Mensur Akgün
Pazar günü yapılan seçimlerde federasyon yanlısı olarak bilinen CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman’ın KTTC Cumhurbaşkanı seçilmesi, dolayısıyla da “Toplum Lideri” sıfatını kazanması 2017’den bu yana iki devletli çözümü müzakere pozisyonu kabul eden Türkiye ile uyumlu çalışıp çalışmayacağı tartışmasını bir kez daha tetikledi.
Bazı muhalefet liderleri, kanaat önderleri, yazarlar uyumlu çalışmayacağını iddia edip bazıları da iltihak talep ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere iktidar kanadından, hepsinden önemlisi de bizzat Erhürman’dan uyumlu çalışacağına, çalışmak istediğine ilişkin mesajlar geldi. Ama çoğunluk belli ki tatmin olmadı.
Elde birkaç bireysel ziyaret ve destek mesajı dışında bir veri olmasa da Türkiye’nin adayının Ersin Tatar olduğuna inanılıyor, bu inanç da sanırım yurt dışında, özellikle de Yunanistan’da paylaşılıyor. Oysa benim gözlemleyebildiğim kadarıyla bu seçimde Türkiye, daha doğrusu iktidar belli bir adayı desteklemedi, ikisine de büyük ölçüde eşit mesafede durdu.
Yani Türkiye ne “yanlış ata oynadı”, ne de seçimlerde kaybetti. Tam tersine kazandı. Kıbrıs Türkleri ,zamanın ruhuna uygun bir adayı sadece federasyon müzakerelerine bir şans daha verelim dediği için değil; pek çok farklı nedenlerle seçime katılan yedi aday arasında yaklaşık yüzde 63’lük bir oranla cumhurbaşkanları olarak seçti.
Türkiye kazandı çünkü her şeyden önce KKTC’de ne dediği Türkiye ve dünya tarafından kolayca anlaşılabilecek bir lider işbaşına geldi. Yakında eminim Türkiye’nin pozisyonuyla onunki arasındaki farkın çok fazla olmadığı da anlaşılacak, BM müktesebatı üstünden ilerlenip çözümsüzlüğün çözüm olduğunun görülmesi sağlanacak.
Unutmayalım ki, Erhürman ve partisinin pozisyonu “ne olursa olsun da çözüm olsun” üstüne oturmuyor. Mantığı “müzakere edelim ama belli bir süre belirleyerek edelim, başarısız olmamız halinde de ne yapacağımızı baştan konuşalım”a dayanıyor. Erhürman ne Rum tarafının her dediğine evet demek niyetinde ne de Türkiye’nin en azından kendi bekalarını garantilemediği bir çözümü kabullenmek.
Türkiye de aslından bundan farklı bir şey demiyor. Ankara ek olarak BM’den müzakere masası dışında da eşitlik bekliyor. Sorun Türkiye ile KKTC’nin yeni yönetimi arasında değil, Rum tarafının maksimalist taleplerinde, güç paylaşımına yanaşmamasında, mülkiyet sorununu kendi çıkarlarına en uygun şekilde çözmek istemesinde. Ve yerleşim özgürlüğü adı altında iki kesimliliği sulandırmak arzusunda.
Bence Erhürman ve yakın çalışma arkadaşları da bunu çok iyi biliyor. Seçmenlerinin çıkarlarını ve güvenliklerini riske atacak, onları kendi yurdunda bir kez daha göçmen olmaya zorlayacak bir antlaşma taslağını kabul etmeyeceğini, mesela Güzelyurt üstünden pazarlık yapmanın zorluğunu, bir mucize olup Rum tarafı evet dese dahi Annan Planına geri dönmenin imkansızlığını görüyor.
Talat’ın, Akıncı’nın Rum tarafındaki muhataplarına kabul ettiremediğini Erhürman’ın kabul ettirebilmesi, tarihi dirençlerini kırıp onları adil bir çözüme ikna etmesi gerçekten çok zor. Ancak müzakerelerin şartlı başlanmasının sağlanması, en azından karşı tarafın adil bir çözüme, bir arada yaşamaya, yıllardır izole edip bezdirmeye çalıştığı bir toplumla ortaklık kurmaya niyetinin olmadığının dünyaya ispatlanması nispeten daha kolay.
Umarım Türkiye bu seçimi fırsata çevirir, müzakerelerin kapısını ilk aşamada iki devletli çözüm anlayışından taviz vermeden BM ve ABD ile pazarlık ederek, Erhürman’nın şartlarının kabul edilmesini sağlamak için inisiyatif geliştirir. Bir de Yunanistan başta olmak üzere Doğu Akdeniz’de istikrar arayan herkese KKTC’nin olmasa bile Kıbrıs Türklerinin ve onun “toplum liderliğinin” muhatap alınması gerektiğini hatırlatır.
Zaten Kıbrıs sorununun iki toplumlu, iki kesimli çözümü yolunda Rum tarafında ve tabii ki Yunanistan’da samimi bir siyasi irade varsa, adanın geleceğini kurgulayacakları ortaklarının deniz alanlarının sınırlanması konusunda söz sahibi olmasına karşı çıkmayacaklar, Kıbrıs’ın karası ve denizlerinin tamamı üstündeki -kullanamadıkları- tek taraflı egemenlik iddiasını sürdürmeyeceklerdir…
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBir Urfa ziyareti, bir dostluk hikayesi 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUYeni dünya, yeni Türkiye 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciMerkez faiz indiremez… Neden? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAYM ve Yargıtay ne diyor? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’de Kalıcı Barış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Açık Mektup... 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünUyumlu mu, uyumsuz mu? 22.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUKıbrıs’ta kim kaybetti, kazanan kim? 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKıbrıs’tan Türkiye’ye mesaj 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’a “umut hakkı” neden tanınmalı? 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNeşe’nin kapsayıcılık sorunu… 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAdalet yoksa devlette çürüme kaçınılmazdır 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze’nin Z raporu: Daha yazılmadı! 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHapiste yedi ay sonra İmamoğlu… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTIKANMA VE TAHAMÜLSÜZLÜK… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAraştırmalar ne diyor; toplum güçlü bir lider mi arıyor, yoksa adil bir kahraman mı? 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTekstilde kriz: Küresel ekonomide sınıf atlamanın mı, sınıfta kalmanın mı habercisi? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan2026’da enflasyon yüzde 30’un altına inerse başarı olur! 18.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025
17.08.2025