı ile diğer sanıklar ise beraat etti. Dosyanın istinaf incelemesini yapan İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi ise mahkemenin kararını bozarak Cemal Metin Avcı’ya “canavarca hisle öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet, kardeşi Mertcan Avcı’ya ise “delilleri gizleme” suçundan 4 yıl hapis cezası verdi.
Bu kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi ise 2’ye karşı 3 oyla istinafın kararını bozdu. Çoğunluğu oluşturan üç üye, sanığın cinayeti tasarlayarak işlediğine ilişkin yeterli delil olmadığı, haksız tahrik altında kalarak ve eziyet çektirerek cinayeti işlediğini savundu.
Karara karşı çıkan 2 üye ise sanık Cemal Metin Avcı’ya tasarlayarak canavarca hisle öldürme suçundan verilen cezanın onanması gerektiğini belirtti.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin kararı ve bu karara karşı yazılan karşı oylarda tartışma yaratacak değerlendirmeler yer aldı.
Yargıtay’ın bir insanın canlı canlı yakılmasını “canavarca hisle öldürme” olarak kabul etmemesi kamuoyunda da tepkiyle karşılandı. Oysa, karara karşı çıkan iki üyenin de belirttiği gibi Türk Ceza Kanunu’nun gerekçesinde açıkça, yakılarak öldürmenin canavarca hisle öldürme sayılacağı belirtiliyor. Buna rağmen Daire’nin kararında, Pınar Gültekin’i darp edip boğazını sıktıktan sonra canlı iken yakarak öldüren Cemal Metin Avcı’nın canavarca hisle öldürme suçundan değil, eziyet çektirerek öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğine hükmedildi.
Kanuna göre iki suçun cezası da aynı olmasına rağmen, canavarca hisle öldürme suçunda haksız tahrik indirim uygulanamıyor. Suç, eziyetle öldürme olunca ise haksız tahrik indiriminin önü açılıyor. Daire de suçu canavarca his yerine eziyetle öldürme diye kabul ettiği için haksız tahrik indiriminden de yararlanması gerektiğini belirtti. Oysa karara karşı çıkan 2 üye, kanunun gerekçesine göre suçun canavarca hisle öldürme suçu sayılması gerektiğini ve bu durumda haksız tahrik uygulanamayacağını belirtti.
Tasarlama yokmuş
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, sanık Cemal Metin Avcı’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozma kararını 2’ye karşı 3 oyla aldı.
Dairenin çoğunluğu oluşturan 3 üyesi, sanık Avcı’ya Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen cezanın bozulmasına karar verirken sanığın, maktulü ısrarla bağ evine çağırmasını ve orada önce darp ederek ön dişlerini kırmasını, ardından boğazını iple sıkıp sonra da canlı canlı yakmasını “tasarlama” olarak görmedi. Bozma kararında sanığın maktulü öldürme kararını ne zaman aldığı ve buna yönelik bir hazırlık yapıp yapmadığı kesin olarak tespit edilemediği ileri sürüldü. Bu nedenle “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine göre tasarlamanın unsurlarının oluşmadığı savunulan kararda, sanığa bu nedenle tasarlayarak öldürme suçundan ceza verilemeyeceği hükme bağlandı.
Canavarca his değil, “eziyetle öldürme”
Dairenin bozma kararında, üç üye, sanığın canavarca his saiki ile öldürme suçundan değil, “eziyet ederek öldürme” suçundan cezalandırılması gerektiğine karar verdi. Üç üye, bu kararın gerekçesini ise Daire’nin önceki kararlarında yer alan kriterlere dayandırmaya çalıştı. Kararda “Yargıtay 1. Ceza Dairesi çeşitli kararlarında yalnızca öldürmüş olmak için öldürmeyi, acı çekmesinden zevk duymak için birisini öldürmeyi, silahını denemek için öldürmeyi, satanist amaçlı insanı kurban etmek için öldürmeyi, canavarca his olarak kabul etmiştir. O halde genel çerçevede, salt insan yaşamının ortadan kaldırılmasından duyulan zevki tatmin etme dürtüsü canavarca his olarak kabul edilmektedir” denildi.
Suçun tanımı değişti, haksız tahriğin önü açıldı
Kararda, Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin önceki kararlarına göre, suçun canavarca hisle işlendiği durumlarda haksız tahrik indirimine gidilemeyeceği de vurgulandı. Buna karşılık eziyet çektirerek öldürme suçunda haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceğine dikkat çeken 3 üye, dava konusu olayda sanığın cinayeti canavarca hisle değil, haksız tahrik altında eziyet çektirerek öldürme suçunu işlediği şu cümlelerle savunuldu:
“...Salt içinde yaşattığı duyguların ve sahip olduğu ahlaki kötülüğün etkisi altında bulunmaksızın, olay tarihinde maktulle yaşadığı tartışmanın sonucunda onu önce darp edip sonra boğazını sıkarak etkisiz hale getiren ve maktulü boyun basısına bağlı mekanik asfiksi ve canlı iken yakmanın müşterek etkisiyle öldüren sanığın eyleminde canavarca hisle öldürme suçunun yasal unsurlarının bulunmadığı…”
Maktul Pınar Gültekin’in, Cemal Metin Avcı’dan ilişkilerini ailesine anlatmakla tehdit ettiği ve bunun karşılığında para aldığı ileri sürülen kararda, bu durum “şantaj” diye nitelendirildi ve sanığa verilen cezadan “haksız tahrik” indirimi yapılması gerektiğine karar verildi.
