Melih ALTINOK
Biliyor muydunuz, bir kısım ölüye “pozitif vicdani ayrımcılık” uygulanması taraftarı değilseniz, bir zat-ı muhteremin bir çırpıda sarf ettiği gibi, “gaflet” içindesiniz siz de.
Eğer bir Newroz gösterisinde yaşamını yitiren bir Kürt ise, mesela adı Hacı Zengin’se ve siz “cinayetin” hesabının peşine düşmüşseniz “hırsızın hiç mi suçu yok” saçmalığına da hazır olmalısınız. Hele ki cümlelerinizden üzüntü falan seziliyorsa, renk vermişseniz, gayrı “satılmışın,” “hainin” önde gidenisinizdir.
Ertesi gün Cizre’deki gösterilerde henüz 28 yaşındaki bir polis, Ahmet Toprakoğlu öldürülmüşse ve siz böyle “henüzlü menüzlü” cümleler kurarak genç ölüyle aranızdaki mesafeyi ortadan kaldırıyorsunuz da en hafifinden “döneksinizdir”. Sonra gelsin “polis devletinin fedaisi”, “Kürt düşmanı” ve hatta “militarist” yaftaları...
En acılı günlerinde sağa sola salyalar saçarak intikam yeminleri düzen ve bu halleriyle bizzat “ölülerine” saygısızlık eden holiganların kızdıkları şey “taraftarları” olmamanız değildir aslında. Hazmedemedikleri, iki takımın ölülerinin adını hiyerarşik olmayan düz bir zeminde yan yana anmanızdır.
Hacı “kimdir ki neticede?” Sırtında devletin sopası olmasa ülkenin bölünmesini “açıkça” isteyecek bir “Kürt partisi” sempatizanı. “Devletin kahraman polisinin naşı” yanında onun “cesedinin” lafı mı edilir?
Peki ya Ahmet? Ne işi vardı Polis Ahmet’in “TC’nin işgali altındaki Kürdistan’da”. Kalkmış ezilen bir ulusun bayramında, amirinden, valisinden aldığı emri uyguluyor? Tabii ya gitsin “şerefiyle limon satsın” ama “halkına polislik taslamasın”, değil mi?
Ne kadar kızarsanız kızın kindarlığınızla uzlaşmayacağım.
Zira ne Hacı’nın ölü bedeni, cinayetlerin ardından “Öncelikle Önder Apo’nun Newroz’unu tebrik ediyorum” mesajı yayınlayan Karayılan’ın Kürdü, ne de Ahmet’in cenazesi, eskinin milli güvenlik devleti algısından gram prim vermeyen Bakan Şahin’in polisi gözümde.
İkisi de naçar, ölü birer Cumhuriyet yurttaşı. Ve canları söz konusuysa, bayramın, şimdiki ya da adı başka olacak ulus-devletin bekası teferruattır.
İkisi de ölmeyeydi ne iyiydi, diyebiliyor musunuz?
Polis... polis...
İçişleri Bakanlığı “Provokasyon tehlikesi sezdik” diye ortalığı ayağa kaldırırken, bir polis Ahmet Türk’ü yumruklayabiliyor. Bu nedir Allah aşkına?
Polis bu haliyle, görevi barlarda kavgayı önlemek, ortalığı yatıştırmak olduğu halde bizzat olay çıkartan bodyguard’ları andırmıyor mu?
Tamam, eskiye göre daha yumuşaksınız, çalışma koşullarınız ağır, psikolojik yükünüz fazla, maddi koşullarınız da kötü... Evet düzeltilmeliler. İyi de yangından canımızı alan ve hiç de az iş yapmayan itfaiyeciler için de aynı olumsuzluklar söz konusu değil mi? Onlar bu bahaneyle bizi ateşe mi atıyorlar?
Polisin siniri çelik gibi olmalı. Asabi olan da bu hayati mesleğe seçilmemeli. Çünkü işi insan canını korumak olanın bahanesi “Ama biz de insanız” olamaz.
Ben Stratfor’un AKP’ye çakanını severim
Sahi ya diyordum, Stratfor belgeleri arasında CHP Genel Başkan Yardımcısı ile ilgili olan kısım üzerinde niçin hiç konuşulmadı? AK Parti’li danışmalarla ilgili kulisleri günlerce konuşan, Başbakan’la ilgili olanları ise “ayıp ama” diyerek yan cebine değil sayfalarına koyan merkez medya Sezgin Tanrıkulu’nu niçin önemsemedi? Seçimler öncesi CHP’deki dizayn projesinin bir ayağı olan “vitrin isimlerin” partiye katılması sürecine, hangi aktörlerin müdahil olduğu âlâsıyla haber değeri taşımıyor mu?
Yazayım diyordum ama malumunuz araya Newroz ve ölümleri girdi. Beklediğim yazı dün Orhan Miroğlu’ndan geldi. Hem de en cesuru kabilinden.
Zira bilen bilir, medyada, siyasette ve STK’larda bazı isimlere asla dokunulmaz. Bu “tılsımlı” kişiler hakkındaki ciddi ithamlar asla mevzubahis yapılmaz. Çünkü onlara dokunan hakikaten yanar. “Sivil” etkinliklerinden tecrit edilirsiniz, falan filan... Ellerine, cesaretine sağlık Orhan Abi. Abi tırnak içinde değil, tashih sayılmasın da.
İnisiyatif biraz daha inisiyatif
Çok ağır hasta olduğu halde sekiz aydır cezaevinde tutulan Yasemin Karadağ ile ilgili gelişmeleri birkaç gündür Taraf’ta okuyorsunuz. Geçen salı da bu köşede “Yasemin eriyor, sesimizi duyan yok mu” diye sormuştuk. Sevindirici haber, kabinenin demokratlığına güvendiğim isimlerinden biri olan Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve danışmanlarından geldi. Yayınlarımızın sesini duymuşlar. Yasemin nihayet hastaneye nakledildi.
Umarız bir sonraki adım tutuksuz yargılanması olur. Yasemin de en az basın kartlılar ya da akademikler kadar TC vatandaşı ve yasalar önünde eşit ya, ona mahsuben.
Demek ki neymiş, ceberut mevzuat ve yasalar değiştirilmeleri beklenmeden de, siyasi iradenin inisiyatifi üstlenmesiyle daha vicdanlı hale getirilebiliyormuş, insani problemler çözülebiliyormuş.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019