Merve Şebnem Oruç
İsrail Meclisi (Knesset) bu hafta İsrail vatandaşı olan Araplara halihazırda uyguladığı ayrılıkçı ve ırkçı politikaları yasayla sistematik hale getiren Yahudi Ulus Devlet Yasası’nı onayladı.
İsrail vatandaşı olmayanların zaten o topraklardan ‘def olup’ gitmesini isteyen Yahudilerin lügatinde, malum, “Filistinli” diye de bir ifade yok; onlar “İsrail topraklarını işgal etmiş Araplar”...
İsrail’in işgali altındaki Doğu Kudüs’te yaşayan Filistinlilerin çoğu yıllarca İsrail vatandaşlığına karşı çıkmış olsa da, çoğu Filistinli İsrail vatandaşlığını Filistin davasına ihanet olarak görüp Filistin Devletli kurulduğunda Doğu Kudüs’ü bu devletin başkenti olarak ilan etmiş olmayı hayal etse de, bu hayal uzaklaştıkça, İslam dünyasınca yalnız bırakılırken karşılarına çıkan günlük yaşamın katı gerçekliği yüzlerine çarptıkça, bazıları ve de özellikle gençler, İsrail vatandaşlığına başvurmaya başlamıştı. İş için, sigorta için, pasaport için, yaşayabilmek için vatandaşlığa başvuran ve ‘gerçekçilik’ uğruna bu kararı vererek başvuruda bulunan Filistinlilerin zaten çok az bir kısmı (%10-12 civarı) İsrail vatandaşlığını alabiliyor, onlar diğer Filistinlilerden ayrıcalıklı bir statüye sahip olarak görece daha özgür dolaşım hakkına ulaşıyordu. Böylelikle kendini, iki devletli bir çözüm modeline ve birlikte yaşamanın mümkün olduğuna inandırıyor, hatta bu sayede Kudüs’e daha fazla bağlı kalabildiğini düşünüyordu.
Söz konusu Yahudi Ulus Devlet Yasası ile beraber, İsrail bazı Filistinlilere İsrail vatandaşlığı vermiş olsa da, fiiliyatta hiçbir zaman eşit davranmadığı bu kişilere yönelik ayrımcılığını yasalaştırmış oldu. İki farklı vatandaş modeli var şimdi İsrail’in: Birinci sınıf vatandaş olan Yahudiler ve ikinci sınıf vatandaş olan ötekiler.
Yasanın en çok tepki çeken maddeleri arasında, “Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir,” “İsrail bir Yahudi devletidir, dünyadaki tüm Yahudilerin devletidir,” “Dünyadaki tüm Yahudilerin İsrail’e dönme hakkı vardır,” “İsrail’in başkenti Kudüs’tür,” “Yahudilerin dini günleri resmi tatil günleridir,” “tek resmi dil İbranice’dir,” ve “Hukukta bir boşluk olduğunda Yahudi şeriatı esas alınacaktır” gibi, zaten pratikte yıllardır uygulamada olan ayrılıkçı kabuller var.
İsrail’in bir yazılı anayasası olmadığı için ülkede pratikte Yahudi şeriatı esas alınmaktaydı zaten. “Temel kanunlar” adı altındaki anayasa yerine geçen yasaların içine girecek bu kanun maddeleriyle beraber, İsrail bundan sonra resmen Tevrat, Mişna ve Talmud’a bağlı dini esaslarla yönetilecek; insanlar arasındaki ilişkiler buna göre düzenlenecek.
On Emir’deki “Öldürmeyeceksin,” “Yalan tanıklık yapmayacaksın,” “Hiç kimsenin evine, barkına, karısına, hizmetçisine, öküzüne, eşeğine, velhasıl sana ait olmayan hiçbir şeye göz dikmeyeceksin,” gibi kesin kuralları göz göre göre hiçe sayan İsrail’in, bu yasayla beraber neler yapmaya hazırlandığını tahmin edebilirsiniz; bu taşı da koyduktan sonra bir süre daha bekleyecek, önümüze başka başka gündemler, ajandalar, çözülmesi gereken problemler çıkaracak, unutturacak, sonra yeni bir taş daha koyacak.
