Münir AKTOLGA
BU İŞİN ÇİVİSİ NE ZAMAN ÇIKMAYA BAŞLADI; YA DA, AK PARTİ’NİN “FABRİKA AYARLARI” NE ZAMAN BOZULMAYA BAŞLADI?...
Sayın S. Yaşar diyor ki, “Türkiye ekonomisindeki gerileme aslında Köprü ve Otoyollar ihalesinin iptalinden sonra başladı. Yani Şubat 2013’ten itibaren gerileme başladı”.
S.Yaşar'la durduğumuz yer çok farklı ama bu yazısı doğru (doğruya doğru!...)
Fakat bence eksik! Bir noktayı da ben ilave etmek istiyorum!...
Bence bu ihalenin iptal edilmesinin asıl önemli yanı bu noktadan itibaren artık sayın Erdoğan'ın "Başdanışman" Y.B çizgisine girmesindedir (Başdanışman’ın hakkını yemeyelim!)!... Çünkü, ihale iptal edilmeden bir süre önce bu "Başdanışman" yoğun bir kampanya başlatmış, "halkın malını neden özel şirketlere peşkeş çekiyorsunuz, halkın malı halka satılmalıdır" sloganıyla sayın Erdoğan’ı etkilemeye çalışmıştı!...
Erdoğan ise o ana kadar parti içinde bir denge unsuru idi; ama bu olayda ağırlığını Devletçi-jakoben kanattan yana koyunca bütün dengeler altüst oldu (bu noktada denebilir ki, “o Başdanışman’ı oraya atayan da zaten Erdoğan’dı; bu nedenle, olay başından beri hep onun kontrolünde gelişmiştir”!... Bunu bilemeyiz tabi; gelinen noktadan sonra aslında bu önemli de değil, önemli olan, bu olayın bir dönüm noktası olması ve bu olaydan sonra sayın Erdoğan’ın da kamu oyu önünde ağırlığını açıkça o jakoben kanattan yana koymasıdır!...)
İşte, o andan itibarendir ki, AK Parti'nin "fabrika ayarlarının" bozulmaya başladığını, Devlet mülkiyetini ve Devletçiliği tasfiye etmeye yönelik burjuva anlamda devrimci politikaların yerini bilinen Devletçi politikaların aldığını, sürecin, Ecevit'in "halk sektörü" örneği bir tür Devletçi-popülist yola doğru sapmaya başladığını görüyoruz! Bu yol daha sonra politik olarak ulusalcılarla ittifakla da birleşince, artık AK Parti’nin "fabrika ayarlarından" uzaklaşması süreci başlamış oluyordu!...
Nitekim gene aynı günler sayın Erdoğan'ın faiz lobisi" tartışmalarını başlattığı günlerdir de!... Ama ne ilginçtir ki, sayın S.Yaşar da o zaman bu koroya dahildi, hatta koronun baş elemanıydı!...
Düşünün, AK Parti on yıl içinde faizleri normal yollardan adım adım düşürerek yüzde 60’lardan yüzde 6-7 lere indirmiş, politika faizi 4,5 olmuş ve tam bu olumlu gelişmeler olurken bu koro sayın Erdoğan'ın başkanlığında başladılar “faizler 2,5'e, sonra da 0'a insin” demeye!... Enflasyonsa hala 7-8 arası seyrediyordu!... O dönemde petrol fiyatları yüksek olduğu için cari açık da 60 milyar dolar civarında idi ve siz hal böyle iken birden bir düğmeye basılmış gibi fazilerin hükümet kararıyla sıfırlanmasından falan bahsetmeye başlıyorsunuz. Bu konuda ayak direyen Merkez Bankası’nı “ihanetle” falan suçluyorsunuz!... Ne oldu peki sonra; bu türden acilci-jakoben politikalarla ne elde edildi?
Hükümete ve piyasaya güven sıfır oldu o kadar!! ...
Aynı günlerde, bu ekip İstanbul burjuvazisi aleyhine bir kampanyayı da başlatınca (o "mülksüzleştirme" ifadelerini falan kastediyorum!...) büyük burjuvazi ve onlarla işbirliği yaparak Türkiye'ye yatırım yapmış olan küresel sermaye güçleri telaşlandılar ve zaten Gezi Olayı da tam o günlerde patlak verdi!... Sonuç, faizler birden 12,5'e fırladı!! Faizleri düşürmeye çalışanlar ilk planda faizleri yükseltmiş oluyorlardı!!... Tabi hemen suç Gezi’ye yüklenerek işin içinden çıkıldı!!...
