Lale KEMAL

Sıradan bir 1 Mayıs değil
2.05.2012
2539

 Bu başlık, Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Müdürü Juan Somavia’ya ait. Dün yaptığı basın açıklamasında Somavia, dünyanın dört bir yanında on binlerce insan dün 1 Mayıs dolayısıyla sokaklara çıkarken, “Peki, yeni olan başka ne var. Birçok şey,” dedikten sonra dünyadaki ekonomik krizin en çok işçileri vurduğuna dikkat çekiyor ve “Bu 1 Mayıs, yerleşik çıkarların dostlar alışverişte görsün anlayışını zorladıkları bir döneme denk gelmektedir,” diye ekliyordu.

 Somavia, ekonomik krizi atlatmak için yeni bir sosyal adalet düzenine geçişin gerektiğini belirttiği özetle şöyle bir reçete öneriyordu:

“Demokrasilerde, halkın –özellikle en güç durumdaki kesimlerin– uzun vadeli güvenini kazanmak, finansal piyasaların kısa vadeli güvenini kazanmaktan daha önemlidir. Kanımca bugünkü küresel büyüme modelini değiştirmemiz gerekiyor. Sözkonusu model, bizi inanmaya yönelttikleri, kapsayıcı türde bir büyüme yaratmakta başarısız olmuştur. Çevresel olarak duyarlı, insana odaklı farklı bir büyümeye ihtiyacımız var. Başka bir deyişle bu modelin başlıca amacı insanların genel refah düzeyini yükseltmek ve eşitsizlikleri azaltmak olmalıdır. Bu da işçi haklarını gözeten, iyi ücretli işlere bir süreç içinde geçilmesi anlamına gelir.... İnsanların insana yakışır işler bulup yoksulluktan kurtulmaları giderek daha güç hale gelmektedir.... Ve hiçbir ülke veya bölge kendi başına kurtulup yürüyemez.Yeni bir sosyal adalet dönemine geçiş, işbirliği, diyalog ve hepsinden önce liderlik gerektirir. İtici gücünü insanlık değerlerinde bulan bir liderlik ki çalışmaya ve çalışanlara saygı bu değerlerin başında gelir.


Türkiye, 32 yıl önceki kanlı darbe ile birlikte, insanı insan yapan hak ve özgürlükler anlamında temel değerlerin ortadan kaldırıldığı, işçi haklarının, işverenin insafına bırakıldığı bir döneme girmiş ve bu dönem, yapılan kimi reform hareketlerine rağmen kapanmış değil.

1980 darbesinden üç yıl önce yani bundan 35 yıl önce, Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamak üzere toplananların üzerine ateş açılması sonucu 37 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın hesabı henüz sorulmadı, failler ortaya çıkartılmadı. 1 Mayıs katliamı ile yüzleşilip hesap sorulmadığı için Türkiye’de emekçiler bir yandan bu travma ile yaşarken diğer yandan 12 Eylül ürünü darbe anayasasının izlerini taşıyan yasakçı zihniyet yüzünden işveren karşısında boyunları kıldan ince. Bizim gazetede dün haberi yer aldı. Son 12 yılda meydana gelen iş kazalarında 12 binden fazla işçi hayatını kaybederken, günde 172 iş kazası ile Türkiye, Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü.

Türkiye açısından da dünkü 1 Mayıs kutlamaları sıradan bir 1 Mayıs gibi olmadı. İlk kez dindar kesim, bu emekçi gününde, meydanı, demokrasi adına kötü bir sınav verdikleri içindir ki işçi haklarının gasp edilmesinin sürmesine katkıda bulunan ve kendilerine solcu diyen kesime bırakmadılar. Daha da önemlisi, kendilerine Antikapitalist Müslüman Gençler adını veren bu grup, 77 katliamında öldürülenler için gıyabi cenaze namazı kılarken, 40 yıl önce Taksim’de Deniz Gezmiş’i taşlamak için toplanan gençlerin bu eylemini reddederek geçmişlerindeki bu kötü anıyı da sahiplenmekten vazgeçiyorlardı.


Kılıçdaroğlu türban bombasını patlatacak


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, kalabalık bir partili ve basın heyetiyle, Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’ya geçen hafta yaptığı ziyareti, partisinin, Türkiye’de başlatmayı planladığı dindar kesime açılımın ilk habercisi olma özelliğini taşıyordu. Kılıçdaroğlu, Saraybosna yolunda uçakta, 23 Nisan resepsiyonuna türbanlı eşlerin de katılmış olmasına ilişkin görüşü sorulduğunda, “Geliyorlar zaten. ‘Niye geliyorsunuz,’ diye sorulması anlamsız zaten. Sorunlar aşılmış oldu. Aşıldığı için de memnunuz,” yanıtını vermişti. Kılıçdaroğlu’nun, Saraybosna’da dinî mekânları ziyaretleri, türban konusunda uçakta yaptığı açıklamalar ile birleştirildiğinde, CHP’nin, Türkiye’de dindar kesime ılımlı mesajlar vermek istediği çok açıktı. Geziye katılan partililer, CHP’nin 12 Haziran seçimlerinde oy alamadığı kesimler arasında yer alan müteddeyinlere de yönelik bir çalışma başlatacaklarını belirtiyorlardı. CHP, liderlerinin Bosna Hersek ziyaretinin hemen ardından İstanbul’da, “Değişen Mevsimler: Arap Halklarının Demokrasi ve Özgürlük için Yürüyüşü,” adlı uluslararası toplantıya ev sahipliği yaptı. Kılıçdaroğlu’nun, yakında bazı Arap Baharı ülkelerine ziyaret planladığını da belirtelim.


CHP lideri Kılıçdaroğlu, kendi tabiriyle “Bosna Hersek gezisi gümbürtüye gitmesin,” diye detayına girmediği, “Türban açılımını,” yakında yapacak. 350 sayfalık parti programını, öz, net ve açık hale getirmek için tartışmaya açmaya da hazırlanan CHP, 2014 yerel seçimlerine hızlı giriş yapıyor.


Umarım, CHP’nin yine bir yerel seçimler öncesi Mart 2010’da başlattığı “Çarşaf açılımı,” partili kadınların çarşafları yırtması olayında yaşandığı gibi hüsranla bitmesin. Zira, CHP, çoktan değişen dünyaya ayak uydurmaya çalışan Türkiye’nin, demokrasi algısına yanıt verecek kıvama henüz gelebilmiş değil.

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar