Kurtuluş TAYİZ
28 Şubat soruşturması kapsamında dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir ile birlikte 18 kişinin tutuklanmasının ardından dün ikinci büyük gözaltı dalgası gerçekleşti. Gözaltılar sürerken bir yandan da 28 Şubat’ın aktörleri üzerinden tartışmalar sürüyor. Suçlamalar askerlerle sınırlı değil elbet; siviller ve bazı medya kuruluşları da eleştirilerin hedefi. Zira 28 Şubat, klasik bir darbe değildi; başında askerler olsa da 28 Şubat, devlet içindeki başka güç odakları ile toplumsal kuvvetlerin işbirliğiyle geliştirildi. Merkezinde askerler bulunuyordu ama bu merkezi, bürokratik-sivil güçler tamamlıyordu.
28 Şubat’ın bu özelliğini dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri olan ve dün gözaltına alınan emekli Tümgeneral Erol Özkasnak zamanında çok iyi anlatmış: “Postmodern darbe, tereyağından kıl çeker gibi, eski darbelere benzemeyen bir şekilde hiç kan akıtmadan, hiç kimseyi üzmeden, gayet usulüne uygun bir şekilde demokratik uygulamalarla, MGK tarafından da benimsenerek, devletin başındaki en büyük insandan ilgili bakanlıklara kadar hepsi de dâhil edilerek, hatta halkımız ortak edilerek, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla, çok başarılı bir şekilde yürütülen bir süreçtir.”
28 Şubat aslında kolektif bir darbe süreci. Sadece askerle sınırlı değil, devlet bürokrasisi içinde de önemli destek bulmuş. Ancak 28 Şubat tartışmaları sırasında MİT’in adı neredeyse hiç gündeme gelmedi. Kâğıt üzerinde Başbakanlığa bağlı olan bu kurum, bugün onlarca generalin tutuklanmasına neden olan 28 Şubat’ta nasıl bir tutum almıştı? Önceki darbelerde olduğu gibi yine askerden yana mı ağırlığını koydu yoksa sivillere mi destek çıktı?
Bana bunu düşündüren aslında Çevik Bir’in sorgusu sırasında yaptığı MİT’li savunması. Bir, sorgusunda o dönem bütün devlet kurumlarının, özellikle de MİT’in, “irtica tehlikesi”ne karşı refleks gösterdiğini, kendilerinin de bu “hassasiyeti” göstermekten gayrı bir şeyle suçlanamayacağını iddia ediyordu. Bu savunmanın Çevik Bir’i haklı çıkarmaya yetmeyeceği kesin; fakat 28 Şubat MGK toplantısına MİT’in “irtica raporu”nun damgasını vurduğu da bir o kadar doğru. “İrticanın PKK’dan öncelikli ve baş tehdit olduğu” tezi, MİT’in bu 70 sayfalık raporuna dayanıyor.
Kritik 28 Şubat MGK’sının gündeminin nasıl belirlendiğiyle konuyu anlatmaya başlamakta yarar var. Bir önceki toplantıda, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, gelecek MGK’nın “irtica gündemiyle” toplanmasını istiyor. Daha doğrusu ağustos MGK’sında yaptığı öneri aralık ayındaki toplantıda dikkate alınmayınca, bu kez ısrarcı oluyor. 25.02.1997 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde Yavuz Donat, Güven Erkaya’nın bu toplantıda yaptığı konuşmayı şöyle aktarıyor: “Güven Erkaya: Yıllardır, devletin geleceği için birinci tehdit PKK terörü idi. Abdullah Öcalan Türkiye’yi bölmek amacından vazgeçmedikçe PKK olayı bitmez. Ancak güvenlik güçleri görevini yapmış ve PKK olayı kontrol altına alınmıştır.
Aşırı dinci akımlar ise bugün, PKK tehdidinden daha büyük bir tehlike haline gelmiştir. PKK tehdidi, ikinci plana düşmüştür. Tehlike üç boyutludur:
1. Laik Cumhuriyet’e yönelik tehlike.
2. Çoğulcu demokrasiye yönelik tehlike.
3. Sosyal hukuk düzenine yönelik tehlike.”
Bu konuşmanın ardından “irtica tehdidi” 28 Şubat MGK’sının gündemine alınıyor ve MİT’in bu konu hakkında brifing vermesi kararlaştırılıyor.
MİT ise kritik 28 Şubat MGK’sına 70 sayfalık bir raporla geliyor. Raporda Refah-Yol’un iktidara gelmesi sonrasında dinî amaçlı olarak kurulan vakıf sayısındaki artışlardan, tarikatların dağılımına kadar geniş bilgiler veriliyor. Rapordaki vurucu tesbit ise şöyle: “Radikal dinci akımlar ideolojik ve teşkilatlanma safhasını tamamladı, silahlanma aşamasına geldiler.”
RP’li Sincan Belediyesi’nin düzenlediği Kudüs Gecesi’nin videokasetleri aynı toplantıda masaya yatırılıyor. Kuvvet komutanları, çeşitli gazetelerden derledikleri RP’li yöneticilerin açıklamalarını gündeme getiriyor. RP’nin bazı il ve ilçe başkanlıklarının pompalı tüfek satın alarak silahlandığına ilişkin bilgiler de “somut örneklerle” gözler önüne seriliyor.
Dokuz saatlik bu zirveden “rejime ince ayar” çıktı. Hükümetten “radikal dinci akımların rejime tesirlerinin önlenmesi için gerekli önlemleri alması” istendi. Refah-Yol hükümeti için yolun sonu bu MGK toplantısında göründü.
Tekrar hatırlatmakta sanırım fayda var; 28 Şubat, kolektif bir darbe süreci. Askerin yanı sıra sivil bürokrasi içinde de destekçileri vardı. Yargı, medya, sivil toplum kuruluşları, dernekler, hatta spor kulüpleri bile bir şekilde, bu sürecin parçası haline getirildi. Herkesi suçlu ilan etmek ne kadar yanlışsa geçmişi tek taraflı değerlendirmek de o kadar hatalı. Mesele 28 Şubat’ın sorumlularını hapse gönderme meselesi değil, mesele, o zihniyetle hesaplaşma meselesi... Bunu akıldan çıkarmamak şart.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019