Münir AKTOLGA
http://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2015/11/20/rezil-bir-dunyaya-rezil-olunur-mu
Gerçi linkini verdim, bakarsınız, ama ibreti alem için şu satırları bir kez daha okuyun:
“Kaç kuşak böyle yetişti... Gazetelerini açıp şöyle bir göz gezdirince yüzleri buruşur, "cıh cıh"lamaya başlarlar ve "yine dünyaya rezil olduk" diye söylenirler. Tabii "dünya" dedikleri, "Batı dünyası"nın kısaltılmış halidir. Yoksa Filistinlilere, Şilililere, Meksikalılara rezil olduk diye hayıflanacak halleri yok! Mesela düşünüyorum da...
Cezayir'in bağımsızlığını tanımak üzere 1958'deki BM oylamasında Türkiye'nin "çekimser" kalmasından utanan kaç beyaz Türk çıkmıştır? Zaten olayları Fransız gazetelerinden tercümeyle takip ediyorlardı ve "Fransız kalmak"tan çok memnundular.
Asıl korktukları Cezayirliler değil, Fransızlar karşısında utanmaktı.
Peki neden? Böyle eğitildiler de ondan. Tabii buna eğitim demek doğru mu, emin değilim. Şartlanma demek belki daha anlamlı. Değer ölçütü, mahcubiyet kıstası olarak önlerine bu konuldu! (Bütün geleneksel kriterleri ilga edip yerine de bir şey koymayınca, ne idüğü belirsiz ezikliklerin ve soyut sloganların eline kalıyorsunuz işte!) Sonunda bu bakış büyüdü, yayıldı, medyayı ve toplumsal zihniyeti kuşattı.
Öyle ki, yolsuzlukları, tecavüzleri, cinayetleri, siyasal-sosyal yamuklukları falan bir yana bıraktım; basit bir su kesintisinde bile "dünyaya rezil olmak"tan bahseder olduk. Hani Batı'nın haberi olmasa, ortada bir problem yokmuş gibi!
Dünyanın nasıl rezil bir yer olduğunu nihayet anlamışızdır diyordum bir süredir.
Bu tayfa hiç değilse "dünya zaten rezil bir yer" diye düşünür böylesi yavelerden vazgeçer sanıyordum. Ama yok! Milli maç sırasındaki ıslıklamalar medyada yine aynı kafayla yorumlandı. Yahu bırakın dünyayı da, kendi edep kriterlerinizi cesaretle ortaya koyun! Oradan tartışalım. O Batı'nın UEFA'sı ülkende terör saldırısında katledilenler için formana siyah bir bant takmana bile izin vermemişti, nasıl unuttun? Dün Twitter'da bir genç; "bırakın bu eziklikleri; dünya artık rezil olunacak bir yer değil, bunu anlayın" diye haykırıyordu. Yerden göğe haklıydı!
Tek itirazım şu ki, o "artık" fazla! Şimdi şimdi bunu anlamayan kalmıyor, kalmayacak“!
Peki şimdi burada o „Batı’ya, ve onların içerdeki uzantısı durumunda olan o „Beyaztürklere“ ilişkin yazılanlar, yanlış mı, haksız mı?
Yerden göğe kadar doğru ve haklı! E, o zaman sorun nerede? İşte mesele!...
Sorun şu ki, „Beyaztürkleri“ eleştirirken haklı pozisyonda olmak, onlar için yazıp söyledikleriniz doğru olması sizin o „Beyaztürk“ duruşuna karşı bir reaksiyon olarak ortaya çıkıp, kimlik oluşturma sürecinde aynı duruşun “zıttını“ üreterek „Siyahtürk„ bir kimlikle ortaya çıkmanızın gerekçesi olamaz, böyle bir kimlik sizi haklı yapmaz!... Bu durumda öteki ne kadar haksızsa, siz de, haksızlığa karşı çıkıyorum derken gene aynı şekilde haksız konuma düşmüş olursun!... İşte melele bu paradoksu kavrayabilmekte… Neden mi, nasıl mı?...
