Mehmet TEZKAN
Tabii ki sevindik, tabii ki hukukun geri dönmesi yüzümüzü güldürdü, tabii ki Osman Kavala'nın iki yıl dört ay sonra özgürlüğüne kavuşması yüreğimize su serpti, tabii ki diğer sanıkların hapse girme baskısıyla yaşadıkları eziyetin bitmesi hoşumuza gitti.
Tabii ki kararı alkışladık.
Ama sakın yargı tarafsızlığını bağımsızlığını kanıtladı demeyelim.
Ama sakın yargıyı alkışlamayalım.
Ama sakın bir şeyler değişiyor diye ümide kapılmayalım.
Çünkü aynı yargı Osman Kavala'yı haksız yere 840 gün hücrede tuttu.
Çünkü aynı yargı başı sonu belli olmayan, kendi içinde çelişkilerle dolu, dayanaksız delilsiz iddianameyi kabul etti.
Çünkü aynı yargı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararını görmezden geldi.
Çünkü aynı yargı yıllarca hukukun değil siyasetin üstünlüğünü korudu, kolladı.
Tam da bardağa dolu tarafında bakalım diyecektim ki.
Tam da bu satırları yazmıştım ki.
Tam da mesele böyle yaklaşacaktım ki.
Akşam saatlerinde Kavala için başsavcılığın 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında gözaltına alınma kararı çıktı.
Anlamı açık ve net.
Yargı diyor ki; seni bırakmayacağız.
Kavala 840 gündür hapiste. 15 Temmuz'un üzerinden üç yıl geçmiş. Dün akşam gözaltına alma kararı verdiğin kişi elinin altında.
Hücrede.
Bu konuda ifadesini almamışın. Tek soru sormamışın. Beraat ettiği , tahliye kararı verildiği saatlerde gözaltı kararı çıkartıyorsun.
Hukuk bu kadar zorlanmamalı.
Hukuk bu kadar siyasetin emrine sunulmamalı.
Yargı arkadan dolanmamalı. Yargı insanlara tuzaklar kurmamalı. Yargı insanları hapiste, hücrede tutmak için elindeki bütün enstrümanları kullanmamalı.
Üzülüyorum, maalesef dün yargı bunları yaptı. Ve gözaltı kararıyla.
Yargı polis oldu.
Yargı bekçi oldu.
Yargı iflas etti!
* * *
Gezi davasında tüm sanıklar için beraat kararı çıkınca hemen iktidara en yakın kanalı açtım.
Daha bu iş bitmedi, durun bakalım, iktidarı devirmeye kalkışan kişilerden hesap sorulacak, bekleyin tarzı yayın yaptılar.
Şiddetten beslenen terörist grupların işin işine karıştığı günlerde çekilen görüntülerle. Öyle bir yayın yaptılar ki , öyle sözler söylediler ki Gezi'yi bir, iki radikal grubun eylemine indirgediler.
Çok önceden dış güçler tarafından Türkiye'nin şahlanışını durdurmak , iktidarı yıpratmak için planlanan eylem olarak sundular.
Dinleyince eyvah dedim ama toz konduramadım. Halk TV'de yaptığım yorumda (her akşam 19.30'da 10 dakika, Aslında Ne Oldu? köşesi) içim cız ederek sevinmeyelim dedim.
Ekranı çatapata görüntüleriyle doldurdular. İktidar yanlısı avukatları yanına çıkardılar. Hepsi aynı dilli kulandı. Savcılık itiraz edecek, durum her an değişir yorumu yaptılar.
Dedikleri oldu, değişti!
Gözaltı kararı çıkınca yine iktidara yakın kanalları açtım.
Açtım ve utandım.
Niye mi?
Yorumcunun önünde profesör yazıyor. Kavala için beraat kararından sonra verilen gözaltı kararı soruyorlar; hık diyor, mık diyor, yargının yavaş işlediğini söylüyor, asıl meselenin bu olduğunu iddia ediyor, FETÖ'nün yargıyı yararlandığını anlatıyor, soruya yanıt vermiyor. Topu taca atıyor, programı yöneten de üzerine gitmiyor. Hafiften danışıklı döğüş vaziyeti sahnede!
* * *
Eee sen ne diyorsun diyeceksin.
Yıllardır yazıyorum. Lidersiz örgütsüz , hayatıma karışma , bırak istediğim gibi yaşayayım diyen insanların protestosudur. Dünyada örnek gösterilen eylemdir.
Anayasal haktır.
Mahkeme de gezi protestolarının hükümeti devirmeye yönelik eylem olmadığını bir kez daha tescil etti. Daha önceki davalarda da aynı yönde kararlar verilmişti. Örnek, Beşiktaş Çarşı grubunun davası.
Peki, Gezi nasıl bir eylemdi?
Dönemin Cumhurbaşkanı Gül'e başvuralım. Dün çıkan röportajında (mahkeme kararından önce) bakın ne demiş:
"Bana o zaman ilk sorulan soruya verdiğim cevap şuydu: Bununla büyük bir gurur duyuyorum dedim. Şaşırdı herkes. Çünkü 'Türkiye'nin problemlerinin mahiyetini değiştirmişiz. Eskiden insanlar insan hakları için sokağa çıkardı. Faili meçhuller dursun diye çıkardı. Yolsuzluk dursun diye sokağa çıkardı. Şimdi insanlar ağacı kestirmem diye sokağa çıkmış, çevre duyarlılığı için sokağa çıkmış. Türkiye'nin problemlerini İngiltere'nin, ABD'nin problemleri haline çevirmişiz' dedim. Daha sonra bu toplumsal olay iyi yönetilemeyince terör örgütlerine büyük bir fırsat çıktı ve bildiğimiz vahim olaylar, vandallıklar cereyan etti."
Kavala ile uğraşacaklarına, geziden terör örgütü çıkarmaya çalışacaklarına, festival havasında geçen Gezi Parkı protestolarını itibarsızlaştırmak için o çata patacı örgütleri sahaya kimin sürdüğünü araştırsınlar.
Ortalığın karışmasını kim istedi?
Sabah beşte çadırları yakan polislerin, kırmızı elbiseli kadının yüzüne göz sıkan polislerin bağlı olduğu çete olmasın!..
Cumhurbaşkanı Gül'ün belirttiği gibi terör örgütlerine bu fırsatı kim tanıdı?
Sonuç; mahkeme kararıyla Gezi Parkı eylemlerine katılan dört milyon beraat etti, Osman Kavala hücrede.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.07.2025
13.01.2025
6.01.2025
27.02.2023
14.06.2022
23.05.2022
7.03.2022
7.02.2022
30.08.2021
19.08.2021