Kürşat BUMİN
İktidar partisini anladık, yeminli bir kalkınmacı fikriyat ve faaliyet karşısındayız… Pek ya diğer “muhalifler”? HDP’yi hakkını yememek için kenarda (biraz!) tutuyorum, çünkü konumuz hakkında konuşmamazlık etmedi. İyi Parti’yi geçiyorum, çünkü başkanın ruh halini zaten yakinen tanıyor ve biliyoruz. Peki ya CHP? Politik Ekoloji söz konusu olduğunda sadece “mazot parası” ile yetinebilmek mümkün müdür?
Söz konusu türkü hep bir ağızdan söylenmeye başladığında (2011) şöyle yazmışım: “Madem ki ‘Aynı yoldan geçmişiz biz’, madem ki ‘Aynı sudan içmişiz biz’, madem ki ‘Aynı yoldan geçmişiz biz’, madem ki ‘Aynı sudan içmişiz biz’, madem ki ‘Yazımız bir kışımız bir’, madem ki ‘Aynı dağın yeliyiz biz’ madem ki ‘Şarkılar bir türküler bir’, madem ki ‘Hep beraber söyleriz biz’, madem ki ‘Aynı bağın gülüyüz biz’ ve nihayet madem ki ‘Bir Allah’ın kuluyuz biz’ o zaman ne gerek var partilere ve politikaya; ‘tek bir partimiz’ olsun yeter de artar bile bize…. Hani benzetmek gibi olmasın ama, tek parti döneminin şu ünlü düsturu gibi bir şey: “İmtiyazsız, sınıfsız , kaynaşmış bir kitleyiz:” Bu düsturun ‘türkü hali’ yani!”
Biliyorsunuz, söz konusu türkü yine gündemde. Bu çerçevede sorgulamaya çalıştığımız husus tabii ki bu türkünün bir siyasal partinin seçim şarkısına dönüşmesi. Siyasal partilerin varlık nedeni her toplumda var olan farklılıklar-ayrılıklar ise, bir siyasal partinin “Aynı yoldan gelmişiz biz…” diyerek ortaya çıkması, tabii ki “politikanın inkârı ”olarak değerlendirilmelidir.
Bu çerçevede Aşık Veysel’in şu türküsünü de hatırlayabiliriz: “Koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başka olmasa..”
Demek ki :
“Aynı yoldan geçmişliğimiz de var, farklı yolları tuttuğumuz da..”
“Aynı sudan içmişliğimiz de var, farklı pınarlara ağzımızı dayamışlığımız da…”
(…)
(Yeri gelmişken, AGOS’un mayıs sayısında yer alan Seher Şeylan ile “Aynı sudan içtik: 2000 Sonrası Amerikan ve Türk Sinemasındaki Belgesellerde Ermeni Kimliği” başlıklı kitabıyla ilgili yapılan röportajı hatırlatmak isterim. Tahmin ettiğiniz gibi “Aynı sudan içtik” meselesi çok farklı bir çerçevede ele alınıyor.)
Yeri gelmişken (ikinci defa!) Yine AGOS’un öne çıkardığı bir gelişmeyi de gazetenin genel yayın yönetmeni Yetvart Danzikyan’ın kaleminden hatırlatmak isterim: “Azınlıkların temsiline gelince, orada da benzer bir durum var. CHP, Ermeni toplumunun çok da anlam veremediği şekilde, Seline Doğan’ı listelere koymadı. Burada dikkat çekmemiz gerekir ki, konu isim değil. CHP bu konuda tutarlı bir açılım peşindeyse, seçilecek bir yere, yine Ermeni toplumunun sesini duyurabilecek bir isim koyabilirdi. Bunu da yapmadılar. Gerekçelerini bilmiyoruz.”
Gerekçelerini biz de bilmiyoruz; bu gelişme de gerçeği yansıtmayan “Aynı yoldan geçmişiz biz…”nakaratının paylaşılmasından kaynaklanmasın?
