Metin Karabaşoğlu
“Âlim değil, ama ârif.”
Sanırım hepimiz bu kalıp cümleyi çokça duymuş, duyduğumuz derecede olmasa bile çokça da okumuşuzdur.
Cümle bu kadarla da kalmamıştır duyup okuduğumuz ortamlarda. Çoğu kez, hayatımızın içine girmiş tekil bir örnek üzerinden bu cümle söylenmiş; ardısıra konu o örnekten alınıp genişletilerek koca bir coğrafyayı kuşatacak şekilde yayılmış ve iş bir şekilde gelip ‘Anadolu irfanı’na bağlanmıştır.
Ama orada da kalınmamıştır. Tekilden tümele bu hızlı sıçramanın verdiği coşku ve enerjiyle, bir de ‘bilgi’nin ve ‘bilgin’in küçümsenip aşağılanması safhasına geçilmiştir. ‘Belki cahil ama ârif’ diye yüceltilen bir kütle üzerinden, ilim ve bilim ehline dair, ‘âlim ama ârif değil’ aşağılamasını işitmiş yahut okumuşuzdur ardısıra…
Şahsen, altmış senelik hayatımda bu söyleme belki binlerce, öyle değilse bile en azından yüzlerce kez şahit olmuşumdur. ‘Maruz kalmışımdır’ demeliydim belki de. Yaşım ilerledikçe ve hayatlarımızı kuşatan cehalet övgüsünün sonuçlarıyla daha keskin yüzleşmeler yaşadıkça, bu söyleme her muhatap oluşumda yaşadığım ruh halini son ifade daha doğru biçimde karşılıyor zira.
Dindar, mukaddesatçı, milliyetçi, muhafazakâr; bu tanımların en az birine denk düşen bir çizgiyi benimsemiş sağ siyasetçiler, bu ‘irfan’ söyleminin herhalde en iyi alıcıları ve yayıcıları olsa gerektir. Neticede bu şekilde gururları okşanan ve ‘sempati’ kazanılan kütledeki insanların toplam sayısı, bu söylemle küçümsenen insanların toplam sayısından kat kat fazladır çünkü. Ve siyasetçi, ‘âlim değil ama ârif’ söylemiyle, eleştirel bakabilme potansiyelinden ve hele ki bu potansiyelini dışa vurmasından hiç hazzetmediği kesime karşı, ‘âlim olabilir ama ârif değil’ diyerek sandığına oy, siyasetine destek toplamaktadır.
Bir alanda uzmanlığı, bir konuda fikri olduğu halde, ‘ilmi irfana dövdüren’ bu söylemin değirmenine su taşıyanların sayısı da az değil. Onların niye böyle davrandığını da anlayabildiğimi sanıyorum. Bir kısmı için, bu söylemle, ilim, fikir ve uzmanlık noktasında kendilerinden daha ‘elit’ konumda olanlardan bir nevi intikam almaları mümkün hale geliyor mesela. Böylece, ‘halkın yanında bilginler’ olarak, ilim ve fikir vadilerinin vazgeçilmezi olan ‘eleştirellik’ dolayısıyla karşılarına çıkabilecek tehlikelerin önüne geçme imkânı da buluyorlar. Hele ‘fikir esnafı’ tanımını hak edecek düzeyde olanlar var ki, onlar bu söylemi özellikle seviyorlar. Çünkü pazar payları artıyor. Ezberini teyid ederek gururunu okşayacak bir söyleme müşteri olanların sayısı, ezberlerini zorlayacak bir bilgi veya düşünceyle karşılaşmaya talip olanların sayısından kat kat fazla.
Öyle ya da böyle, ‘muhafazakâr’ kesimin siyasetçileri yanında, ‘intelijensiyası’ yahut ‘akademyası’ içinde de—kendisini ister din, ister gelenek ve milliyet üzerinden tanımlıyor olsun, farketmez—‘âlim değil ama ârif’ söyleminin ilmi irfana dövdürecek surette icra ve istimal olunduğu bir gerçek.
