M.Şükrü HANİOĞLU
"Siyaset"e her an suç işleyebilecek bir "zanlı" olarak yaklaşan, "siyasetçi"yi de küçük düşürücü metaforlar kullanımıyla kavramsallaştırarak bunların alternatiflerinin "devlet idaresi" ve "devlet adamı" olduğunu savunan yaklaşım toplumumuzda demokratik siyasetin daimî kaybedenidir.
Geçtiğimiz hafta neticelenen cumhurbaşkanlığı seçimi de bu kaideyi bozmamıştır. Bu seçimde de (adayların kişiliklerinden bağımsız olarak) "siyaset"i temsil eden ikisinin başarılı olması tesadüfî değildir.
Özerk bir alan
Kökleri Osmanlı dönemine giden, 1960 darbesi sonrasında güç kazanan vesayet rejiminin de temel tezlerinden olan bu yaklaşım "siyaset"in temsil özelliğini küçümsemekle kalmamakta, "devlet idaresi"nin belirli bilgiler çerçevesinde gerçekleştirilmesi gereken bir eylem olduğu varsayımı üzerinden ona özerk bir alan bahşetmektedir.
Bunun doğal neticesi olarak zikredilen bilgiyi özümsemiş, devletin çıkarı ve halkın uzun vâdeli yararına vakıf, "seçim" benzeri vülger endişeleri bulunmayan kişi olarak kutsanan "devlet adamı," söz konusu özerk, siyasetin müdahalelerinden korunan alanın "doğal sahibi" olarak kavramsallaştırılmaktadır.
Demokrasi tarihimizi "siyaset"in bu özerk alanı daraltma ve tedricen ortadan kaldırma mücadelesi olarak yorumlamak yanlış olmaz. Uzun süre siyasetin "saldırılarından" korunan bu "kutsal alan" günümüzde yokolma aşamasına gelmiştir. Buna karşılık, küçük bir statü grubu olmasına rağmen kamuoyu oluşturmada etkisi güçlü bir kesim siyasetin bu alanı "fethi"nin kapsamlı sorunlara yol açacağı tezini savunagelmekte, onun en azından bir parçasının "devletin yüksek çıkarları"nın korunması amacıyla özerk kalmasını arzulamaktadır.
"Devlet idaresi" geleneği
Devleti özel bilgiye sahip "devlet adamları"nın yönetmesi tezinin kökleri oldukça eskidir. Eflatun, Politikos'da "sofist" ve "felsefeci"den farklı bir kişilik olan ve devleti yönetmek için gerekli bilgiye (gnosis) sahip "devlet adamı"nın üstünlüklerini ele almış, Machiavelli ise Francesco Guicciardini benzeri çağdaşlarının itirazlarına karşılık söz konusu bilginin bir "ilim"e dönüştürülebileceğini savunmuştur. Doğu geleneği de bu alanda Nizamü'l-Mülk'ün değerlendirmeleri benzeri önemli eserler üretmiştir.
Antik dönemden ortaçağa ulaşan "bilgi ile yöneten, idare sanatına vakıf devlet adamı" yaklaşımının en sadık takipçilerinden birisi de Osmanlı devleti olmuştur. Bu temele dayanan yönetim felsefesi, Tanzimat sonrasında hızla genişleyen bürokrasinin tesis ettiği diktatörlüğün de düşünsel arka planını oluşturmuştur. "Katılım"ın anlamsız, hattâ zararlı olduğunu varsayan, "cahil kitle"nin devlet idaresine müdahalesinin büyük sakıncalar doğuracağını düşünen Tanzimat ricâli, Yeni Osmanlıların "seçimle oluşacak meclis" benzeri taleplerini bu nedenle kabul edilemez bulmuştur. Bu devlet adamları, hikmet-i hükûmet temelli bürokratik faaliyetlerinin "siyaset" olduğunu düşünmüş, birçok yönünü taklit ettikleri Avrupa'daki "katılımcı siyaset"in Osmanlı "koşulları"na uymayacağını savunmuşlardır.
