Mensur Akgün
29 Eylül’de ilan edilip ilk aşaması ihlallerle de olsa büyük ölçüde aşılan Trump planı şimdilik kaydıyla da olsa işleyeceğe benziyor. Gazze’nin yüzde 47’sinden İsrail askerleri planlandığı gibi çekildi. Esir, mahkûm ve rehine takası gerçekleşti. Geriye kalan yedi rehinenin yıkıntıların altında kalan cansız bedenlerine ulaşılması için samimi çaba harcandı.
Asker ve sivillerden oluşan ateşkes koordinasyon grubu da Kiryat Gat’ta görev başı yaptı. Daha da önemlisi yardım kamyonları Refah sınır kapısından geçmeye, Gazzeliler biraz nefes almaya, temel ihtiyaçlarını az da olsa karşılamaya başladı. Arada çatışma çıksa da daha az insan kaybı olduğu, ateşkese genel anlamda uyulduğu kesin.
Üstelik hazırladıkları ve müzakere edip son şeklini verdikleri yol haritasını Trump Yönetimi bariz bir şekilde ciddiye alıyor. Geçtiğimiz haftaki yoğun diplomasi trafiği de zaten buna işaret ediyor. Damat Kushner, özel temsilci Witkoff, Başkan Yardımcısı Vance ve Dışişleri Bakanı Rubio’nun İsrail’de olmasını başka türlü açıklamak zor.
Belli ki yol haritasının Netanyahu ve koalisyon ortakları tarafından suistimal edilmemesini sağlamaya çalışıyorlar. Kamuya açık sert mesajlar veriyor, Batı Şeria’daki yerleşim yerlerinin genişletilmesi teşebbüsünü eleştiriyorlar. Koordinasyon merkezini ziyaret edip ateşkesin takipçisi olduklarını gösteriyorlar.
Ama ateşkes hala çok kırılgan, Hamas’ın silahlarını teslim edip etmeyeceği tartışmalı, İsrail’in bir bahane bulup tekrar saldırıp saldırmayacağı da en hafif tabiriyle şüpheli. Uluslararası istikrar gücünün ne şekilde çalışacağı, hangi ülkelerin silahlı unsurlarından oluşacağı ve görev emrinin neleri içereceği ise henüz belirsiz.
İstikrar gücünün önemli unsurlarından biri olması muhtemel Mısır, BM Güvenlik Konseyi kararı talep ediyor. Netanyahu ve bazı Amerikalı yetkililerin yaptığı imalı konuşmalardan da Türk askerini Gazze’de görmek istemedikleri anlaşılıyor. Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı’nın muhtelif açıklamalarından Türkiye’nin de bu konuda çok ısrarcı olmadığı ve riskleri gördüğü belli oluyor.
Yol haritasında asker çekmenin üç aşamaya bağlanmış olması, Gazze’nin yeniden inşasına İsrail’in kontrol altında tuttuğu bölgelerden başlanılma olasılığı, takvimlerin muğlaklığı, kurulacak Vesayet Konseyi benzeri yapıda Trump ve Blair dışında kimin olacağının bilinmemesi de aslında başlı başına birer sorun.
20 maddelik mutabakatın çok fazla esnetilmeden uygulanması için her aşamada yoğun diplomatik çaba harcanması, şu an var olan küresel siyasi kararlılığın canlı tutulması şart. Ancak insan kıyımının doruk noktasına ulaştığı, soykırım yöntemlerinden çoğunun uygulandığı bir dönemde ortaya çıkan siyasi iradenin Gazzelilerin durumu biraz iyileştikten sonra da var olacağını söylemek zor.
Kriz yatışınca dünyanın da Arap devletlerinin de ilgisi çok olasıdır ki başka alanlara kayacak. Körfez İran, Amerika Çin, Avrupa Rusya derdine düşecek. Belki yardımlar sürecek, Filistin otoritesi ehil hale getirilmeye çalışılacak. Fakat korkarım iki devlet sözü yine unutulacak. Gazze’de bulunan istikrar gücü de zor seçimler yapmak durumunda kalacak, kendini istemediği çatışmaların içinde ya da arasında bulacak.
Çok uç bir senaryo olmakla birlikte burada güç bulunduran ülkeler garantörlük sorumlulukları gereği bölgesel, belki de küresel bir savaşın içine sürüklenecek ya da siyasi yenilgiyi kabul edip çekilmek zorunda kalacak. Üstelik de Gazze’ye asker gönderenler bugünkü kadar ağırlıklı bir diplomatik rol de oynayamayacak. Tüm bu ve benzeri nedenlerle ben olsam kamuoyu baskısıyla, beklentisiyle hareket edip asker konusunda acele etmez, ısrarcı olmazdım.
Şartların oluşmasını, Türkiye’nin Hamas, İsrail ve hatta savaş ekonomisinden geçinen aşiretlerle karşı karşıya kalma olasılığının en aza indirgenmesini, ortaya bir BM görev emri çıkmasını beklerdim. Dahası, hazır İsrail karşı çıkmışken subaylarımın, diplomatlarımın Gazze yerine Kiryat Gat’taki koordinasyon merkezinde tıpkı Amerikalılar, Kanadalılar, Yunanlılar, Fransızlar gibi görev almasını talep ederdim…
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkumuş hainler ülkeden kaçıyor! 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolReform olmadan ancak bu kadar 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni çete üretimi 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (1) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMuhalefetin gerçeklikle bağı koparsa… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTürkiye’de ekonomik planlama neden başarısız oldu? 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Türk soylu yabancı” mı, “herkes Türktür mü (vatandaş?) daha doğru? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir Urfa ziyareti, bir dostluk hikayesi 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDem Parti’ye çullanmanın hafifliği 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yerli ve demokratik çözümün yol haritasını hazırlamalı 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNeşe’nin kapsayıcılık sorunu… 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNMadencilik yasasının gölgesinde hasat: Çatalağaç zeytin taşınamaz 21.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAdalet yoksa devlette çürüme kaçınılmazdır 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze’nin Z raporu: Daha yazılmadı! 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHapiste yedi ay sonra İmamoğlu… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTIKANMA VE TAHAMÜLSÜZLÜK… 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAraştırmalar ne diyor; toplum güçlü bir lider mi arıyor, yoksa adil bir kahraman mı? 20.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025
1.10.2025
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025