Lale KEMAL
İktidarın iç politika uygulamaları kadar dış politika yönelimleri de ülke çıkarlarına zarar verirken bedelini toplum olarak hepimiz ödemek zorunda kalıyoruz.
Rus uçağının düşürülmesi akabinde Irak'a, bu ülkenin bilgisi olmadan ek kuvvet takviyesi, Türkiye'nin hanesine kayıp olarak yazılan son olaylar oldu. Bu ayın ilk günlerinde, Suudi Arabistan'ın, 46 kişiyle birlikte Şii muhalif lider Şeyh el Nimr'i idam etmesine Şii ağırlıklı İran'ın sert tepkisiyle tırmanan ve Türkiye'yi de mezhep kavgasına itecek riski barındıran gerilimde Ankara'nın, Suudlar lehine tarafgir tutumu ülkenin zarar hanesine yazılan yeni bir gelişme oldu.
İdam olayıyla ilgili hükümetten gelen ilk açıklama, “Bu kez sağduyu galip geldi.” dedirten cinstendi. Ama, sonradan Riyad'a arka çıkar mahiyetteki açıklamalar, bir yandan ülke yönetimindeki çift başlılığı yeniden gün yüzüne çıkartırken diğer yandan dış politikada batağa saplanma durumundan çıkılmayacağı işaretleri vererek sağduyu umutlarımızı da suya düşürdü.
Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un, “İdam cezalarının uygulanması, hele hele siyasi idam cezalarının uygulanmasının hiçbir şekilde bölge barışına katkısı olmayacaktır. Biz bütün bu siyasi idam cezalarının hepsine de karşı olduğumuzu açıkça ifade ediyoruz.” şeklindeki sözleri, izlenmesi gereken rasyonel bir politikanın yansımasıydı. Ne var ki idamların üzerinden 3 gün geçtikten sonra nihayetinde Dışişleri Bakanlığı tarafından, sonrasında 6 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılmış olan açıklamalar, Ankara'nın, yine yeniden, öfkeli, sağduyuyu dışlayan bir politikasının ağır bastığını ortaya koydu.
Erdoğan, Suudi Arabistan'daki idamları kınamazken, bu eylemin Riyad'ın iç hukuk meselesi olduğunu, yani başkalarını ilgilendirmeyeceğini söylüyordu. Madem öyleydi, Mısır'daki idamları Ankara niye kınadı da Suudlar yapınca iç hukuk meselesi oldu?
Hatırlatalım, insan hakları ihlalleri, bir ülkenin iç meselesi olmaktan öteye Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası anlaşmaların açık ihlali, daha da önemlisi insan onuruna vurulan bir darbedir.
Bu Suudlara arka çıkma meselesini anlamak zor zira Riyad, Ankara'nın çıkarlarına aykırı kimi kararlara imza atıyor.
Daha geçen ay Suudi Arabistan üyesi olduğu Arap Birliği'nin, Türkiye'nin Irak'a asker sevkiyatını kınayan bildirisine imza atmamış mıydı? Keza, Suudlarla birlikte iktidarın, Ortadoğu'da kalan tek tük müttefiklerinden Katar'ın da, birkaç kelam etmesine rağmen Ankara karşıtı Arap Birliği kararına imza attığını hatırlatalım.
Ankara'nın kimi zaman çıkarlarına ters düşen politikalar izlemesine rağmen Riyad'ın başı çektiği Sünni Müslüman ordusu kurulması kararına da bizzat Erdoğan destek verdiğini açıkladı.
Ayrıca Riyad, bir darbe ile Mursi yönetimini deviren asker kökenli şimdinin Mısır Devlet Başkanı Sisi'ye destek verirken Ankara bu ülke ile ilişkileri en düşük düzeyde tutuyor.
Devletlerarası ilişkilerde, kimi zaman seninle çakışan politikalar izledi diye söz konusu ülke ile arayı açmaz ama mesafeli olursun. Bırakın mesafe koymayı senin aleyhine kararlara imza atan ülkeye, yukarıda örneklerini verdiğim şekilde, sürekli taviz veriliyor olmasını izah etmek son derece zor. Türkiye, tam tersine, Riyad-Tahran ihtilafında dengeli bir tutum izleyerek hem ülke çıkarlarına hizmet ederken, son yıllarda arayı bozduğu pek çok Arap ülkesi ile bozulan ilişkilerini de tamir etme fırsatı yakalayabilirdi.
Bir diğer husus da şu: İran, Türkiye'nin önemli bir gaz tedarikçisi iken bu ülke ile arayı açmanın götürüsü de hiç hesaplanmıyor, Rusya ile uçak krizinde hesaplanmadığı gibi.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- IŞİD’den mesaj var; ‘Oksijenimi kesme topyekûn savaşırım’
2.02.2016 - Brexit istismarı çabuk başladı
25.06.2016 - Dış politikada Saray dönemi
18.06.2016 - Askere yasal zırh ve CHP
11.06.2016 - “Mercedes’ini yakacak babayiğit var mı?”
4.02.2016 - 6,5 milyon pasaporta vizesiz Avrupa!
28.05.2016 - ‘Şehir savaşlarına’ hazırlıksız yakalandılar
14.05.2016 - Ara seçim zorlanacak
7.02.2016 - Amerikalı ne diyor, bizimkiler ne anlıyor?
30.04.2016 - Bir garip ‘askeri casusluk’ operasyonu
24.04.2016
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Ekrem Ünsal
1980 | DARAĞACINDA BİR ‘GÖKÇE FİDAN’: ERDAL EREN 25 Eylül 1964 doğumlu olan Erdal Eren, devrimci bir gençti… Şubat 1980’de, bir gösteri sırasında jandarma eri Zekeriya Öngel’i öldürdüğü iddiasıyla tutuklandığında henüz 16 yaşındaydı. Aynı yılın 12 Eylül günü bir darbeyle ülke yönetimine el koyan askeri cunta, tüm toplumu sindirecek gözdağı eylemlerine girişmişti. Darbeden 3 ay sonra, 13 Aralık 1980’de, ‘artık’ 17 yaşında olan Erdal Eren, Ankara Merkez Cezaevinin avlusunda asılarak öldürüldü. Erdal’ı öldürebilmek için mahkeme kararıyla yaşını büyüten Türk ‘adaleti’nin bu suçu ilk günden itibaren zaten hiç unutulmamıştı. Ama yakın zamanda onu tüm topluma yeniden hatırlatan da Erdoğan olmuştu. 20 Temmuz 2010’da, eylül ayında yapılacak anayasa değişikliği referandumu öncesi, o dönem Başbakan olan Erdoğan, Meclis kürsüsünden değişiklik lehine oy isterken, 12 Eylül döneminde asılanları son derece ‘duygulu’ bir konuşmayla anmış, Erdal Eren’in 18 yaşına bile girmeden idam edildiğini vurgulamıştı…