Markar ESAYAN
Kültür, belirli konularda kapsamlı bilgi sahibi olmak demek değildir. Kültür, tüm yapıp etmelerimizi içeren, hayatın her alanındaki görüntü, alışkanlık ve yaşam tarzlarını oluşturan çok katmanlı bir habitatı ifade eder. Kültür kendi olağanlığında oluşur ve dönüşürken, modern zamanlarda ideolojilerin ortaya çıkması ile bir mühendislik alanı haline gelmiştir. Hatta sömürgeciliğin önemli koçbaşı olmuştur. Uygarlık bayraktarlığını ele alan Batı, öncesinden farklı bir şekilde kendi yaşam biçimlerini orduları ve teknolojisiyle birlikte tektipleşme yolunda seferber etmiştir.
Mesela, bizlere bir barbar olarak tanıtılan Cengiz Han, küreselleşmenin öncüllerinden birisidir. Cengiz Han, fethettiği yerlerdeki sanat eserlerini, kültür insanlarını kendi öz topraklarına taşıyordu. Böylelikle kültürün etkileşimini sağlıyordu. O Doğulu bir premodern olarak, kültürü bir fetih aracı olarak değil, içeri ve dışarı hareket eden çift kanallı bir yol olarak algılamıştı.
Batı bu düzeni köklü şekilde değiştirdi. Kültür, iktidarın ayrılmaz bir bileşeni haline geldi. Tavsiyem, tarihteki oluşları iyi/kötü olarak sınıflandırmaktan ziyade, yaşananı anlamaya yoğunlaşmaktır.
Şimdi, tüm dünyada Batı kültürünün hakim olduğu, daha donuk bir görüntü arzıendam etmektedir. Amazon ormanlarının derinliklerindeki bir yerlinin üzerinde Nike tişörtünü gördüğünüzde boğazınıza bir şeyler düğümlenir.
Sorun burada Batı kültürünün kalitesi, özellikleri değildir. Zaten en güçlü ordular dahi değersiz olanı silah zoruyla değerli kılamaz. Batı kültürü de değerlidir. Mesele, o kültürün tüm dünyaya en üstün ve tek yaşam biçimi olarak dayatılırken, diğer otantik kültürleri bir karadelik gibi yutmasındadır. Biz de Osmanlı Batıcılaşması ile bu fethe uğradık. Bilim insanlarımız, sanatçılarımız, siyasetimiz, hayata dair her alanımız bu şekilde bir dönüşümden geçti. Batıcılarımız sürekli Batı’ya öykündü ve onu taklit etti. İyi işler çıkaranlar da oldu. Öte taraftan, Batıcılaşmaya kuşkuyla bakanlar ya köşelerine çekildiler ya da eskinin ihyası işine verdiler kendilerini. Ancak Kemalist kültür ve alfabe devrimiyle eskinin toplumsallaşması mümkün olmayacaktı.
Şimdi hepimiz ülkede bir kültürel zayıflığın etkilerini tespit ediyoruz. Mimariden hoşnut değiliz. Türkçeyi iyi kullanabildiğimiz şüpheli. Çok roman var ama ancak Batı’ya öykünen, Batı’nın yüksekliğinin altını çizenler ses getirebiliyor. Yeniye dair belirtiler zayıf. Batı kültürel bir kabızlığa girdiği için, bizim Batıcılar esin kaynaklarından mahrum kaldılar. Muhafazakarlar boşluğu doldurabilmiş, yardıma yetişebilmiş değil. Dolayısıyla kültürel hegemonya hâlâ Batıcıların elinde. Can çekişiyor olsa da…
Oysa, ideolojilerin çöküşüyle bir çatlak oluşmuş durumda. Ancak bu çatlaktan kültür mühendisliği veya ihyacılıkla da çıkılamaz. Çünkü kültür patron kabul etmez ve ancak özgür, kozmopolit, etkileşime açık ortamlarda yeşerebilir.
Hasılı, kültürün doğup yeşerebileceği münbit bir atmosferi sağlamak temel koşul olacaktır. Orta sınıfların gelişmesi, refah artışı, sermaye artığının ortaya çıkışı, özgürlük alanlarının genişlemesi, komplekslerden kurtulmak, kozmopolit etkileşimin artması bu koşullardan birkaçı. Bu alanlarda da eskisinden çok daha iyi durumdayız.
Sanırım, bu dönem bu konulara daha çok eğileceğiz. Çünkü ihtiyaç kendisini dayatır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019