Öyle ki, onların bu yaptığı ‘avamperestlik’ olmuyor da, bunun eleştirisi anında ‘self-oryantalizm’ diye damgalanıyor!
Sonu ‘Anadolu irfanı’ genellemesine çıkan bu tümevarımın isabetli olduğu kanaatinde değilim. Âlim olmayan her insanı ‘ârif’ olarak görmüyoruz çünkü. Hakikat-ı halde, ilim ile irfan aynı kişide yekdiğerinin yokluğunu gerektiren zıtlar olmadığı gibi, ‘âlim değilse de ârif’ diye tanımlanmayı hak eden insanlar da gerçekten var. Sanırım her insan, özellikle de benim gibi yaşı ellinin üstünde olanlar, kendi hayat hikâyeleri içerisinde bu tanıma uyan insanlarla muhakkak karşılaşmışlardır.
Yaş kaydını özellikle düştüğümü söylemeliyim. Çünkü bu yaş sınırı, çocukluk ve gençlik dönemlerinde bilgiye ulaşmanın çok daha zor olduğu, orta ve yüksek öğretime erişim imkânlarının daha kısıtlı olduğu bir zaman dilimine işaret ediyor. O devirlerden daha öncesi ise, imkân olsa belki iyi bir ilim veya düşünce insanı olacak pek çok kişinin kız ise ev veya tarla işine, erkek ise çıraklığa mecbur ve mahkum kaldığı devirler anlamına geliyor. Velhasıl, öyle zamanlar gelip geçti ki, belli bir seviyenin üstünde eğitim ancak bir ‘lüks’ niteliğinde olduğu için, zihin ve vicdan kapasitesi çok yüksek niceleri, ‘aradıkları suya bir türlü kavuşamamış verimli topraklar’ misali kaldılar. Şartlar müsait olsa bambaşka bir yerde, başka bir verimlilik düzeyinde olabilirlerdi. Lâkin, bulabildiği her su damlasını emen, üstüne düşen her sabah çiğinden beslenmeye çalışan istidatlı ama kurak topraklar misali hayatları oldu hepsinin. ‘İrfan’ dediğimiz şey, o kısıtlı şartlarda o yüksek zihin ve vicdan kapasitesiyle üretebildikleriydi.
Benim hayat hikâyemde, karakterlerini ve ahlâklarını örnek aldığım böyleleri var. Eminim, başkaları için de bu bir gerçektir.
Ama şahsen, kendi hayat tarihçemde ‘âlim değil ama, ârif’ târifine uyan o insanların ilim ile irfanı dövüştürdüklerini hiç görmedim. İrfan söylemi üzerinden ilmi ve âlimi aşağılayan bir tutumlarıyla da karşılaşmış değilim. Bilakis, değdiği zihinlere ve gönüllere ilim iştiyakı aşılayan bir noktada idi onlar. Derin bir bilgi açlığı, dolayısıyla bilgiye ve bilene hürmet, karakterlerinin baskın özellikleri arasındaydı. Sanırım onları ‘ârif’ yapan, ‘irfan ehli’ kılan bir sebep de, ilme ve bilene yönelik bu hürmetleriydi zaten. “Ben haddimi bilirim” diyebilen insanlar idi onlar.
Potansiyeli yüksek, ama uygun mecra bulamadığı için o potansiyelini en yüksek derecede açığa çıkaramamış böyleleri için hayıflanırım hep. Onları, parklarda bahçelerde gördüğümüz hurma ağaçlarına benzetirim. Onu aşkın salkım, her bir salkımında yüzlerce ince dal ve o ince dalların her birinin üstünde sayıları belki ona varan hurma adayı tomurcuklar… Ama o güzelim ağaçlar, iklim müsait olmadığı için, hurma veremezler de, bir çekirdek ve üstünde incecik bir kabuk ile “İmkânım olsaydı ne güzel hurmalar verirdim size” diye tevazu ve iştiyakla konuşurlar lisan-ı halleriyle. O ârifler de böyledir işte. Asıl verimlerini müsait olmayan şartlar sebebiyle gerçekleştiremezler, ama elleri yine de boş değildir.
