Kurtuluş TAYİZ
Artan çatışma ve ölümler barış ihtimalini gittikçe imkânsız bir hale getiriyor. Bir açmaza doğru sürükleniyoruz, sanki bu ölümlü kargaşa hâli sonsuza dek sürecek ve bizler de çaresiz bunu izleyeceğiz.
PKK saldırıları artıyor, operasyonlar devam ediyor; televizyonlar tekrar tekrar şehit haberlerini dönüyor... Hükümetin alttan alta savaş hazırlığı yaptığı söylentileri dolaşıyor; sokaklar, köşe başları tedirgin bir bekleyiş içinde.
Türkiye birden bire bu noktaya gelmedi elbet. Referandum ve seçim öncesi nispeten barış havasını soluduk. Silahların tümden susacağına inandık. Ama tek bir kurşun bu büyüyü bozmaya yetti.
Önüne geçilemeyen operasyonlar ve PKK saldırıları katlanınca her şey altüst oldu.
Artık hangi askerî operasyonun veya hangi kanlı PKK saldırısının barış ortamını sabote ettiğini konuşmanın, tartışmanın da faydası yok. Zira bu ölümlere her gün bir yenisi daha ekleniyor.
Hükümet Türklere, PKK-BDP ise Kürtlere bu ölümlere sessizce boyun eğmeyi salık veriyor. Başka çaremiz yokmuş gibi.
Türk medyasına bakarsanız ölüm Allah’ın emri; PKK durdukça ölmek ve öldürmek kaçınılmaz; buna rıza göstermekten, kabullenmekten başka çaremiz yok.
PKK-BDP de devletin tersyüz edilmiş aksi. PKK’nın öldürmekten başka çaresi yok, gençlerin dağa gitmekten başka seçeneği yok, Kürt siyasetçilerin de “operasyonlar dursun” demekten gayrı yeteneği yok...
Bunları şimdilik bir tarafa bırakarak esas olarak bu noktaya nasıl geldiğimize bakalım ve tabii ki bu kanlı girdaptan nasıl kurtulacağımıza... Bunun için de öncelikle İmralı görüşmelerine ve bu görüşmelerin niteliğine odaklanmak gerekiyor. Zira son günlerde olup biten olayların sırrı İmralı Adası’nda gizli.
Şimdi İmralı’da Öcalan ile görüşme kararı devletin-hükümetin en isabetli kararıydı, bu hakkı teslim edelim. Ancak gelişmeler gösteriyor ki, bu müzakerelerin hedefi sadece “terörü” sonlandırmayla sınırlıydı. Pek belli edilmese de Öcalan’ın Kürt tarafının siyasi temsilcisi olarak görülmediği, bu çerçevede muhatap alınmadığı anlaşılıyor. Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisini bilen devlet, bundan azami fayda sağlamayı umuyor...
Fakat hükümet, Öcalan’la sadece PKK’yı müzakere ediyor; bahsi geçiyorsa da Kürt meselesinin bu, devlet açısından görüşmelerin özünü değiştirmiyor. Öcalan ise hem Kürt sorununu hem PKK’yı müzakere etmenin derdinde. Kürt meselesi olmadan PKK sorunu, başlı başına Öcalan’a -aynı zamanda kurtuluşunun da anahtarı olansiyasi meşruiyeti sağlamaya yetmiyor zira.
Tam da bu noktada Cemil Bayık’ın o ünlü açıklamasını hatırlamakta yarar var; Bayık, devletin Kürt sorununun anayasal çözümünü öngören protokolü kabul etmediğini ve bu yüzden de çatışmaları kontrol altına almayı hedefleyen “Barış Konseyi”nin kabulünün kendileri için değer taşımadığını ilan etti.
Çatışmaların tekrar başlamasının esas nedeni bence işte burada gizli; devlet İmralı’da Öcalan’la masaya oturmasına rağmen onu Kürt sorununun tarafı/temsilcisi olarak kabul etmiyor; Öcalan ve PKK ise devletten Kürt sorununun tek muhatabının kendileri olduğunu açıkça ilan etmesini istiyor, somut adımlar atılmasını bekliyor. Bu yönde devletin birtakım sözler vermiş olması muhtemel ama bu sözlerin PKK’yı ikna etmeye yetmediği de örgütün son saldırılarından açıkça anlaşılıyor.
Hükümet sınırı aştığında, yani İmralı ile Kürt meselesini de müzakere etmeye başladığında olmadık bir meşruiyeti doğrudan Öcalan’a vereceğinden, inisiyatifi ona kaptıracağından çekiniyor olabilir. Belki de hükümet Öcalan’a elini verip kolunu kaptırmaktan korkuyor. Yoksa tüm silahlı güçleri bir haftada sınır dışına çekme sözü veren ve örgütünün de uyacağını açıkladığı Öcalan’ın bu cazip teklifinden devlet niye korksun ki? Bu güvensizliğin bir nedeni olmalı. Öyle sanıldığı gibi bu endişe de “hukuk devleti sınırlarının” aşılmasından ileri gelmiyor; doğrusu, hükümet geleceği kestiremiyor ve işin sonunun nereye varacağını bilemiyor. Kürt meselesinin ve İmralı görüşmelerinin çığırından çıkacağını da düşünüyor olabilir.
Öcalan’ın örgüte hâkim olmadığı ve örgütün kontrolden çıktığı öne sürülebilir. Ancak bunu abartıp “savaştan başka yol kalmadı” noktasına getirmek, pek gerçekçi değil. Kürt sorununun tarafları var, bu gerçek. İmralı, PKK ve BDP bunu temsil ediyor. Kürt siyaseti bu temsil yetkisini İmralı’daki liderine vermiş. Kürt meselesini dışarıda tutarak Öcalan ile sadece PKK meselesi görüşüldükçe sorun çözülmez. Ancak bütün Kürt meselesini Öcalan ile de görüşmek yanlış olacaktır. Her aktör gerçek hayatta neyi ne kadar temsil ediyorsa o kadar söz hakkına sahip olmalı. Ne Öcalan’ın temsil gücü inkar edilmeli ve ne de temsil gücünden fazla konuya müdahil edilmeli. Bu sihirli ayar tutturulmadıkça, İmralı görüşmelerinden barış çıkmasını beklemek hayal olur.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019