X X X
Bu fasılda da ülkede 80’li yılların başında filizlenen, bir dönem hiç de fena olmayan biçimde sesini duyuran bir politikadan, “Politik Ekoloji” den söz etmek istiyorum. (Yazarımız Aydın Selcen’in geçen günkü “Biraz da kalkınmasak” başlıklı yazısını da hatırlayarak…)
“Politik Ekoloji” olarak adlandırılan düşünce tarzının 68 Mayıs’ının ürünlerinden birisi olduğunu söylemek yanlış olmaz. “Tüketim toplumu”na ilişkin gelişen eleştiriler liberter fikirlerle buluşunca 68 Mayıs’ı pek çok alanda olduğu gibi “politik ekoloji”nin oluşmasının da miladı oldu diyebiliriz. Tabii ki pek çok dergi ve “Yeşil Radyo” gibi korsan radyo yayınlarının eşliğinde… Ekolojist dernekler hızla ulusal ölçekte örgütlenmeye başlayıp ülkeyi anti-nükleer protesto eylemleriyle tanıştırdılar…
70’li yılların başında hareket başkanlık seçimlerine hazırlanıyor. Politik ekolojinin ünlü isimlerinden Rene Dumont’nun aday olduğu bu seçimde ekolojistlerin oyu yüzde 1.32’de kalıyor. Hareketin politik düzlemde toparlanması 1984’de “Yeşiller”in politik alana girmesiyle başlıyor. O dönemin temel tartışmaları özellikle, hareketin sadece çevre sorunları ile sınırlı kalıp kalmaması ve diğer siyasal partilerle birlikte hareket edilip edilmemesi gibi sorulara/sorunlara ilişkin. Sonraki yıllarda çok sayıda olmasa da Yeşiller’den bazı adaylar hareketin Sosyalist Parti işbirliği sonucunda parlamentoya giriyor, hattat hükümette bile görev alıyorlar. Politik Ekoloji’nin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki ağırlığını ve üstlendiği işlevi (2009’da Daniel-Cohn Bendit’in başını çektiği bir kampanya sonucu Ekoloji Avrupa’nın yüzde 16 oy alması) konusuna girmeye gerek yok herhalde…
Konunun bu malumat faslını kapatıp konuyu bize (Türkiye’ye) getirecek olursak: Politik Ekoloji’nin bugüne kadar ortaya siyasi bir parti çıkarmamış olması büyük bir eksiklik değil midir? Topraklar / tarımı perişan edilen, dereleri/ havası zehirlenen, ormanları yağmalanan bir ülkeye böyle bir siyasi hareket yakışmaz mıydı? Bu öyle bir kayıtsızlık ki, yönetici ve yönetilenleriyle birlikte toplumun kahır ekseriyeti Türkiye’nin bu gidişle 20-30 yıla varmaz dünyanın en güçlü ekonomileri içinde yer alacağını sanıyor. Nükleer karşıtı, HES karşıtı, kömüre dayalı elektrik santrali karşıtı değerli fakat dağınık hareketler önümüzdeki seçimlerde de politik bir güç olarak sesini duyuramıyor. Burası öyle bir ülke ki, ortada dolaşan “söz”ü “siyasetçiler” ve “ekonomistler” ele geçirip kimseye edecek iki laf bırakmamış.”Bilim- teknoloji- endüstrileşme” üçlüsünün dayattığı “hayat tarzı”nı bir siyasi parti programının temeline yerleştirmemiş. Hatırlıyorum da bu ülke seksenli yıllarda bu derece “kalkınmacı” değildi. Sahibi yurtdışına kaçtığı için artık kayyımla yönetilen bir altın madeninin (Bergama) ilçenin o verimli ovasını kahretmesini engellemek amacıyla binlerce ekolojistin kilometrelerce insan zinciri oluşturduğu dönem çok uzak değil 80’li yılların başıydı sadece… Sonrasında ortaya çıkan Yeşil Parti gibi bir siyasi oluşum, ona eşlik eden kendi çapında yayınlar ve ekolojist bir bilinç ve sorumluluk… Bu yeni dalgaya destek verenler içinde önemli “İslamcı yazarlar”ın (Ali Bulaç mesela) yer aldığını da unutmayalım.
Konuyu biraz “güncel”e bağlayarak devam edersek: İktidar partisini anladık, yeminli bir kalkınmacı fikriyat ve faaliyet karşısındayız… Pek ya diğer “muhalifler”? HDP’yi hakkını yememek için kenarda (biraz!) tutuyorum, çünkü konumuz hakkında konuşmamazlık etmedi. İyi Parti’yi geçiyorum, çünkü başkanın ruh halini zaten yakinen tanıyor ve biliyoruz. Peki ya CHP? Politik Ekoloji söz konusu olduğunda sadece “mazot parası” ile yetinebilmek mümkün müdür? Tamam yerinde, doğru bir tespit ve itiraz; ancak büyük meselemiz sadece “mazot parası”ndan mı ibaret?
Neyse de, benim dileğim, önümüzdeki seçimlerden sonra ortaya şöyle dört dörtlük, kendine Politik Ekoloji’yi dert etmiş, her derde deva bir parti çıkarabilmek…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018