Devlet adamı-siyasetçi
Bu açıdan bakıldığında "İnkılâb-ı Azîm" olarak adlandırılan 1908 hareketi sadece "siyasal parti" kurumunu yaratmakla kalmayarak farklı bir "siyaset" anlayışını da gündeme sokmuştur. Ama ilk özgür seçim sonrasında "seçimler seçim olmaktan çıkınca" siyasetçi de "melez" bir yaratık haline gelmiştir. Kendilerini gerçek anlamda "devlet adamı" olarak gören, "yüksek siyaset" yaptıklarını düşünen Said ve Kâmil Paşa benzeri bürokratlar partili siyasetçilere yukarıdan bakmışlardır. Ancak yarım yamalak işleyen "siyaset" dahi onlara kısa sürede mitolojik yaratıklar haline gelmiş oldukları gerçeğini öğretmiştir. Onların devri kapanmış ve "ağır paşalar"ın yerlerini "devlet adamı -siyasetçi" melezi yeni bir "yönetici" tipi doldurmuştur.
Yeni "melez" yöneticiler hem siyasal parti üyesi, hem de hikmet-i hükûmet çerçevesinde karar alan bürokrat "devlet adamları"ydı. Erken Cumhuriyet siyasal kadrosu da bu mirası sahiplenmiş ve geliştirmiştir. CHP liderleri de tıpkı İttihad ve Terakki rüesâsı gibi hem siyasal parti yönetmiş hem de seçim, kitle ile iletişim benzeri kaygıları olmadan hikmet- i hükûmetin gereklerini yerine getirmiş, bunun da "siyaset" olduğunu düşünmüşlerdir.
Siyaset, 1950 sonrasında muhafazakâr kalkınmacılık -devletçi modernleşmecilik kutupları etrafında yeniden şekillendiğinde de bunlardan birincisi "siyaset" ikincisi "devlet yönetimi" merkezli yaklaşımları benimsemiştir. Erken Cumhuriyet dönemi ile çok partili siyaset arasında köprü kuran bir lider olan İsmet İnönü şüphesiz "melez yönetici" tipinin çarpıcı örneklerinden birisini oluşturuyordu. Erken Cumhuriyet'in seçim kaygısı olmayan, kitlenin talepleriyle ilgilenmeyen "devlet adamı," 1950 sonrası gerçekliğinde bunları da gözönüne almaya zorlanarak "siyasetçi" yönünü güçlendirmişti. Buna karşılık, onun için son tahlilde önemli olan kitlenin istemleri değil hikmet-i hükûmetin gerekleri idi.
Siyaseti savunma
1960 sonrası vesayeti "devlet idaresi"nin özerk alanını genişletmek, onu siyasetin "saldırılarından" korumayı temel hedef olarak görmüştür.
Bu korumalı alanın idaresi de gerekli "bilgi"ye sahip "devlet adamları"na bırakılacaktı. Bu amaçla en uç noktası 12 Mart müdahalesi sonrasında kurdurulan "beyin takımı" olan "siyaset dışı" ya da yukarıdaki anlamıyla "devlet adamı -siyasetçi melezi" kişilikler ön plana çıkarılmıştır.
Böylesi siyaset mühendisliğinin temel sorunu demokratikleşen bir dünyada mitolojik bir karakter haline gelen "devlet adamı" ya da onun kerhen siyaset yapmak zorunda kalan melezlerinin başarı şansının olamayacağı idi. Toplumun çoğunluğu kendisiyle doğrudan ilişki kuran, taleplerini alan, "seçimleri düşünen" siyasetin doğal alanını sahiplenmesini desteklemiş ve "özerk devlet idaresi alanı"nın ortadan kaldırılmasına onay vermiştir. Bu popülizm ile karıştırılmamalıdır. Bu alanda yapılan tercih "bilgili"ye yönelik iğbirardan değil "gerçek siyaset"in taleplere daha iyi cevap vereceği varsayımından kaynaklanmaktadır.
Türkiye siyasetinin iki kutbundan biri olan devletçi modernleşmeciliğin temel sorunu onun bu gerçeği görememesi, kitle ile iletişimi küçümsemesi, "yüksek siyaset" yapımını "gerçek siyaset," toplumla ilişkiyi ise "öğreten bilge devlet adamı- öğrenen cahil fert" olarak kavramsallaştırmasıdır.
Bu kutbun marjinal bir hizip dışında vesayet destekçiliğinden vazgeçmiş olması önemli bir gelişmedir. Bu anlamlı ama yeterli değildir. Demokratik siyasette başarı ancak siyasetin doğal alanını sahiplenmesini savunarak ve "siyaset" yapılarak sağlanabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları














































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018