Kurtuluş TAYİZ
Siyasi tarihimizde bugünküne benzer dönemler vardır; dışarıdan bakıldığında siyaset sahnesinde kavga ve gürültünün oluşturduğu bir kaos göze çarpar. İlkin anlamakta zorlanırız. Biraz yakınlaşınca görüntü netleşir, bağlantıları birleştirmeye başladığımızda da karşımıza bütünlüklü bir tablo çıkar.
Dershane üzerinden başlayan kavga da böyle; kalemlerden açılan yaylım ateşi, ortalığa saçılan belgeler, havada uçuşan hakaret ve küfürler ortalığa toz dumana katmış durumda. En çok duyduğumuz sözler “Başbakan Erdoğan’ın cemaati tasfiye etmeye çalıştığı” yönünde. Bütün bu kaosun/kargaşanın asli sebebi bu!
Biraz daha yakından bakmak gereğini duyuyorum. Yakınlaşıyorum. Tablo daha bir netleşiyor önümde. Sivil siyasetçilerin geçmişte kuşatıldığı sahneleri hatırlıyorum. Çember gittikçe daraltılmaya çalışılıyor. Hedefler azaltılıyor, tek kişiye indiriliyor ve bütün güç bu tek hedef üzerinde toplanmaya çalışılıyor. Sahne arkasından verilen “Kahrolsun diktatör!” sufleleri hemen bir ağızdan haykırılıyor!
Dramatik sahneler de söz konusu. Çok eski bir kalıba başvuruluyor, vicdanlara sesleniliyor. En tepedekinin en alttakilere uyguladığı “zulüm” canlandırılıyor. Kalplere sondaj üzerine sondaj yapılıyor; elem ve keder fışkırıyor yüreklerden sahneye.
Ne zalim diktatör!
Ne acımasız usta!
Ey zalim! Kırdın kalpleri bari un ufak etme!
Sahne etkileyici, oyuncular da öyle.
En seçkin oyuncular bu oyunda bir arada.
Mazlum kim, muktedir kim karıştırmamak elde değil.
Galiba oyunun esas amacı da bu; zorbayı mazlum, mazlumu da zorba göstermek.
Gerçeğe dönersek; bütün bu gürültünün Başbakan Erdoğan’ın cemaati “tasfiye planını” devreye koymasından kaynaklandığı sanılabilir.
Ama bunun aldatıcı bir görüntü olduğunu düşünüyorum.
İktidar partisi ile cemaat arasındaki kavganın başladığı güne dönmek gerekiyor, nehrin doğduğu kaynağa…
Burada acımasız bir gerçekle karşılaşacağız.
O tarih 7 Şubat 2011.
Daha da geriye gidilebilir.
Ama 7 Şubat çatışmanın asıl miladı.
Büyük kararların alındığı tarih.
Erdoğan’a karşı bir yargı darbesi girişimi yaşandı bu tarihte.
Erdoğan’ın yetkilendirmesiyle Oslo görüşmelerine katılan Hakan Fidan, vatana ihanet suçlamasıyla tutuklanmak istendi. Tabii orada görevli diğer üst düzey devlet görevlileri de.
Başbakan’ın mesai arkadaşı İlker Başbuğ tutuklandı.
Erdoğan’ın etrafındaki çember öyle daraltıldı ki, az kalsın şah ve mat denecekti.
Halkın yüzde elli oyuyla iktidar olan bir başbakan tek hamleyle düşürülecekti.
Zar zor bir karşı hamleyle Başbakan uçurumun kıyısından döndü.
Bu darbe girişiminin arkasındaki güç bugün dünyanın en mazlumu, en mağduru öyle mi?
Buna inanmak isterim ama azıcık akıl kırıntısı bile buna müsaade etmez.
Erdoğan’ın dershaneler üzerinden cemaati tasfiye etmeye çalıştığını düşünmüyorum.
Aksine Erdoğan, çözüm süreci, Gezi olayları, dış politika meseleleri, dershaneler ve son olarak piyasaya sürülen eski belgeler üzerinden sürdürülen yıpratma kampanyasının hedefi konumunda.
Buna rağmen Erdoğan’ın cemaati bilerek-isteyerek karşısına aldığını da düşünmüyorum.
7 Şubat’ta Erdoğan, karşılaştığı durumdan kendisince bir ders çıkardı.
Cemaati, sistem içerisinde asli yerine geçmeye davet etti; “Ya cemaat ol, ya siyasi parti” dedi.
Bunu da büyük bir hevesle, hırsla, düşmanca bir tavırla yapmadı.
Siyasi iradeyi vesayet altından çıkarmak, kurtarmak için yaptı.
Bu adımı atmasa ona göre Türkiye demokratik bir hukuk devleti olamaz, olamazdı.
Savaşın asıl sebebi, Erdoğan’ın bu kararlılığı.
Erdoğan’ı vazgeçirmek istediler bu karardan.
Açık ve örtülü biçimlerde tehdit ettiler.
Ancak Erdoğan boyun eğmedi.
Benim gördüğüm tablodaki bütünlüklü resim bu.
Suların durulması, cemaatin hak etmediği uygulamalarla karşı karşıya kalmaması için 7 Şubat’ın samimi bir özeleştirisi yapılmak zorunda.
Sulh başka türlü sağlanmaz.
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019