Melih ALTINOK
Kaos’un ürkütücü dengesinin kodlarını çözebileceğine dair “kibir” seni bu hâle getirdi sanırım.
Bir de modernizmin bataklığındaki bu çırpınışının üzerine, insanların-toplumların kolektif psikolojisini öngörebilme sanrın ve politikliğin de eklenince insanlığını enikonu unuttun.
Biliyorum çok güveniyorsun aklının rehberliğine, pozitivizmine.
Herhangi somut bir olayda, etkiyen milyarlarca parametreden o çok güvendiğin algılarınla yalnızca birkaçını ayırt edebildiğin hâlde ne kadar da eminsin.
Oysa aciz bir insansın altı üstü. Algı eşiklerinin müsaade ettiği sınırlarda duyuyor, görüyor, düşünebiliyorsun. Einstein da olsan, durduğun nokta benim bir iki adım ötem anca. Her şeyi açık seçik görebileceğin arş’ta falan değilsin. Senin için yok öyle bir mevki.
Sonuçta kaosun müsaade ettiği, anlayabildiğin kadarından da mahrum kalıyorsun, zavallı.
Bahsettiğim tevekkül değil, haddini bilmek, zorlamadan aklını tahakkümden kurtarıp kendini insanlığına “bırakmak”.
Antep’in göbeğinde bir yapı siyasi mesaj vermek için sivillerin ortasına bomba koyuyor mesela. Dokuz insan ölüyor, tek tek dokuz can.
Ölenlerden biri bir yaşındaki insan yavrusu Almina.
Aklına ilk olarak savunmasız, elini bile kaldıramayan, annesi meme vermese helak olacak, altına eden bir masumun, ne yaptığını ettiğini bilen bir büyük insan tarafından öldürüldüğü gelmeli.
İmam, Almina’nın tabutunun başında durup “çocuk niyetine” değinde tüylerin diken diken olmalı. Boğazın düğümlenmeli, gözün dolmalı, kahrolmalısın.
“Yanlış, doğal gidişata aykırı” demelisin.
Peki, sen ne yapıyorsun?
“Kim yaptı acaba” diye soruyorsun önce, “Katil kimlerdenmiş, acep tanır mıyız?”
İnsanlık ailesinden önce varlığını armağan ettiğin ideolojik cemaatinin, dolayısıyla kendinin bu işten nasıl etkileneceğini düşünüyorsun çünkü.
Savunma mekanizmaların devreye giriyor hemen.
“Kullanılan bomba tipine bakalım” diyorsun.
“Bu fiil, zanlının daha önceki edimleriyle uyum içinde mi” diye soruyorsun.
“Zamanlama”da boncuk bulamayınca mıntıkanın hikmetinden medet umuyorsun. “Neden Antep”diye söyleniyorsun.
Üzülmeden sinirlenenlerin, önce “el aman” diyeceğine “intikam” diye söylenen simetrindekilerin de kudurmasıyla, o korkunç mantığına başvuruyorsun.
Katili anlamaya çalışıyorsun.
Etnik kimliğinin nasıl baskı altında tutulduğunu anlatıyorsun.
Bir ara aklın biraz başına geliyor ama o zaman da yine geriden. Tarihi düşünüyorsun. “Kürt isyanları, İttihat Terakki” diye büyük büyük konuşuyorsun.
Dünyanın başka yerlerindeki katillerin de benzer durumlarda aynı şekilde cinayet işlediğini söyleyip, vahşete “enternasyonalist” meşruiyet devşirmeye çalışıyorsun.
Ardından sıçrayıp bugüne geliyor, malum takıntına takılıyorsun.
“Aklına ilk gelen bu mu” sorularından çekinmeden, ANF’ye çıkıp olayın medyadaki verilişini eleştiriyor, hükümet sansüründen bahsediyorsun.
Hem zaten yeni anayasa da yapılmıyor.
Bir de o bakan var, küfürlü konuşuyor, hakaret ediyor.
Eee, nereden yola çıkmıştık?
Ya, bebek öldürülmüştü değil mi?
Peki, nerede o bebek? Bu soruların, muhakemenin neresinde o? Tüm bu “kalabalıktan” Almina’ya ne, he ahmak?
Hatırlatayım, dün annesinin kucağındaydı şimdi dokuz tahta altında, toprakta.
Oysa “karıştırmasan” ne kadar basitti değil mi?
Kim, neden, nerede, ne zaman yapmış olursa olsun, üzülecektin sadece.
Sonrası tepkiydi, gelirdi zaten.
Bu en insani zeminde bile hemfikir değilsek, bir bebeğin ölümüne bile “ama”sız üzülemiyorsan, lafa “her iki taraf”la başlıyorsan, değil çözüm için yürümeye, su içmeye gidilir mi seninle?
Ama sana göre klişe bu “basitlik”. Vahşet hakkında konuşurken “üzüldük tabii” demen bunun kanıtı. Tabii ne tabii? Hatta editörler gereksiz diye kesip atmammışsa, bu olayla ilgili haberlerdeki keder girizgâhlarını bile okumuyorsun, eminim. O satırları okurken “sadede gel” diye söyleniyor bilinçaltın.
Ama mutlaka bir fırsat bulmalısın; hakikaten sadedine gelmelisin.
Rastlamışsındır, Almina’nın gözleri dün Taraf’ın tepesindeydi, dönüp bir kez daha bakmalısın o gözlere.
İnsanlık limanından açılana üzülmeyi ve sevgiyi hatırlamak nafile belki ama inan bu nefretle yaşanmaz.
Bu nefrette bebekler ölür.
Elbette insanlar, peki ya siz
Uludere’de dokuz askerin yaşamına mal olan trafik kazasında çevredekilerin yardıma koşması sosyal medyada ve ekranlarda şu spotla duyuruldu:
“Devletin uçaklarının çocuklarını, eşlerini bombaladığı Uludereliler, kaza yapan askerin yardımına koştu!”
Ne kadar ayıp ne kadar utanmazca bir vurgu. Nasıl bir ayrımcılık, kendini bilmezlik bu.
Kürtler devletin askerine yardım etmedi! İnsanlar, bir trafik kazasında acıyla kıvranan insanların yardımına koştu, yerdeki ölüyü kaldırdı.
“Asker yakaladığı PKK’lıyı öldürmedi, işkence etmedi, montunu verdi” haberleriyle “Roboskililer kaza yapan askere yardım etti” pr’larınız arasında fark yok.
Hiçbir lanet olası savaşın unutturamayacağı insanlığımızı lütuf gibi sunarak, üstelik de etnik vurgular yaparak insanlığımızdan utandırmayın.
Roboski’nin her sabah yeniden kahrolan kadınları azıcık umurunuzdaysa susun.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019