Kurtuluş TAYİZ
Avrupa Birliği (AB), Türklerin Batılılaşma serüveninin son yarım asrına model teşkil eden büyük bir ekonomik ve siyasi örgütlenme. Temelleri İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra atılan birlik, Sovyet Rusya’nın çözülmesinin ardından da büyümesini sürdürerek tüm kıta Avrupası’nı içine aldı.
Türkiye, 1963’ten beri bu topluluğun üyesi olmak için çırpınıyor, tabiri caizse kapıda bekliyor. Türkiye’nin bu kadar uzun süre kapıda bekletilmesinin sebebi, öne sürüldüğü gibi üyelik kriterlerini yerine getirmemesiyle ilgili değil; gerçek sebep, Hıristiyan Avrupa’nın Müslüman bir ülkeyi kendi bünyesine almada yaşadığı tereddüt. Oysa bu tereddütü tersindenTürkiye yaşamalıydı. Makul olan, sosyolojik gerçeklikle uyumlu olan da buydu. Lâkin batılılaşma serüvenimizin mimarları ve ideologları öyle bir tereddüt yaşanmasına dair bütün düşünsel ve eleştirel boşlukları kendileri doldurarak, koşulsuz ve şartsız bir teslimiyet içinde hakim Batı paradigmasına iman etmişlerdi. Bu sebepten Türkiye’nin benzer bir kaygı ile tersten bir tereddüt yaşamasının önü kesildi.
Türkiye’nin AK Parti iktidarıyla birlikte yaşadığı ekonomik büyüme ve yakaladığı siyasi istikrar Türklerin özgüvenini artırarak Batı’ya ilişkin görüşlerin değişmesine yol açtı.Devlet, AB merkezli bir büyüme ve kalkınma modelini uzun süredir sorguluyordu. Ekonomik ve siyasi cazibesini yitiren AB’nin Mısır’da darbeye destek vermesi; Batılıların Türklerle eşit ilişki kurmaktan kaçınması, Türk milletine rağmen Ankara siyasetini dizayn etmeye çalışmaları, İslam karşıtı bir zümreyi desteklemeleri; üstüne üstlük AB’nin Türkiye’nin toprak bütünlüğüne yönelen teröre destek vermesi Ankara’nın da her fırsatta AB dışında yeni yol arayışlarını dile getirmesine yol açtı. İlâveten mülteci hadisesinde takındıkları tutum ve ortaya koydukları pratikler, Avrupa Birliği’nin yani Batı’nın yüceltilen değerlerinin sorgulanmasına yol açtı.
İngilizlerin ortaklıktan ayrılma yönünde karar alması, “büyük medeniyet projesi” olan AB’yi, Avrupa için de bir model olmaktan çıkarmıştır. Batı için model olmaktan çıkan AB projesinin Türkler için model teşkil etmesi düşünülemez.
İngilizlerin bu kararı, ekonomisi ve siyaseti Batı’ya bağımlı bir gelişme seyri izleyen Türkiye’nin, kendi yolunu çizme imkanını güçlendirmiştir. Batı’ya bağımlı değil Batı’yla ilişki içinde bir kalkınma ve büyüme modeli her zamankinden daha fazla gerçek ve makul bir ihtimal kazanmıştır.
AB’nin model olmaktan çıkması Türkiye’deki İslam muhalifi AB yanlılarının zayıflamasını da beraberinde getirecektir.
Türkiye’deki vesayet sistemi her zaman Batı kaynaklı olmuştur. Osmanlı’nın dağılmasına rağmen Tanzimat’la ivme kazanan Türklerin “Batılılaşma” macerası, Cumhuriyet döneminde CHP’nin tek parti rejimiyle devam etmiş, askeri darbelerle de pekiştirilmeye çalışılmıştır.
Türkiye’de uzun süredir yaşanan siyasi gerilimin kaynağında;Türkleri İslamiyet’ten ve dolayısıyla milliyetinden uzaklaştırma modeli olan bu “Batılılaşma” dayatması yatmaktadır. Günümüz Türkiyesi Erdoğan’ın öncülüğünde, bir yandan bu baskı ve gerilime karşı direnmeye çalışırken, diğer yandan da ülke bağımsız bir kalkınma yolunda ilerlemeye çalışıyor. İngilizlerin “Brexit” kararı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’yle müzakereleri referanduma götürme teklifinin de ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor. Üyelik süreci artık AB’nin değil, Türkiye’nin elindeki güçlü bir koz.
Türkiye, bütün bir millet için adaleti temin edip sağlayacak sağlam bir hukuk devleti olduğunda; elektronikten genetiğe,uzay çalışmalarından kuantum çalışmalarına kadar bilimsel alanda yaratıcı ve üretici faaliyetler içine girdiğinde; ayakları üzerinde duran, ülkesinin ve milletinin kaderini tayin edebilen; edebiyattan ekonomiye, mimariden kültürel alandaki çeşitliliğe dek her yönden kendi manevi ve maddi değerlerine sahip çıkan bir ülke olacaktır. İşte o zaman başkalarının belirlediği değer ve kriterler için kapılarda bekleme durumunun, içlenesi vahim halini üzerinden atacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019