Merve Şebnem Oruç
Biri İran-Irak savaşında İran ordusuna esir düşmüş. Esir kampına gönderildiğinde bakmış ki önce mezhebi soruluyor. Şiilerin tutulduğu alanda sigara serbest, açık havaya çıkma izni var, yemekleri iyi; “Şii'yim,” demiş. Oysa Sünni imiş. Adını da Sünni ismi taşırken Şii ismiyle değiştirmiş. Böyle başlıyor hikayesi. Esir kampında bir süre tutulduktan sonra İranlılar tarafından eğitilmeye başlanmış. Eğitimi bittikten sonra yeri, görevi bildirilerek Irak'a geri yollanmış; demişler ki “Bundan sonra Bedir Tugayı'ndasın.” Diğeri zaten aynı savaşta, bir Iraklı olmasına rağmen İran için savaşmış. O da bugün Bedir Tugayı'nda hala aynı şeyi yapıyor.
Onlara beni ulaştıran kişinin can güvenliğinden endişe ettiğim için isimlerini veremiyorum, görevlerini yazamıyorum. Zaten kendi can güvenliğim nedeniyle onlara kendi kimliğimi de açıklayamadım. Korkak biri olduğum söylenemez, gözümü karartıp cesaret hatta çılgınlık gerektiren çok şey yapmışımdır hayatımda ama yıllardır ilk kez birinden, birilerinden bu kadar ürktüm diyebilirim.
Batı medyasının “Çocuklarımı okula bırakırken son derece barışçıl, sakin biriyim. Ama Daiş'e diğer yüzümü gösteriyorum” türü cümlelerle canavarlığına perde çektiği Ebu Azrail (Azrail'in babası) lakaplı Eyüp Falih el Rubayi'nin videolarını görmüşsünüzdür. Hani şu Sünnileri ters asıp yakarak döner bıçağıyla doğradığı videoları sosyal medyada dönen, Erdoğan'ı “Gariban, zavallı İbadi'ye sataşıyorsun. Hüseyin'e yemin olsun ki, biz İbadi'ye benzemeyiz” diyerek tehdit eden, açıkça “Irak'taki her Türk'ü öldüreceğiz” diyebilen vahşi katili. Bunlar da öyle tehditkarlar. Çekinmeden yaptıkları katliamları anlatıyor, övünerek Sünnilerin derilerini koyun yüzer gibi ama canlı canlı yüzdükleri videoları gösteriyor, bunu da 'cihad' için yaptıklarını söylüyorlar.
Böyle şeylere Erbil'de rastlamıyorsunuz. Erbil ve Duhok, Irak'ın içinde adeta cennet. Ama buraların dışına çıktığınızda hayatınızdan endişe etmeye başlıyorsunuz. Adınızın, mezhebinizin ne olması gerektiğinden ya da eli silahlı biri tarafından durdurulduğunuzda sorduğu soruya ne cevap vermeniz gerektiğinden emin olamıyorsunuz. Karşınızdaki Şii ise ve adınız Ömer'se, Osman'sa ölebilir, Ali'yse, Hüseyin'se yaşarsınız. Karşınızdaki Sünni ise, tam tersi de olabilir.