55 “hayır” oyuna karşı 62 “evet”le Knesset’ten geçen yasa sonrası Filistin asıllı İsrail milletvekilleri, son protestolarını yapmış olabilir, zira bundan sonra “Ülkede kader belirleme hakkı sadece Yahudilere ait” olduğuna göre, milletvekili seçilemeyecekler, seçilseler bile bu sembolik olmaktan öteye gitmeyecek. Yasa teklifinin ardından AB ülkelerinden de tepkiler gelmiş olabilir ancak yasanın geçmesinin hemen ardından Netanyahu’nun Macaristan’ın aşırı sağcı lideri Viktor Orbán’ı, üstelik de Nazi döneminin antisemitist işbirlikçilerini öven bir ismi misafir etmesi, ne içeriden ne de dışarıdan gelen tepkilerin, sarf edilen söz öbeklerinden başka bir şey anlamına gelmediğini gösterir nitelikte.
Ne ironiktir ki, Avrupa’da faşizmin yükselişinin en büyük mağduru olmuş olan Yahudiler, İsrail’i bir Yahudi Devleti’ne dönüştürürken Batı’da aşırılığın, yabancı düşmanlığının ve faşizmin yükselmesinden fayda sağlıyor. Kudüs’ü başkent ilan eden ve büyükelçiliği Kudüs’e taşıma kararı alan ABD Başkanı Trump’tan Viktor Orbán’a aşırı sağcılar, İsrail’e desteğini sunmak ve karşılığında desteğini bulmak için sıraya giriyor.
Henüz on yıllık bir politik geçmişi bile olmayan, Sarah Palin nedeniyle birkaç yıl öncesine kadar sadece dalga konusu olan Tea Party’i, Trump’la beraber Amerikan siyasetinin merkezine taşıyan, köklü Cumhuriyetçileri bile bir köşeye atan bu yeni aşırıcılığın arkasında kim var sorusunu sormadan, İsrail’in tıkır tıkır işleyen planının detaylarına inmek pek mümkün değil. Türkiye’de de sık sık adı anılan, kendi inanç ve arzularına göre kıyametin kopması için başkenti Kudüs olan bir Yahudi Devleti’nin kurulmasını bekleyen ve Amerikan toplumunda %13-15’lere varan oranıyla Evangelistleri büyük bir oy deposu olarak kullanan kimdi örneğin? Demem o ki, Trump’ın en büyük destekçilerinden olan, Foundation for Defense of Democracies (FDD) gibi Türkiye ve İslam karşıtı, İsrail yanlısı bir kuruluşun da kurucusu olan Sheldon Adelson gibi, Natanyahu’nun sıkı dostu olan Amerikalı Yahudilerin plan ve programlarına yakından bakmak gerek. Ya da Avrupa’da Le Pen gibi, UKIP aşırı parti ve hareketleri fonlayan Rusya’nın İsrail’le son on yılda tarihinin en yakın dönemini unutmamak gerek. Esad, Sisi gibi diktatörlerle DAEŞ gibi terör örgütleri arasına sıkıştırılan İslam dünyasının, Suudi Arabistan’ın Muhammed bin Salman’ı, BAE’nin Muhammed bin Zayed’i gibi figürlerin çevirdiği entrika ve dolaplarla nasıl bir karanlığın içine sürüklendiğini, PKK gibi terör aygıtlarıyla bölgede yeni yeni mikro devletlere oluşturmak için bitmek bilmez çatışma ve savaş ortamlarının oluşturulmasının, gizli aktör İsrail’in tam da aradığı çevre koşullarının oluşmasına nasıl da zemin sağladığını görmek gerek.
Hem bölge hem de dünya İsrail’in uzun vadeli planları için en elverişli şartlara ulaşmış durumda. Bugüne nasıl geldiğimizi iyice anlayamazsak yarın nereye gideceğimizi de göremeyeceğiz. Ne yazık... Çok yazık...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018