Kürşat BUMİN
Türkiye’nin AB üyeliğinin sağlanması arzusunun öne çıktığı, dolayısıyla Kıbrıs sorunun çözümü için “garanti” ve “asker bulundurma” şartlarının ipinin -bayağı- gevşetildiği bir politikadan on yıl kadar sonra nereye vardık? Unutmayın: Bu değişim / dönüşüm farklı hükümetlerin dönemlerinde olmuyor; o zaman da AK Parti iktidar, bugün de!
“Anavatan” merkezli tartışmalar sahneyi kapattığı için “Yavru Vatan”da neler olup bittiği medyayı pek ilgilendirmiyor. Nitekim konuyla ilgili yakınlarda toplanan konferansa dair bilgiler ve az sayıda yorumlar da cılız mı cılızdı.
“Kıbrıs” bahsi açılınca (yıllardır) benim seçtiğim yöntem şudur: Yerli malı gazeteleri bir kenara koyup bu ülkede yayınlanan Türkçe gazeteleri gözden geçirmek… Bu seçim inanın yararlı oluyor. Olmaması –zaten- mümkün değil,çünkü konuştuğumuz sorun herkesten önce Kıbrıslıların sorunu ve onların olup bitene dair düşünceleri tabii ki “yerli malı” ürünlerden çok daha kıymetli. Ben bu çerçevede ne zaman fırsat doğsa Yeni Düzen gazetesini gözden geçiriyorum. Bakalım konunun/sorunun asıl sahipleri ne diyor, ne düşünüyor?
Son konferansla ilgili olarak da bu yöntemi seçtim. İlk bakışta görünen o ki,“anavatan” ve “yavru vatan” konuyla ilgili olarak tamamen ayrı tellerden çalıyor.
Geçen gün bir cümleyle değindim gibi konferansın “anavatan”da algılanışı ve yorumlanışı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun nezareti çerçevesinde gerçekleşti. Türkiye hükümetini temsilen masada bulunan Çavuşoğlu’nun olumsuz sonuçlanacağı baştan belli olan konferansa ilişkin şu açıklamasına bakınız:
“Rum tarafının ve Yunanistan’ın beklentisi garantilerin kalkması ve Kıbrıs’ta Türk askerinin kalmaması. Bu hayalden, bu rüyadan uyanmaları lazım.”
Evet, nitekim herkesin bildiği gibi konferans Çavuşoğlu’nun bir “hayal”, bir “rüya” olarak nitelediği taleplerin reddiyle noktalandı.
Gecikmeden, Kıbrıs’ta “garantiler”in kalkması ve “Türk askerinin kalmaması”nı tartışmalarda ağzına bile almayacağını ilan eden Türkiye’nin sorunun çözümüne dair son on yıldır benimsediği ve sürdürdüğü “Kıbrıs politikası”nda eskiye nazaran artık daha da ısrarlı olduğunun anlaşıldığını söyleyebiliriz.
Oysa bakın, 2004’de Kıbrıs’ın iki kesiminde de referanduma götürülen Annan Planı’nın Çavuşoğlu’nun “rüya- hayal” olarak nitelediği konulara ilişkin bölümü nasıldı?
“Madde 8 Askersizleştirme
(….)
b. Yunan ve Türk birliklerinin, İttifak Andlaşması uyarınca, Kıbrıs Rum Devleti’nde ve Kıbrıs Türk Devleti’nde konuşlandırılmasına sırasıyla aşağıdaki şekilde müsaade edilir:
i) 2011 yılına kadar her bir birliğin sayısı, tüm rütbeler dahil olmak üzere 6.000’i aşmayacaktır.
ii) bu tarihten sonra, hangisi önce gerçekleşirse, 2018 yılına veya Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine kadar, her bir birliğin sayısı, tüm rütbeler dahil olmak üzere 3.000’i geçmeyecektir ve;
iii) bu tarihten sonra, tüm rütbeler dahil sayısı 950’yi geçmeyecek Yunan Birliği ile tüm rütbeler dahil sayısı 650’yi geçmeyecek Türk Birliği, tamamen geri çekilmeleri amacıyla, üçer yıllık gözden geçirmelere tabi tutulur.
c. Yunan ve Türk güçleri ile silah ve teçhizatı mutabık kalınan yerlere yeniden konuşlandırılır, mutabık kalınan seviyelere uygun ayarlamalar yapılır ve mutabık kalınan seviyeleri aşan miktardaki güç, silah ve teçhizat geri çekilir;
d. Bu Anlaşma’nın uygulanmasını izlemek üzere bir Birleşmiş Milletler Barış Gücü mevcut bulunur, bu Güç anlaşmaya uyulmasını teşvik etmek ve güvenli bir ortamın idamesine katkıda bulunmak için elinden gelen çabayı gösterir, Federal Hükümet, her iki Kurucu Devletin rızasıyla, aksine karar almadığı sürece Adada kalır.
e. Kıbrıs’a silah tedarik edilmesi hem ithalatçı hem de ihracatçıları hukuken bağlayıcı şekilde yasaklanır; ve
f. Birleşmiş Milletler’in başkanlığında, garantör güçler, Federal Hükümet ve Kurucu Devletlerin temsilcilerinden oluşan İzleme Komitesi, bu Anlaşmanın uygulanmasını izler.
