Melih ALTINOK
Dün Milliyet gazetesinde Öcalan’la BDP’lilerin İmralı’daki son görüşmelerine ait olduğu iddia edilen tutanaklar yayımlandı.
Ada’ya giden vekillerden Pervin Buldan da dün gazetecilerin görüşmelerin içeriğiyle ilgi soruları üzerine “Bugün Milliyet gazetesinde detaylar var” dedi.
Buldan’ın sözlerini bir doğrulama olarak okumak pekâlâ mümkün.
Dün konuyla ilgili görüştüğüm hükümet kaynaklarının da yayımlanan metnin, “üzerinde eklemeler çıkartmalar” olsa da “genel olarak görüşmenin içeriğini” yansıttığı görüşünde olduğunu gördüm.
“MİT’in içerisindeki sürece karşı unsurlar olamaz mı” diye sorduğum sürece hâkim bir AK Partili ise gruptaki yaygın kanaatlerini, kendinden emin bir ifadeyle şöyle özetledi:
“Haberi yapanları tanıyoruz. Bugüne değin kaynakları da arasında MİT’teki sözünü ettiğiniz unsurlardan ziyade BDP ve PKK olduğunu bilmeyen yok.”
“O hâlde BDP çevresinden şüpheleniyorsunuz” şeklindeki sorum karşısında ise “evet” diye okuyabileceğimiz şu cevabı verdi:
“İkinci bir Oslo gibi duruyor.”
Bu metin hangi kalemden çıktı
Dün Milliyet’in haberinin Başkent gündemine bomba gibi düşmesiyle AK Parti, Başbakanlık ve hükümette yoğun bir mesai başladı.
Önce sözkonusu metnin MİT’in tutanaklarıyla örtüşüp örtüşmediği sorusu üzerinde duruldu. Ancak öğle saatlerinde hükümet kulislerinde, sızdırılan metnin MİT’in tutanaklarıyla “birebir” örtüşmediği bilgisi konuşulmaya başlandı.
Fakat “birebir örtüşmüyor” ifadesinin çok küçük bir farklılığa işaret ettiği de kabul ediliyor.
Bu bilginin “görüşmelerle ilgili yeterince enforme edilmiyor muyum” kaygılarını gidermek için Viyana’da olan Başbakan Tayyip Erdoğan’a da ânında iletildiği belirtiliyor.
En güçlü olasılık ise, sızdırılan metnin, İmralı’daki görüşmeye katılan BDP milletvekillerinin parti yöneticileriyle de biraraya gelerek, “sabaha kadar” ayrı ayrı tuttukları notları birleştirmeleri sonucu kaleme aldıkları ortak metin olduğu yönünde.
Görüşlerini aldığımız MİT’e yakın kaynaklar da “Ada’daki görüşmelerin tutanakları tek nüsha ve kozmik odalarda büyük bir gizlilikle saklanıyor. Dışarıya çıkartılması sözkonusu bile olamaz. Tıpkı Oslo’daki gibi. Kaldı ki tutanaklar, zeminin her karesinde MİT anteti bulunan kâğıtlardır. Sözkonusu haberdeki gibi değildir” açıklamasında bulunuyorlar.
Kısacası AK Partililer tıpkı Oslo’da olduğu gibi kendinden emin. “Sürece bir karakol baskınından çok daha fazla zarar verdiğini” düşündükleri ve açıkça “sabotaj” diye nitelendirdikleri sızdırma faaliyetinde BDP’nin rolü olabileceği ihtimali üzerinde duruyorlar.
Amaç ne?
Hükümet kulislerinde ağırlıklı olarak dile getirilen bu ihtimal ise beraberinde şu soruyu gündeme getirdi.
Peki, müzakere sürecinin başlaması ve İmralı görüşmelerinin ardından daha önceki açıklamalarının aksine itidalli bir dil takınan BDP bu işten sorumluysa amacı ne?
AK Partiler, sürecin önemli aktörlerinden olan Başbakan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan henüz birkaç gün önce yaptığı ve BDP-PKK içerisindeki bazı unsurların son dönemdeki “hareketlerine” dair enformasyona dayanan uyarısına sıkça atıf yapıyorlar.
“Süreç boyunca örgütün sadece yeni saldırılarda bulunması sabotaj anlamına gelmez, aynı zamanda Öcalan’ın iradesini anlamsızlaştıracak çıkışlar yapmaları da büyük bir sabotaj anlamına gelir.”
Şimdiki sızdırma sabotajı ise Akdoğan’ın uyardığı amaca ulaşmak için “farklı bir taktik” olarak değerlendiriliyor.
Bir AK Partili gruplarındaki bu yaygın görüşü söyle ifade ediyor:
“Bu işe kalkışanlar, ancak uzun vadede süreci baltalamaya yarayacak Öcalan’ın iradesini değersizleştirmek yerine, her zamanki taktiği kolay ve hızlı sonuç verecek olanı seçtiler. AK Parti tabanına ve milliyetçi kamuoyuna oynadılar. AK Parti’yi yıpratarak, onu Öcalan’la danışıklı dövüş içinde göstererek süreci, faili belli olmayacak şekilde sabote etme yoluna gittiler.”
Başkentte, bu yöntemle “Sadece Öcalan’la barış gelmez. Kürt hareketinin asli unsuru olan Kandil emri kulu, BDP de ulak değil” mesajının başta hükümet olmak üzere “muhataplarına” ulaştırıldığı konuşuluyor.
Dolaysıyla vaka, dün gün içinde bazı yayın organlarında dile getirildiği gibi, “İmralı’daki görüşmelerde ‘hakarete’ uğradıkları iddia edilen bazı BDP’lilerin şahsi hamlesi” ya da“tasfiye edilmeyen Ergenekon hücrelerin işi” gibi muğlâk ifadelerin ötesinde çok daha organize bir faaliyet olarak yorumlanıyor.
İkinci bir Oslo’ya izin verilmeyecek
Hükümet kanadının bu sabotaja karşı olası hamlesi üzerine ise net bir görüş ifade edilmiyor.
MİT’in elindeki tutanakları eksiksiz olarak kamuoyuna duyurması ihtimali ise düşük görünüyor. Bunun yerine mektuplarına cevapların geleceği görüşmede Öcalan’ın vereceği mesajların “kullanılması”yönteminin tercih edilebileceği tahmin ediliyor. Bu konuda Öcalan’la diyaloga geçilebileceği ve bu görüşmenin, sızdırma sabotajının etkisini zayıflatacak bir araç olarak kullanılabileceği tahmin ediliyor.
Ancak görüşme tutanaklarının basına sızdırılmasıyla oldukça huzursuz oldukları gözlenen hükümet cephesi bunca hazırlık yapılan ve aşama kaydedilen süreçten Oslo’da olduğu gibi kolayca vazgeçmemeye kararlı.
BDP’ye “sert bir mesaj”dan ise “sürece zarar verir” endişesiyle kaçınıyorlar.
Yine de kulislerin nabzına bakılırsa, bu gelişme, hükümetin İmralı ile görüşmelerde BDP’nin rolüne dair radikal kararlar almasına neden olacağa benziyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019