O an orada Fransa'daki terör olayının kurbanları anılıyor, bitti!!... Bunun aması maması, “Beyazı-Siyahı” olmaz!!... Neymiş efendim, "ama o Batılılar da şunu yapmışlar da, bunu yapmışlar", veya Beyaztürkler şöyleymişte böyleymiş!... Bunlar o an-saygı duruşu esnasında- ıslıklayarak veya slogan atarak (bu slogan “şehitler ölmez vatan bölünmez” de olsa) yapılan saygısızlığın gerekçesi olamaz!...
Peki o zaman neden "PKK terörünü" lanetliyorsunuz?... Onlar da yaptıklarını "ezilenlerin milliyetçiliği haklıdır" "ilkesine" dayanarak yapmıyorlar mı?!!... -hatta daha da ileri giderek bütün o cinayetleri sosyalizm adına yapmıyorlar mı... “Emperyalizme” ve “Beyaztürk rezilliğine” karşı çıkacağız derken buna-bunlara- reaksiyon olarak doğan “Siyahtürk” bir ruh halini-“Siyahların” tepkisel duruşunu haklı mı bulacağız?...
Ben, “Siyahları” siyah oldukları için değil, onlar kendi içlerinde tıpkı ana karnındaki o çocuk gibi Hak’kı barındırdıkları için, “Beyazlar” Hak’sız olduğu için destekledim... Yoksa, “Siyahlar” da kendi nefislerinden dolayı-“Siyah” oldukları için haklı değiller!!... “Beyazlar” ne yapıyorsa sen de onu yap, ama ne imiş, senin yaptığın onlara karşı bir reaksiyonmuş!.... Bu anlayış, bu duruş seni Haklı yapmaz!!... Haksızlığı kendi içinde yoğurarak Hakkı temsil eden yeni bir sentez yaratacaksın, ancak o zaman, kendinden dolayı değil, ortaya çıkan bu sentezden dolayı Haklı olduğun, Hakkı temsil ettiğin anlaşılır...
İşte ben bunun için ideoloji zihinsel bir virüstür diyorum!... Sadece şu yazı, buradaki mantık bile virüsün bünyede yaptığı tahribatı göstermeye yeter!...
Biz neler gördük neler!... Yıl 1970-71 olabilir... Bizim “solcu-devrimci” arkadaşlar bir gün bir "faşisti" yakalamışlar önce ODTÜ'de yurtların yanında kalörifer dehlizlerinde, sonra da - lojmanlar vardı o zaman oraya getirmişler konuşturmak için işkence yapıyorlar!... Tırnakları mı sökülmedi, neler yapıldı neler!... Bütün bunlar sosyalizm adına, ilericilik, devrimcilik adına yapılıyordu!... Bütün bunlar, "ama onlar da şunu şunu yaptılar" adına, bunların intikamı için yapılıyordu!.. Bu anlattığım olay basit birşey, ya Stalin'döneminde öldürülen milyonlar?... Ezilenlerin reaksiyonunu devrimcilik olarak anlayan zihniyet, ezilenlerin yaptığı aşırılıkları haklı bulan mantık hiçbir şekilde mazur görülemez...
Dikkat, hastalık muazzam bir hızla yayılıyor... Bir ideolojiye karşı mücadele etmeye çalışırken başka bir ideolojiye teslim olmak sizi kurtarmaz! Hakkı adaleti savunmak için insan olduğunuzu hatırlayın yeter!... “Beyaztürk’e” karşı çıkacağım derken “Siyahtürk” olmanın dayanılmaz çekiciliği, “haklılık duygusu” sizi yanıltmasın!... Bu türden reaksiyonist-rövanşist duygusal tepkilerle “yeni Türkiye” falan inşa edilemez... Yazık oluyor, gerçekten yazık oluyor!... “Kimse yok mu, kimse kalmadı mı o tarafta”!...
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023