Kürşat BUMİN
İlhan Çomak örneğinde karşılaştığımız gibi dosyasında silahla/şiddetle ilgili bilgi yer almayan, elde sadece ağır işkence sonucu alınan bir ifade tutanağı olan 21 yaşındaki bir genç nasıl olur da “Devletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemlerde bulunmak”la suçlanır ve suçlanmakla kalmayıp hüküm giyer? Gerçekten –ama gerçekten- anlaşılır gibi değil…
İki yıl kadar önce bir yazıyı yine İlhan Çomak’ın “Adalet Tanrıçası” hışmından bir türlü kurtulamayışına ayırmıştım. Çok sıklıkla şahit olduğunuz gibi söz konusu “Tanrıça”nın gözleri bu ülkede sıkıca bağlanmamasından olacak karşısına gelen kişilere adalet dağıtırken tarafsız davranmamakta, bir “Tanrıça”ya hiç yakışmayan biçimde ayrımcılık yapabilmektedir. İşte en taze örneğiyle İlhan Çomak dosyasında olduğu gibi.
Çünkü bu ülkede adaletin hiç unutmaması gereken “masumiyet karinesi” adı verilen temel ilke tamamen tersten anlaşılmaktadır: Yani “Aksi ispat edilmedikçe herkes masumdur” ilkesi “Aksi ispat edilmedikçe hiç kimse masum değildir” şekline dönüşmüştür.
Ne yazık, söz konusu “karineyi” bu derece tersten okuyan bir adalet sistemi ile yaşamak – tabiri caiz ise- “cehennem”de yaşamaktan farksızdır. “Masumiyet karinesi” böyle anlaşılınca, adalet sisteminin kafayı taktığı tek şey “rejim düşmanlığı” ve bunu takiben “rejim düşmanları”ndan başkası değildir.
Tasvir etmeye çalıştığım bu ortamın ve işleyişin son örneği İlhan Çomak’ın 1994 yılında (henüz 24 yaşındadır) dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) adı verilen hukuk tanımaz kurumundan çıkan “idam cezası”nın zaman içinde “müebbet hapis cezasına” dönüşerek Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi tarafından onanmasıdır. Saymayı ihmal etmiyoruz, tam 24 (yazıyla: yirmi dört) yıl sonra… Bu süreç içinde araya “adil yargılama yapılmadığına” hükmeden bir AİHM kararının (2006) girdiğini de unutmayalım. Aferin 16’ncı Ceza Dairesi’ne: DGM gibi hatırası nefretle anılan bir mahkemeden çıkan idam cezası hükmünü evirip çevirdikten sonra “müebbet hapis cezası”na dönüştürebilmiş… Çeyrek asrı geride bırakmış bir dosyaya bu derece hakimiyet göz yaşartıcı doğrusu… “Çeyrek asır” dile kolay; bu arada ne tahliyeler, ne “denetimli serbestlikler” yaşanmıştır siz hatırlayın… Önce artık var olmayan DGM ve ÖYM, onlar da olmadı ACM ve Yargıtay 16’ncı Ceza Dairesi…
Geride bırakılan bu çeyrek asır boyunca tahliyenin önüne dikilen gerekçe de dikkate değer: “Delillerin karartılabileceği” gerekçesi.
İlhan Çomak işin bu yönünü şöyle yorumluyordu: “Bunca yıldan sonra delil karartacağımı düşünüyorlar.”
Peki İlhan Çomak hangi suçtan yargılanmıştı ki yargı süreci bugüne kadar uzanabilmişti?
Tahmin ediyorsunuzdur muhakkak ama ben yine de hatırlatayım: “Devletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemlerde bulunmak.”
“Normal bir ülkede” duyanı gülme krizine sokacak bir gerekçe değil midir bu? Bir çeyrek asır önce (yani ortada “pivaydi, vaypici” gibi toprak kavgasına girişmiş yapıların henüz ortada olmadığı bir dönemde) 21 yaşında bir üniversite öğrencisi “Devletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemlerde bulunmak” için kolları sıvamış olacak?
İsnat edilen bu suç gerçekten “akla ziyan” denilen türdendir. Bu öyle bir suç ki Çomak 24 yılını geçirdiği hapishaneden çıkar çıkmaz “delillerini karartabilir”: Görüyorsunuz: “Adalet Tanrıçası”nın sadece gözleri değil, başta sağduyu olmak üzere akli melekeleri hepten kapanmış sanki…
Burası öyle bir ülke ki, hâkimlerimizin gözlerini ayırmadıkları “Terörle Mücadele Yasası” bireyi, toplumu, toplumsalı, kültüreli, politiği vb. hepten devre dışı bırakmış. İlhan Çomak’ın da bunca yılını yakan bu “yasa” aklını sadece ve sadece “DEVLET”le bozmuştur… Mesela: “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak” suçu ne demektir? Sözü edilen “bölünmez bütünlük” neyin nesidir? Ne kadar yanlış ve zararlı bir fikriyattır bu böyle. Bizim bildiğimiz demokrasi bu “bütünlük”ün sarsılmasından sonra yeşermeye başlamıştır. Devlet ve toplumu (milleti) organik bir bütünlük içinde algılamak çoktaaaaan tarih olmuştur. “Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal , laik, ekonomik düzeni değiştirmek…” Ne demek şimdi bunlar, “Cumhuriyetin siyasi ve hukuki düzeni” daha çok yakınlarda değişmedi mi?
“Cumhuriyetin sosyal ve ekonomik düzeni”ni değiştirmek niçin yasak? Söz konusu alanlarda bir “değişiklik” istenemez, talep edilemez mi? Yeri gelmişken şunu da hatırlayabiliriz: Demokrasi ancak, devletin elini toplum üzerinden olabildiğince çekmesiyle mümkündür.
“Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek….” Devlet, Cumhuriyet, Devlet otoritesi gibi kavramlar ancak bi derece “zaafa” uğratılabilir!..
İlhan Çomak örneğinde karşılaştığımız gibi dosyasında silahla/şiddetle ilgili bilgi yer almayan, elde sadece ağır işkence sonucu alınan bir ifade tutanağı olan 21 yaşındaki bir genç nasıl olur da “Devletin hakimiyeti altındaki topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemlerde bulunmak”la suçlanır ve suçlanmakla kalmayıp hüküm giyer? Gerçekten –ama gerçekten- anlaşılır gibi değil…
Evet, İlhan Çomak’a kesilen müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından da onandı. Bu durumda ne yapılabilir acaba? Adalet Tanrıçası onasa da İlhan Çomak’ı unutmayalım…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018