Kurtuluş TAYİZ
Samatya’da yaşadım bir süre. Güneşli yaz günlerinde, küçük bir kıyı kasabasına dönüşür.
Denizden esen serin rüzgâr, meyhanelerden yükselen anason ve balık kokusunu taşır, pencerelerden içeri. Samatya Meydanı akşamları ışıl ışıldır, müzik ve eğlence sesi ta uzaklardan duyulur.
Kış günleri ise semtin üzerini kara bulutlar kaplar. Issız, izbe bir yere dönüşür. Uzaklardan gelen araç sesleri bastırır insan seslerini. Bir de trenin rahatsız eden sarsıntısı var.
Evsizler, alkolikler, sokak çocukları kışları daha çok göze çarpar. Belki de yazları sahile, parka, meydana akın eden insanların arasında kayboluyorlardır, kalabalıklar çekildikçe daha çok göze çarpıyorlardır.
Semtin kiliselerinin önünden geçtiğim her seferinde merakla içeriye bakar, “içeridekileri” görmeye çabalardım. Çoğunlukla yaşlılarla karşılaşırdım. Nüfusça hiç de az olmamalarına karşın, pek “görünür” oldukları söylenemez.
85 yaşındaki Maritsa Küçük isimli Ermeni kadının cinayete kurban gitmesi, 80’li yaşlardaki Sultan Akar’ın uğradığı saldırıda bir gözünü kaybetmesi, T.A. isimli aynı yaşlardaki bir kadının da darp edilmesi burada yaşayan Ermenileri sarsmış durumda. “Ermeniler tedirgin” başlıklı haberleri okuyunca, Hrant Dink’in bahsettiği “Güvercin tedirginliği” geliyor aklıma. Bu söz sanırım bu ülkede yaşayan bütün Ermenilerin ortak ruh hâlini yansıtıyor; Ermeniler doğdukları, büyüdükleri bu topraklarda her gün, her saat, her an tedirgin yaşıyor.
İstedikleri çok değil; Milliyet’ten Burcu Aktaş’ın sohbet ettiği yaşlı kadınlardan biri çok yalın olarak dile getirmiş tek isteklerini; “Bırakın Allah’ın emriyle ölelim!”
Samatya’daki saldırıların organize olup olmadığı tartışılıyor. Siyasi bir komplonun veya derin devletin işi olup olmadığı merak ediliyor.
Çok fark eder mi sizce?
Polis Maritsa Küçük cinayetinin katil zanlısına henüz ulaşmış değil. Diğer saldırganlara da ulaşamadı. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın takibe aldığı bu saldırılar için İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hem de twiteer’dan yaptığı açıklamada “hırsızlık maksatlı, etnik bir amacı yok!” dedi.
Evet, bu saldırıların hangi maksatla yapıldığını henüz bilmiyoruz. Ama gözümüzün önündeki gerçek, yaşlı Ermeni kadınların peş peşe saldırıya uğraması değil mi?
Bu bile yeterince bir şey anlatmıyor mu?
Yoksa Ermeni katliamının “yüce ülküler” uğruna yapıldığı mı düşünülüyor? Soykırımla Ermeni varlığına el konulmadı mı?
Samatya’da Ermeni kadınlara yönelik seri saldırıların siyasi amaçlarla yapılmasıyla “hırsızlık maksatlı” olması arasında özünde hiçbir fark yok. Demek ki sokaktaki hırsızlar bile sistemin dışladığı bir topluluğun kendileri için daha “kolay bir av” olduğunu düşünüyor.
Meclis’te kıyamet koparan şu “eşitlik” tartışması da bu konuyla ilgili. Kürtlerin ya da Ermenilerin eşit vatandaş olma taleplerinin özünde “güvenlik” ihtiyacı yatıyor.
Eşitlik talebi Ermeniler için de, Kürtler için de özünde bir can güvenliği talebidir. Soyut bir eşit vatandaşlık isteği değil her iki halkın ısrarla dile getirdiği.
Anayasa’da bütün Türk vatandaşlarının eşit olduğu hükmü yer alır. Kimliğini inkâr eden, bu eşitlikten elbette yararlanıyor. Ancak kimliğini gizleyemeyen ya da inkâr edemeyenler bütün ömrünü Hrant Dink’in bahsettiği “güvercin tedirginliği” içinde geçirdi, geçiriyor.
Zira hırsızın, yankesicinin, emlak hokkabazının hedefinde bile ilk olarak bu dışlanmış vatandaşlar bulunuyor; bu yeterince açık değil mi?
Samatya’nın büyük bir yokuşu vardır, sahile inip çıkılan. Yaşlı Ermeniler artık uğramıyor bu yola. Hem tenha diye ve hem de galiba bu yokuşta saldırıya uğradığında bir genç kadar hızlı geri çıkamayacağı endişesiyle...
Başka söze gerek var mı?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 'Ajans' kime bağlı?
15.05.2019 - Erdoğan'ı devirip, Sevr masası mı kuracaksınız?
10.05.2019 - Gidişat nereye?
1.05.2019 - Demirin soğumasını istemiyorlar
22.04.2019 - Seçimleri geride bırakırken...
19.04.2019 - Çözüm seçimin yenilenmesinde
17.04.2019 - Gerçekleri bu kadar kolay çarpıtmak da az hüner değil
15.04.2019 - ABD, İstanbul seçimleri ve Fırat'ın doğusu
12.04.2019 - Yeniden sayım yerine yeniden seçim
11.04.2019 - Dört koldan kıskaç ve anlamı
8.02.2019
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
Ad Soyad Giriniz...
uzun yazmak iyi yazmak anlamına mı geliyor yazılarını biraz özetleyerek yaz cemaatinle konuştum onlarda pek yaratıcı bulmuyor yazdıklarını bir adamı cemaatinin takip etmemesi kötü aslında benden söylemesi alınma lütfen:))