Mensur Akgün
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet Pekin’deki Uluslararası İşbirliği için Kuşak ve Yol Formu’nun ardından Washington’a geçerek ABD-Türkiye ilişkileri açısından tarihi bir ziyaret gerçekleştirecek. Kendisinin de söylediği gibi bu ziyaret “virgül mesabesinde değil nokta mesabesinde” olacak. Başka bir deyişle ikili ilişkiler ya çok daha büyük bir zarar görecek ya da sorunların aşılması, Türkiye’nin hayati gördüğü çıkarlarının korunması için güvenceler elde edilecek.
İkili ilişkilerin ajandası yoğun. Konuşulacak, en üst düzeyde çözüm beklenecek birden çok sorun var. PYD’ye destek ve Gülen konusu çözülmesi, aşılması ya da Türkiye’ye zarar vermeyecek şekilde yönetilmesi, gereken başlıkların başında geliyor. Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın açıklamalarından da Türkiye’nin ikili ilişkilere rasyonel baktığı, beklentilerini çok yukarı çekmediği anlaşılıyor.
***
Görünen o ki iki konuda da Türkiye muhataplarından en çok istediğini, yani birinci tercihini değilse bile istediğine en yakın olanı alacak. Sorunların çözümünde ara formüller bulunacak. Ancak Cumhurbaşkanı ve ekibinin işi hiç kolay değil. Her şeyden önce siyasi muhataplarının başı dertte. Trump’ın FBI Başkanı Comey’i ani bir kararla görevinden alması kendisi için çözdüğünden fazla sorun yarattı. Zaten seçiminden ve popülist söyleminden hiç mutlu olmayan ana akım medya Watergate skandalı ve Nixon benzetmeleri yapmaya başladı.
İkinci zorluk Türkiye’nin imajıyla ilgili. 2009 ve sonrasında İsrail ile olan ilişkilerin kötüye gitmesiyle başlayan eksen kayması tartışmaları 15 Temmuz darbe girişimini takiben farklı boyut kazandı. Haklı olup olmadıkları, bu tartışmanın doğru zemine oturup oturmadığı ayrı bir yazının konusu. Ancak algı genelde olumsuz. Buna rağmen Trump ve ekibi Türkiye’ye jeopolitik düzlemde bakıyor. Washington, düşünce kuruluşları dünyasındaki tartışmalardan belli ki fazla etkilenmiyor. Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iş yapılabilecek ortak olarak görüyor.
Yine de zorluk zorluktur. Her zorluk da sorunların çözümünü güçleştirme potansiyelini içinde barındırır. Kaldı ki sorunlar da zor sorunlar. ABD terörist ilan ettiği bir örgütün yan koluna kendince pragmatik nedenlerle silah da dahil her türlü desteği vermekte, müttefikinin ülkesinde darbe yapmaya kalkan bir örgütün liderini topraklarında barındırmakta. Her ikisini de Türkiye’nin anlayabilmesine, bu sorunlar yapılacak görüşmelerle aşılsa bile makul diye kabullenebilmesine imkan yok.
Tüm bu nedenler yüzünden de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu seferki ABD ziyareti Başbakan İsmet İnönü’nün Haziran 1964’de gerçekleştirdiği Washington ziyaretine benzemekte. 53 yıl önce İnönü ABD’ye giderek Başkan Johnson ile görüşmüş, Kıbrıs konusunda Washington’un Ankara’nın beklediğine yakın bir tavır almasını sağlamıştı. Yine de Türkiye’nin siyasi belleğinde İnönü ziyaretinin kazanımları değil Johnson Mektubu’nun acı lezzeti, tatsız uyarıları kalmıştı.
***
Bu ziyaretin de farklı olması, başarılı geçse dahi (ki öyle olacağa benzer) akıllarda buruk tatların kalmaması imkansız. Gelecekte bu dönemi çalışacak, okuyacak kuşaklar büyük bir olasılıkla ziyaretle aşılan sorunlardan çok sorunların kendisini konuşacak, ikili ilişkilerdeki gerginliği, Türkiye’nin müttefikinin kendisine değil hasmı olan örgüte verdiği askeri desteği hatırlayacak. Her şeye rağmen konuşmak, görüşmek, tartışmak, mümkün olan her türlü garantiyi elde etmek gerekiyor. Cumhurbaşkanı iyi ki Washington’a gidiyor.
Başbakan Yıldırım’ın BBC’ye verdiği mülakatta vurguladığı gibi istediklerimizi yapmıyor diye Amerika’ya savaş açacak halimiz yok. Yapmamız gereken tıpkı şimdi yapıldığı gibi her düzeyde konuşmak ve müzakere etmek, çıkarların ve beklentilerin kesişebileceği ortak noktalar bulmaya çalışmak. Bu müzakerelerin düşünce kuruluşları, akademisyenler ve kanaat önderleri düzeyinde de devam etmesi gerekiyor. Türkiye’nin imajı konusunda ise düşünmesinde, içeride ve dışarıda değişim için zemin hazırlamasında büyük yarar var…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.12.2025
7.12.2025
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025