Merve Şebnem Oruç
Ali Babacan Habertürk’te Fatih Altaylı’nın konuğu olalı bir haftayı geçti. Bu röportajı bazılarımızın, ⎯ki bu kişilere ben de dahilim⎯, Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde Rahmi Turan’ın yazısıyla kopan fırtınayı söndüreceği varsayımı haklı çıktı.
Kısa süre içinde, günlerce gündemden inmeyen, canlı yayınları, manşetleri yıkan “Külliye’ye giden CHP’li” kaosunu konuşan kimse kalmadı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da, söylediklerine, yani Fox TV’de İsmail Küçükkaya’ya yaptığı açıklamalara, gerçekçi hiçbir açıklama getirmeden bu skandaldan da kurtulmayı başardı.
Ali Babacan’ın, parti kurma konusu gündeme geldiğinden beri ilk kez TV’ye çıkması ve canlı yayında konuşmasının ses getireceği tahmin edilen bir durumdu. Ama Babacan söyledikleriyle mi gündemi değiştirdi, yoksa tekrar sisli dumanlı “Kurulan yeni partiler ne yapacak?” sorusunu sordurduğu için mi?
“İnsan hakları”, “demokrasi”, “özgürlükler”… Babacan da, her siyasi partinin söylemekten geri durmadığı bu ve bunun gibi kelimeleri, iç siyasette gereken değişim ve dönüşüm için kullandı. Cavaplarına dünyadaki mevcut konjonktürü hatırlatan Fatih Altaylı gayet haklıydı. Karşılık olarak, “Önce insan,” diyerek başlayan ve çözüm önerilerini “fırsat eşitliği”, “liyakat”, “şeffaflık” diye sıralayan Babacan’ın soyuttan somut önermelere geçememesi, seçim dönemlerinden parti toplantılarına hemen her partinin söylediklerine, zihnimizde yağmurun geldiğini hissettirecek bir şimşek çaktıracak herhangi bir şey ekleyememesi, ve bu sayede dikkatleri üzerine toplayamaması benim açımdan dikkat çekici idi.
Özetle Babacan, içeride “sorun” olarak tespit ettiklerini ifade etmekte yeterli olabilir ama “çözümün şifrelerini” vermekte başarılı olamadığını söylersek yanılmayız.
Ali Babacan, aynı zamanda dünyanın mevcut tablosunu okumakta da gayet iyi idi. Brexit’ten NATO’daki tıkanmışlığa ve “Çin’in batısı” diye tanımladığı Doğu Türkistan’a çeşitli başlıklara temas etti etmesine ama, mevcudu değiştirmek adına, 2012-13 yıllarında başlayan ve devam etmekte olan küresel çalkantının, işaret ettiği üzere Türkiye’yi nasıl pas geçeceğine dair, gelecek için geçmişi örnek vermekten öteye gidemedi özetle. Dünya Güzellik Yarışmalarında da adaylar, “dünyada huzur ve barış” diliyor dilemesine ama, o iş dilemekle ve söylemekle olmuyor bildiğimiz gibi.
Parti kurduğunu duyduğumdan beri, özellikle dış politikadaki görüşlerini ve yaklaşımını öğrenmek için görüşmek istediğim ama buna imkan bulamadığım Babacan’ın Altaylı röportajı, bu konuda bana merak ettiğim kadar sorunun cevabını ve aradığım kadar ipucunu verdi diyebilirim.
Örneğin, “bölgesel dostlar”ın sayısını artırmaktan ne kast ettiği belirsizdi. Durumu malum olan Suriye’den mi, yoksa Irak’tan mı, ya da İran’dan mı bahsetmekteydi? Öyle ise CHP’nin tezlerinden farklı ne söylüyordu? Suudi Arabistan, BAE, Mısır veya İsrail miydi kast ettiği? O zaman bunun ABD çizgisinden ne farkı vardı? Hiç şüphe yok ki, Ali Babacan Rusya’dan bahsetmiyordu. Nitekim tüm söylediklerinin izdüşümü de çevresindeki isimlerin seslendirdikleri de bunun aksini göstermekteydi.