İki üye “tasarlamayı” anlattı
Üç üyenin imzasını taşıyan bu karara karşı çıkan Daire Başkan Vekili ve bir üye ise yazdıkları karşı oy yazısında sanığa verilen cezanın onanmasını istedi. Karşı oy yazısında sanık Cemal Metin Avcı'nın eşinin olay tarihinde Denizli ilinde olduğuna dikkat çekilerek “cep telefonu veya vereceği parayı maktule yayla evinde vermesini gerektirir hiçbir neden bulunmadığı, söz konusu eşyaları buluştukları AVM'de veya araç içerisinde de verebileceği, buna rağmen sanık Cemal Metin'in maktuleyi önceden aldığı karar doğrultusunda yayla evine götürerek eylemini gerçekleştirdiği, öncelikle söz konusu varili yayla evi içerisinde odunla tutuşturmaya çalıştığı ancak evin içinde söz konusu varilin tutuşmaması üzerine benzin almaya karar verdiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemini tasarlayarak gerçekleştirdiği” belirtildi.
Kanunun gerekçesinde yazılı!
Karşı oyda 3 üyenin canavarca hisle öldürme suçundan ceza verilmemesi gerektiği görüşüne de karşı çıkıldı. Adli Tıp Kurumu raporlarına göre maktul Pınar Gültekin’in üzerine benzin döküldüğünde sağ olduğu ve yakılarak öldürüldüğüne dikkat çekilen karşı oyda “Üzerine benzin dökülerek maktulün öldürülmesi suçu, TCK 82/1-b maddesinin kanun gerekçesinde, canavarca hisle öldürme suçuna örnek olarak sayılmıştır” denildi. Yakılarak öldürmeye ilişkin Daire’nin önceki kararlarına atıfta bulunan iki üye, bir olayda sanığın yaktığı maktulü daha ölmeden hastaneye götürmüş olmasına rağmen canavarca hisle öldürme suçundan mahkum edildiğine dikkat çekti. Karşı oy yazısında, canavarca hisle öldürme suçunda haksız tahrik hükümlerinin uygulanmayacağı da belirtildi ve sanığa verilen cezanın onanması gerektiği ifade edildi.
Kanunun gerekçesi “yakarak öldürme canavarca hisle öldürmedir” diyor
İki üyenin atıfta bulunduğu Türk Ceza Kanunu’nun 82/1-b maddesinin gerekçesinde canavarca hisle öldürme suçuna ilişkin şu ifade yer alıyor;
“Kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürme söz konusudur. Canavarca hisle öldürmenin arzettiği özellik, öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesidir. Kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi, buna örnek olarak gösterilebilir.”
Kararı veren Yargıtay üyesi “Bazı kararları aileme dahi izah edemiyorum” demişti
Kamuoyunda büyük tartışma yaratan karara imza atan üç üye arasında yer alan Yargıtay üyesi, kamuoyunun gündemine daha önce çarpıcı bir açıklaması ile gelmişti.
TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu'na bilgi vermek üzere Meclis'e gelen yüksek yargı mensupları arasında yer alan üye, "Benim kendi ailem zaman zaman haberleri izleyip soru soruyorlar. "Oğlum, mahkeme böyle bir karar vermiş ne düşünüyorsun, nasıl bir karar bu?" diyor, ben onlara dahi izah edemiyorum bu kararı. Klasik söylemimiz şu: Dosyasına bakmak lazım” demişti.
Herkesin yetiştiği coğrafyanın, kültürün ahlaki bakış açısını, değer yargılarını beraberinde getirdiğini de söyleyen Yargıtay üyesi, eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un "Hâkimin tarafsızlığı ve bağımsızlığı sadece üçüncü kişilere karşı değildir, hâkimin tarafsız ve bağımsızlığı aynı zamanda kendi değer yargılarına karşıdır. Hâkim, en karşı çıktığı, kendisine en aykırı gelen davranışı bile yeri geldiğinde hukuksal bakış açısıyla değerlendirmeli, hoşgörüyle yaklaşabilmeli" sözünü hatırlatarak “Ben de bu görüşe aynen katılıyorum. Ama değer yargılarımızı, maalesef, bazı meslektaşlarımız cüppesini giydiği zaman bırakamıyor gerisinde ve bazen böyle hatalı, kamuoyunu rencide eden kararlar oluyor, buna da elbette çok fazla itibar etmiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Tahliye kararları ile gündeme gelmişti
Kararın altında imzası olan Yargıtay üyelerinden biri de daha önce verdiği tartışmalı tahliye kararları ile gündeme gelmişti. Bu üye, nöbetçi hakim olarak görev alıp suç örgütü liderleri Alaattin İlyas Saral ve Sedat Şahin’i 10 gün arayla tahliye etmişti. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Daire Başkanlığı’na atanan bu üye, giderayak heyetleri yaz tatiline veya yıllık izne çıkan dört farklı ağır ceza mahkemesinde nöbetçi hakim olarak görev almış ve nöbetçi olarak çıktığı mahkemelerde Sedat Şahin ve Alaattin Saral’ın tahliyesine karar vermişti. Bu üye, bir hafta önce atandığı bölge adliye mahkemesinde bir gün bile çalışmadan Yargıtay’a üye seçilmişti.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
28.06.2025
5.02.2025
4.12.2024
7.11.2024
6.05.2024
1.08.2020
11.07.2020
28.06.2020
24.06.2020