Pazartesi sabaha karşı başlayan Musul operasyonunun şafağında Irak'taydım ve üç gün içerisinde üç vilayete gittim. Operasyonun başlığı “Daiş'le mücadele” ancak 'Daiş' kelimesi operasyonun içeriğinin ve Musul'da, Irak'ta neler olduğunun konu edildiği sohbetlerdeki kelime bulutunun içerisinde çok az yer tutuyor. 'Şii', 'Sünni', 'Kürt', 'Arap', 'Saddam', 'Saddamcı', 'katliam', 'ölüm', 'savaş', İran', en çok geçen kelimeler. Basit bir kelime analizinden bile anlayabiliyorsunuz, 'Daiş'le mücadele' esas meselenin, bir mezhep savaşının üzerine kimse arkada ne olduğunu görmesin diye çekilmiş bir perde. İşe de yarıyor, örneğin Daiş 2013-14'te, Suriye'den Irak'a geri döndüğünde ele geçirdiği kentleri alırken sayısıyla bildiğimiz katliamların aynısı ve daha fazlası, Şii milislerin içinde olduğu operasyonlarla kentler geri alınırken yapılıyor, ama Iraklılar hariç kimse bunları bilmiyor. Dünyaya deniliyor ki, Selahaddin, Anbar vs. Daiş'ten özgürleştirildi ama o sırada kaç Sünni, çoluk çocuk demeden öldürüldü kimse söylemiyor. Irak'ta anlatılanlara göre, Selahaddin 'özgürleştirilirken' mesela, büyük bir Sünni aşiretten 2500'e yakın insan genç-yaşlı, kadın-erkek demeden öldürülüyor; kalanların öldürülmesinden Bağdat'tan gelen bir telefon, “Bu kadar yeter” dediği için vazgeçiliyor. 2013'te Havice'de Maliki karşıtı sivil protesto kampının, Irak ordusu ve milislerce basılıp yüzlerce insanın öldürüldüğü o günü soruyorum, “'Zaten bu yüzden Daiş geldiğinde kurtarıcı olarak görüldü. Bunlar da kötü ama en azından bizi Sünni olduğumuz için öldürmeyecek,' diye düşündü halk,” diyorlar.
“Kim başlattı?” diye sorduğunuzda ortak bir kanaat ortaya çıkıyor. Bugün Irak Dışişleri Bakanı olan İbrahim Caferi'nin döneminde Şii intikamcılığının vahşete dönüşmeye başladığı, Nuri Maliki döneminde kontrolden çıktığı söyleniyor. 27 yıl Irak ordusu için askerlik yapmış 65 yaşındaki bir Kerküklünün “Neden Irak bu hale geldi? sorusuna verdiği cevap hayli üzücü: “8 yıl İran'a karşı savaştım İran-Irak savaşında. Şimdi İran burada. Ne için savaştım ben? Saddam'ı devirdik; bir Saddam gitti, 80 Saddam geldi. Herkes kendisi ve kendi partisi için çalışıyor. Hepsinin sahibi var, çoğununki İran. Irak'ı partiler bu hale getirdi.”
Bugün DAEŞ'le mücadele adı altında Sünnilere karşı cihad ilanıyla Haşdi Şaabi çatısı altında birleşen 40'tan fazla Şii milis grubun hepsi bir partinin uzantısı gerçekten de. Birçok kereler partilerin bu milis grupları feshetmeleri gündeme geldi, ancak her seferinde daha da güçlendiler. Yani ABD'nin Irak'a 'demokrasi' getirme şekli, bugün yaşananların ana sebebi. “Irak'ı ne kurtarır?” sorusuna bir başka Kerküklü ise şöyle cevap veriyor: “Bize lider lazım. Bize başkalarını ve kendini değil, Irak'ı seven güçlü bir lider lazım.”
“Musul Operasyonu'ndan umutlu musunuz?” sorusuna aldığınız ortak cevapsa şu: “Daiş'le savaş biter, yeni bir savaş başlar.” Hemen herkes Haşdi Şaabi'nin gücünün, İbadi'nin zayıflığının farkında, İran'ın vazgeçmeyeceği düşüncesinde. Musul'un Sünniler için Irak'ta kalan son alan olduğunu, onu da kaybettiklerinde Sünnilerin Irak'ta radikalleşmek ya da Irak dışında mülteci olmaktan başka çarelerinin kalmayacağını düşünüyorlar. Ancak tek endişe bu değil. Şii milislerin Musul'dan sonra durmayacağını, Kerkük'e, Duhok'a, Erbil'e yöneleceğini düşünüyorlar. Zaten Haşdi Şaabi milisleri de bunu sıkça ima ediyor. “Şii-Sünni” savaşından sonra sıradakinin “Kürt-Şii savaşı” olacağı genel kanı. Öte yandan bazı Kürtler, bir Kürt iç savaşı daha yaşanmayacağını düşünse de önemli bir kısmı, bir “Kürt-Kürt savaşı”nın da çıkabileceğini öngörüyor. Kısacası Irak'ta gerçekler bizim gördüğümüzden çok daha karanlık, insanlar tahmin ettiğimizden daha umutsuz.
Yazarlar
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018