Kıbrıs askerden arındırır ve bütün Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk askeri güçleri, yedek birlikler de dahil olmak üzere lağvedilir, silahları Yunan ve Türk askeri güçlerinin yeniden konuşlandırılması ve uyarlanması ile eşzamanlı aşamalarla Adadan çıkartılır.
2. Hiçbir paramiliter veya yedek kuvvet bulunmaz, vatandaşlara askeri veya paramiliter eğitim verilmez. Sportif amaçlı ruhsatlı ateşli silahlar haricindeki tüm silahlar yasaklanır.”
Uzatmaya gerek yok herhalde.. Türkiye’nin (ve tabii ki hükümetin) arkasında durduğu, referandumun sonucunun “KKTC”de “evet” çoğunluğuyla taçlandırılması için gayret sarf ettiği bir “plan”ın “asker bulundurma” konusunda oylamaya çıkardığı şu önerisine bakın…
Bunun yanında bir de Çavuşoğlu’nun şu sözlerine:
“Kıbrıs’ta çözüm olacaksa olacak; olmayacaksa artık bu işi uzatmanın anlamı yok. Kıbrıs konusunda güvenlik ve garanti ile ilgili oturumlar oldu; sıfır asker, sıfır garanti bizim için toplantıya başlama noktası bile değil; bunu kabul edemeyiz.” / “Ömür boyu Kıbrıs konusunu müzakere edecek değiliz; odaklanmamız gereken konu müzakereleri olumlu neticelendirmek.”/ “Rum tarafının ve Yunanistan’ın beklentisi garantilerin kalkması ve Kıbrıs’ta Türk askerinin kalmaması.Bu bir hayaldir. Bu hayalden, bu rüyadan uyanmaları lazım.” / İttifak anlaşmasını, Rum tarafı ve Yunanistan’daki cuntacılar öldürdüler. Geçmişten ders alarak, Kıbrıs’ta çözüm olacak mı olmayacak mı bunu değerlendiriyoruz.”
Türkiye’nin AB üyeliğinin sağlanması arzusunun öne çıktığı, dolayısıyla Kıbrıs sorunun çözümü için “garanti” ve “asker bulundurma” şartlarının ipinin -bayağı- gevşetildiği bir politikadan on yıl kadar sonra nereye vardık? Unutmayın: Bu değişim / dönüşüm farklı hükümetlerin dönemlerinde olmuyor; o zaman da AK Parti iktidar, bugün de! Annan Planı çerçevesinde Denktaş’la arayı bozmuş, ardından Talat’ın cumhurbaşkanı olmasıyla ufku açılmış bir hükümet döne dolaşa Çavuşoğlu’nun konuya ilişkin tehditkâr açıklamalarına varmış. Yazık değil mi?
Yazının başında söylemiştim; bu ara Yeni Düzen’i gözden geçirmek farz oldu. Konuya en hakim isimlerden olan Niyazi Kızılyürek, konferansın dağılmasının ardından kaleme aldığı “Türkiyesiz Cennete Bile Gitmem” başlıklı yazısına bakın nasıl başlıyor:
“Bir Kıbrıs Konferansı daha başarısızlıkla sonuçlandı ve bu durum hiç kimseyi şaşırtmadı. Şimdi taraflar birbirlerini suçlamakla iştigal ediyorlar ve bu da hiç kimseyi şaşırtmıyor. Bu topraklarda en maharetli olduğumuz alanlar bunlar değil mi?
Taraflar sorunu çözme iradesi ve becerisinden yoksundurlar ve bir taraf sürekli olarak “öteki” tarafı suçluyor.”
Bu suçlama oyunu aslında bir tür “karartmadır…” Havada uçuşan sözcükler, sorunun gerçekte ne olduğunu anlamamızı zorlaştırıyor. Yani, bu “laf kirliliği” aklımız karışsın diyedir…”
Açık ve net konuşalım. Sorun, nasıl bir devlet istediğimizle ilgilidir ve bu eskilere dayanan bir tartışmadır. Müzakereci liderler kimler olursa olsun, aynı çıkışsız noktaya gelmemiz, tarafların farklı devlet anlayışına sahip olmalarındandır. (…)
Daha açık söylemek gerekirse, garantörleri olmayan bir devletten bahsediliyor. Türkiye’nin, Yunanistan’ın ve Büyük Britanya’nın 1960 Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan garantörlük statüsüne son verilmesi isteniyor.
Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan bu amaca ulaşmak için, Kıbrıslı Türklerin federal devlet çatısı altında siyasi eşit toplum statüsüne sahip olmalarına itiraz etmiyor. Daha doğrusu edemiyorlar. Bu yüzden, Nikos Anastasiadis Kıbrıslı Türklerin devlet mekanizmasına etkin katılımını ve dönüşümlü başkanlığı Garanti Antlaşması’nın ortadan kaldırılması şartına bağlıyor. Türkiye’nin adadan elini ayağını çekmesini istiyor. Yunanistan da bunu kendi adına yapmaya hazır olduğunu söylüyor.
Kıbrıs Türk siyasi elitleri ise farklı ağırlıkta olsa da, Rauf Denktaş’ın bu yazının başlığına aldığımız sözleri etrafında hareket ediyor. “Türkiyesiz cennete bile gitmeyiz” diyorlar…”
Nasıl? “Yerli medya”da konuya ilişkin yayınlanan yorumlarla karşılaştınız mı?
Demek ki Kıbrıs konusu açılınca doğru Yeni Düzen’e!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018