Ama benim için kilidi çözen anahtar, Babacan’ın “Doğu Akdeniz’de yalnız kaldığımızı,” ve bunun nedeninin kimsenin Türkiye’nin iyi niyetinden emin olamaması olduğunu söylemesi idi.
Hatırlayalım, Kılıçdaroğlu “Doğu Akdeniz’de yalnız kaldık,” derken alay konusu olmuştu, çünkü Doğu Akdeniz’de karşımızda İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan’ın başını çeken bir organizasyon var ve onların bilindik niyetlerine karşı “Türkiye’nin iyi niyetleri”nden bahsetmek oldukça naif kalmakta... Yoksa Ali Babacan’ın bahsettiği “AB’nin desteğini almak mı”? Bunun için en başta Doğu Akdeniz’de sondaj faaliyetlerimizi durdurmak gerekmiyor mu? Özetle, bu konuda söyledikleri bize “Nasıl yani?!” dedirtmekten öteye gidemedi Babacan’ın.
Dahası, “başka ülkelerin içişlerine karışmamak” diye pazarlanan gayri liberal söylemi, “başka ülkelerin iç dinamiklerine karışmadan model olmak” şeklinde ifade etmesi, tüm o liberal söylemin içine zerk ediş şekline baktığımızda, Ali Babacan bırakın bize yeni bir şey anlatmayı, aslında hiçbir şey anlatmadı dış politika açısından…
Tüm bunları iki saatlik bir röportajda cevaplayamamış olduğunu varsayarak yakın çevresinden ulaştığım isimlere röportaja ilişkin bazı detayları sorduğumda aldığım cevap şu oldu: “Aralarında eski büyükelçiler, saygın diplomatlar ve büyükelçilerin olduğu çok geniş bir dış politika ekibimiz var ve çok çalışıyorlar.” Babacan da benzerini ifade etmişti. Öyleyse, ve mükemmel bir çalışma ekibi varsa bile, o çalışmalar hala meyve vermemiş gibi görünüyor.
Tabii Ali Babacan deyince herkesin aklına ekonomi geliyor. En azından bu konuda daha somut birkaç cümle kurmasını beklediğimiz Babacan, ⎯uzun cümleler kurmaya gerek yok⎯, “Biz gelirsek, zaten yapacaklarımız söylediklerimizden ibaret, dolayısıyla yabancı yatırımcı da gelir,” demenin dışında pek de bir şey öne sürmedi. Avrupa’daki son seçim sürecinde göbeğinden çatlamakta olduğunu çıplak gözle gördüğümüz AB’nin “Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu” geçmişini örnek vererek “önce ticaret sonra siyaset,” demeye getiren Babacan’ın, beklentiler çerçevesindeki modernist yaklaşımının günün gerçekleriyle karşılaştırıldığında demode kaldığını herhalde herkes fark etmiştir. Hele ki Babacan, korumacılığın yükseldiği, ticaret savaşlarının yaşandığı bir dönemde, 10-15 yıl önceki bir konjonktürün getirdiklerinden bahsedince, akıllara birden Süleyman Demirel’in meşhur “Dün dündür, bugün bugündür,” sözünü getirmedi değil.
Tüm röportajın sonunda Babacan’a şunları sormak isterdim açıkçası:
Biz değişince, yani “altın dönem” diye lanse edilen Ak Parti’nin ilk dönemine bugünkü şartlar değişmemiş haldeyken geri dönünce, dünya da mı değişecek?
Türkiye’yi merkeze alan bu egosantrik okumayla beraber, Erdoğan gibi dünyaya mâl olmuş bir figürün karşısına, çeşitli uluslararası konferans ve panellerde konuşarak çıkmak için yeterli mi?
Yoksa Türkiye’yi, küresel sermayenin küresel medya aracılığıyla pompaladığı mesajlar uyarınca değiştirince her şeyin güllük gülistanlık olacağını ummaktan ibaret midir?
Zira Babacan’ın söylediği yeni bir şey yok; çizdiği çerçevenin de şimdilik bundan öte sordurduğu bir şey yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018