Kürşat BUMİN
Bugüne kadar yazıp çizdiklerime kısaca bir göz atınca ‘masumiyet karinesi’ konusuna birkaç kez girdiğimi hatırladım.
Bu yazılarda öne çıkardığım husus doğrudan bu ‘karine’nin nasıl bir şey olduğu değil de onun bizde ve benzer ülkelerde nasıl‘tersinden okunduğunu’ tartışmakmış.
‘Masumiyet karinesi’nin yoldan çıkarılmamış halini hepimiz biliyoruz: “Aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur.”
O günlerde de söylediğim gibi bu karine ‘medeni dünya’nın ‘a priori’si yani olmazsa olmazıdır. Bu ‘a priori’ şunu ilan eder: Toplumu oluşturan bireyler masumdur. Çünkü bu dünya ‘masum olmayanlar’ın bir araya geldiği dünya değildir. İnsanlar birbirlerinin masum olduğunu peşinen kabul ettikleri için‘savaş’ın hakim olduğu ‘doğal durum’u terk etmiş ve medeni bir hayat tarzını benimsemişlerdir.
Bu ‘karine’nin tersinden okunuşu ise şöyledir: “Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir.”
Hatırlatmaya gerek yok herhalde: Bu ‘karine’nin tersinden okunuşu totaliter sistemlerin olmazsa olmazlarındandır. Bunun örneklerini uzun uzadıya sıralamaya gerek yok. Ama hatırı almasın kabilinden hiç değilse Stalin döneminde Sovyetler Birliği’nde sahneye konulan ‘Moskova Duruşmaları’nı hatırlatmadan geçmeyelim: Bolşevik Parti’nin en baba simalarından bu duruşmalarda rejim düşmanı olmadıklarını yani‘masumluklarını’ ispatlamaları istenmişti. Bu ‘ispatlama’sürecinde kimilerinin ‘rejim düşmanı’ olduklarını –malum yöntemler aracılığıyla- ‘masum’ olmadıklarını ‘itiraf’ etmeleri de hatırlardadır.
Demek ki ‘masumiyet karinesi’nin tersinden anlaşıldığı diyarların asıl ayırt edici vasfı aklını ‘rejim düşmanlığı’ ve ‘rejim düşmanları’na takmış olmasıdır. Demokrasilerde ‘muhalefet ve muhalifler’den söz edilirken söz konusu akıl ‘rejim düşmanlığı’ve ‘rejim düşmanları’ ile yatıp kalkmaktadır.
Şimdi yüzümüzü bugünkü (dünü de unutmadan tabii ) Türkiye’ye çevirelim: 40 binden fazlası öğretmen 80 bini aşkın kişinin ya memuriyetlerine son verildiği ya da açığa alındığı bir ülke burası. On binlerce kişi gözaltına alınmış içlerinden 20.000 kadarı tutuklanmış. Hâkim karşısına çıkanların cezası ‘FETÖ’ dolayısıyla ihdas edilen Sulh Ceza Hakimlikleri tarafından kesilmiş. Bu‘hakimlikler’in ortaya atılan yeni bir ‘suç’ tanımına dahil edilen‘suçlular’ı yargılamakla görevlendirildiğini biliyorsunuz. Yani özetle ‘tabii hâkim’ ilkesini baş aşağı eden bir tarzda. tarifi yeni yapılan suçlar nevzuhur bir hâkim kadrosuna havale edilmiş, ‘tabii hâkim’ ilkesi yerle bir edilmiştir.
Prof. Kemal Gözler’in ‘sulh ceza hakimliği’ne ilişkin olay daha tazeyken kaleme aldığı önemli bir değerlendirmeden hiç değilse birkaç satırı hatırlatmak isterim: “Kısacası, ‘tabiî mahkeme (olağan mahkeme)’, olaydan önce kurulmuş ve somut olay ile kuruluşu bakımından ilgisi olmayan mahkeme demektir. Bu mahkemenin hâkimine de ‘tabiî hâkim’ denir. Buna göre, bir uyuşmazlık, ancak uyuşmazlığın doğumu anında görevli ve yetkili olan mahkeme tarafından yargılanabilecektir. Böylece tabiî hâkim ilkesiyle, uyuşmazlığın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla kurulacak bir mahkeme tarafından yargılanması yasaklanmakta, yani kişiye veya olaya özgü mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır (…)
‘Tabiî hâkim (olağan hâkim)’ veya ‘kanunî hâkim’ ilkesinin amacı, yasama organının belirli bir olayı yargılamak için o olaydan sonra mahkeme kurmasının önüne geçmektir. Bu ilkeye uyulduğu takdirde, yasama organı dâhil devletin herhangi bir organı, olaydan sonra, sırf o olayı yargılamakla görevli bir mahkeme kuramayacaktır. Bu ise mahkemelerde yargılanacak olan kişilere büyük bir güvence sağlar. Çünkü onları yargılayacak mahkemeler, sırf onlar için kurulmamış, onları yargılayacak hâkimler sırf onlar için atanmamıştır. Böyle mahkemelerde ve böyle hâkimler huzurunda suçlanan kişiler masum iseler, beraat edeceklerdir. Oysa sırf o olay için kurulmuş ve hâkimi sırf o olay için atanmış bir mahkemede suçlanan kişiler masum olsalar bile mahkûm olabilirler.”
Prof. Gözler, Anayasa’da olduğu gibi Anayasa Mahkemesi kararlarında da arkasında durulan ‘tabii hâkimlik’ ilkesinin yok sayılmasının yakın tarihten iki örneğini de veriyor: İstiklal Mahkemeleri ve 27 Mayıs’ın Yassıada Mahkemesi.
“Bu iki tür mahkemede de sanıkların beraat etme ihtimalleri fevkalade düşüktü. Çünkü bu mahkemeler, sırf onları yargılamak için kurulmuş, hâkimler sırf onları mahkûm etmek için atanmışlardı.”
En iyisi yazıyı –lafı uzatmadan- İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği’nden çıkan taze bir karar haberiyle noktalayalım.
Söz konusu ‘hâkimlik’ Aslı Erdoğan’ın serbest bırakılmasına ilişkin başvuruyu şu gerekçeyle reddediyor: “(…) Suçun hiçbir karanlık noktası kalmadan tüm unsurları ortaya konulması suretiyle aydınlatılması, böylece soruşturmanın ve şüpheli hakkında atılı suçtan açılması muhtemel kamu davasının kavuşturmasının selametle sonuçlandırılması bakımından sakıncalı olacağı sonuç ve kanaatine varılarak şüpheli müdafinin itirazının reddine…” (!)
Görüyorsunuz ‘hâkimlik’, ‘suçun hiçbir karanlık noktası kalmadan tüm unsurları ortaya konulması suretiyle aydınlatılması…’dan söz ediyor. Yani? Yanisi şu: ‘Hâkimlik’ Aslı Erdoğan’ın ‘suçlu’ olduğuna zaten kanaat getirmiş durumda. Bu durumda Erdoğan’ın işi zor, çünkü masumiyet karinesinin “Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir” şeklindeki yorumunu benimsemiş ‘tabii olmayan’ bir hâkimlikle karşı karşıya…
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018