Metin Münir
Son günlerde aklımı bir soru meşgul ediyor:
Gittikçe tembelleşiyor muyum?
Belki bu daha iyi bir soru:
Eskiden de tembeldim de gittikçe daha tembel mi oluyorum?
Sabah ve kahvaltı saati. Kucağımda dizüstü bilgisayar. Üzerinde oturduğum koltuğun sağında müsli tabağı. Solundaki taburede bir fincan çay.
Bir kaşık ondan, bir yudum bundan derken kedinin mamasını vermediğim aklıma geliyor.
Üffff.
Kalkıp vermem için tahmini beş-altı adım atıp mamasını sakladığım yere gitmem, eğilip mamayı almam, bir veya iki adım atıp mutfak kapısını açmam, iki veya üç adım atıp mama tabağının olduğu yere ulaşmam, orada mama paketini açıp tabağa boşaltmam, geri dönüp boş paketi mutfaktaki çöp tenekesine atmam gerek. Birkaç gün önce yaptığım gibi, taşırken pakette kalan suyu üstüme döküp pantolonumu genç yaşta malulen emekliliğe ayırmak zorunda kalmamaya özen göstererek.
Şu anda Kristof Kolomb’un ilk Amerika yolculuğu kadar zahmetli görünüyor bana bu iş.
“Şimdi yapma, tatlım,” diyorum kendi kendime. “Nasıl olsa biraz sonra kapının yanında yapman gereken bir başka şey çıkacak. Kedinin mamasını o zaman verirsin. Zaten şişmanlıktan ölecek. Karnı neredeyse yere değiyor.”
Bunları kendi kendime diyorum, çünkü evde başka kimse yok.
Evde başka birisi olsa, kolay.
“Kedinin mamasını verir misin?” derim. Veya “Bu sabah da kedinin mamasını sen verir misin?”
Suçluluk duygusu arayıp bulmakta uzmanım. “Sen burada tıkın, zavallı hayvanı aç bırak. Utanmıyor musun?” demem uzun sürmüyor.
Gene kendi kendime, tabii.
Tamam. Tamam. Kalkıyorum.
Ama kalkmadan önce anlatacak başka bir şeyim var.
Çay konusu.
Yakın zamana kadar çayı mutfak bankosunda hazırlar, ocağın dijital saatini dört dakikaya kurar, alarm çalınca koltuk ile çayı ayıran çölü aşarak fincanı alır, koltuğa dönerdim.
Bu işi bekletmeden yapmam gerekirdi, çünkü alarm sus düğmesine basmadan susmaz, eşek sudan gelinceye kadar çalardı.
Tembelliğe gelince kafam iyi çalışıyor.
Bu sistemi değiştirdim.
Artık çayı hazırlayıp demlenmesi için oturduğum koltuğun yanındaki taburenin üstüne koyuyorum. Eski karımın çeyizinde bulunan analog alarmı buldum. Onu dört dakikaya kuruyorum. Dört dakika dolunca çalıyor ve kendiliğinden susuyor.
Çay hazır.
Alıp getirmeye gerek yok.
İyi de bu işin sonu nereye varacak?
Bu sabah uyandıktan sonra yataktan kalkmaya üşendim. Dün öğleden sonra da az daha yüzmeye gitmekten vazgeçecektim. Bugün de içimde öyle bir his var ki yemek pişirmeye üşeneceğim.
Tembel hiçbir şey yapmak istemese mesele yok. Ama tembel kişi durmadan bir şeyler yapmak ister.
Demek istediğim, tembellik bir şeyler yapma isteğini ortadan kaldırmaz, o isteğinin tatmin edilmesini geçici olarak veya kıyamet gününe kadar erteler.
İçinde benzin olmayan araba hiçbir yere gitmez, ama araba olmaya devam eder misali.
Tembellik, insanın yapmak istediği şeylerle onları yapması arasındaki mesafedir. Ne kadar tembel isen mesafe o kadar büyük olur.
Bende, korkarım, yakında bu mesafenin ışık yılı ile ölçülmesi gerekebilir.
Bir de miskinlik var galiba ki o da üşengeçliğin mistik bir boyuta ulaşması olmalı.
Ulaşınca, ki bu gidişle fazla zaman kalmadı, anlatırım.
Anlatmaya üşenmezsem, tabii.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2021
1.02.2021
24.01.2021
18.06.2020
4.06.2020
29.02.2020
27.02.2020
25.02.2020
13.02.2020
30.01.2020