Hallerinden ve dillerinden anlarsınız ki, lâyık oldukları imkâna kavuşsalardı, onlar başkaları gibi “ilim ne ki, bize irfan yeter” gibi söylemlere asla yeltenmezler, bilakis irfanlarını ilimle taçlandırıp zirveye çıkarırlardı.
Velhasıl, dünden bugüne ‘ârifler’ aramızda yok değil. Ama ilmi kötüleyip cehaletin odununu harlandıran insanlar ârif değil.
Açık gerçeği konuşmak durumundayız: Varlığından söz edilen irfan, derin bilgiye ve fikre dair bir potansiyelin ifadesiydi; cehalete övgünün gerekçesi değil. Ârif dediğimiz insanlar, bir de ilim ehli olabilecek imkâna kavuşsalar çok daha fazlasını, yükseğini ve güzelini gerçekleştirmeye müstaid iken mevcut şartlar içerisinde ellerinden gelen en iyisini düşünen, yapan, uygulayan insanlardı.
Eğitimde fırsat eşitliği mutlak surette sağlanamasa da, onların maruz kaldığı düzeyde bir eşitsizliğin ortadan kalkmış olduğu, bilgiye erişmenin yeni ve farklı imkânlarının oluştuğu şartlarda, buna rağmen—deyim yerindeyse mazeretsiz ve kasıtlı bir surette—cehalete taraftar ve talip olan, bilgiye ulaşmayı reddeden, önyargısını son yargı addeden, farklı bakış açılarını zenginlik ve imkân değil varoluşu için bir tehdit olarak algılayan insanları ‘ârif’ olarak tanımlamak elbette gerçek âriflere haksızlık ve hatta hakarettir. Böyleleri, ulaşması mümkün olduğu halde bilgiyi reddediyor ve sevmiyor. Hem tembel, hem saygısız. Doktor dövmeyi mârifet zannedende hangi irfandan söz edebiliriz? Yahut, siyaseten tercihi tercihiyle aynı değil diye memleketin belki en güzide nöroşirurji profesörünü ‘hain’ diye niteleyenden? Veyahut uzmanlık alanı Abdülhamid dönemi olan bir tarih profesörüne, ezberini bozan iki doğru bilgiyi verdi diye “Okumuşsun ama adam olamamışsın. Öğren de gel!” kabalığıyla konuşan birileri midir ‘ârif’ olanlar?
İlim ehlinin böyleleri nezdinde kıymet bulmasının tek bir şartı var: onlar kahvehane köşelerinde okey oynarken ders çalışıp, üstüne onlarca sene okuyup, üstüne gurbet diyarlarda master ve doktora yapıp, sonra onlarca kitap ve makale için dirsek çürütüp, günün sonunda onların kahvehane köşelerinde kırk senedir söylüyor olduklarını en sonunda kavradıkları ‘hakikat’ olarak teyid ve tasdik etmeleri…
İlmi olmasa da ilim edinme potansiyeli olan ve her hâlükârda ilme hürmeti elden bırakmayan âriflerimiz vardı ve ihtimal ki bugün yine öyleleri var. Ama cehaletini, hele ki kabalığını, hele ki lümpenliğini ‘irfan’ diye pazarlamaya kalkışan da haddini bilsin lütfen. Birilerince ‘âlim değil ama ârif’ diye sırtı sıvazlanıp, iyice şımarmasın, pervasızlaşmasın.
Hayatım boyu elitizmin karşısında oldum, ‘ehliyete’ saygım olmakla birlikte bunu ‘uzman despotizmine’ gerekçe kılmaya çalışanlardan da hazzetmedim. Ama cehaletin despotizmi çok daha tehlikeli. Doğru, elitizm kötü, ama popülizm onunkini mumla aratacak kötülükte.
Aradığımız irfana oralarda hiç ulaşılamıyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.03.2025
26.12.2024
24.12.2024
12.12.2024
23.10.2024
26.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
29.06.2024
11.06.2024