Düşünün, bir Boyner'i "çapulcuyum" pankartıyla sokağa çıkaran, bir Koç'u Divan otelini Gezicilere açmaya yönelten ne idi dersiniz?... Sonra da tuttular, yok "üst akıl" bütün bunları planlamışta vb. diyerek direksiyonu Batı-Amerika ve AB-karşıtı bir yöne çevirmeye başladılar!... Neydi o Şanghay Birliği'ne katılma çağrıları, Çin’den füze almalar, Başdanışmanların Rusya'yı bir numaralı müttefik ilan etmeleri falan!...
Kısacası, Batı ittifakını, “ne oluyoruz, bunlar nereye gidiyor” diye endişeye düşürerek frene basmaya iten, buna bağlı olarak da Suriye'de ve Mısır'da Batı'yla ters düşmemize neden olan izlenmeye başlanılan bu ideolojik-jakoben politikalar oldu...
Adamlar açıkça, "bunlar Batı ittifakının kontrolünün dışına çıkıyorlar, başımıza bela açacaklar, bizi istemediğimiz bir savaşa kadar götürebilirler" diye düşünerek önleyici politikalar geliştirme yoluna girdiler!.. Tabi onlar böyle düşünerek ona göre davranmaya başlayınca bizim jakobenler de, “gördünüz mü bakın ne zaman ki biz bağımsız bir politika izlemeye başladık, İMF’i kovduk, bütün emperyalistler karşımıza dikildiler” falan diyerek 70’lerde “solun” içine düştüğü o “Milli Demokratik Devrim” çukuruna doğru kaymaya başladılar!!...
Tabi buna paralel olarak, uygulanan bu yeni politikalara Osmanlıcı-İslamcı kılıflar da giydirilmeye çalışılıyordu (bunları ben hep yazdım o zamanlar, MYH de var hepsi...)
Onlar bu yönde adım attıkça ötekiler de-yani Batı’lı müttefikler de- bu "paralel" işini falan tezgahlayarak karşı atağa kalktılar!... "Liberaller" nasıl oldu da birden "Paralelci" oldular acaba?... O "üst akıl" nerden çıktı öyle birden bire!... İlk on yılda "AK Partiyi" ve sayın Erdoğan'ı destekleyen o Batı’ya ne oldu, nasıl oldu da öyle birden bire politika değiştirdi?... Bütün mesele IŞİD mı dersiniz!!... Nasıl oldu da koskoca bir “Batı ittifakı” bir PKK-PYD’nin peşine takıldı gidiyor!!...
Neymiş efendim, “biz kendimize dönünce, bize ait olan şeylere sahip çıkmaya başlayınca” işler değişmiş!...Bunun için bizi durdurmaya çalışıyorlarmış!... “Üst akıl”ın bugün bize karşı olmasının asıl nedeni bu imiş!...
Peki, bugün sahip çıkmaya çalıştığımız "bize ait olan o şeylerin” ne olduğunu mu merak ettiniz? Jakoben ideologlar onu da şöyle açıklıyorlar... “Her ne kadar bizi ondan koparmaya çalışsalar da bugün hala “Osmanlı gerçeği” diye birşey var” diyorlar!... "Biz", "ana gövde" oluyormuşuz, öteki Ortadoğu ülkeleri de "parçalar"!... "Yüz yıllık parantezden" sonra şimdi sıra bizden koparılan o "parçaları ana gövdeyle birleştirmeye gelmiş”... Böyle diyorlar, açıkça böyle yazıyorlar (kim mi yazıyor, kim mi söylüyor bunları diyorsunuz, siz hiç gazete okumuyorsunuz galiba!!...) Hatta daha da ötesinden bahsediyorlar, “1.Dünya Savaşı henüz daha bitmemiş de, şimdi sıra yeni bir Kurtuluş Savaşı vererek bize ait olan o toprakları düşman işgalinden kurtarmaya gelmiş”!...
E sen tut, sabah akşam “emperyalist Batı’ya” karşı yeni bir kurtuluş savaşından bahset, bütün basın yayın organlarını bu türden hikayelerle dolduran o jakoben “biad”cılara teslim et, ondan sonra da, “ne oldu bu Batı’ya da hepsi öyle birden bire PKK-PYD’ci kesildi diye yakın!...
Hala da yazıyorlar! Kendilerinden o kadar eminler ki, herbirisi kendini “kefen giyerek” cenge çıkmış bir cengaver-alperen olarak görüyor mübarekler!!... Sonra da işler sarpa sarınca tutuyorlar bu belaları başımıza sardılar falan diye ağlıyorlar; “solcular” gibi, ne olduğu belli olmayan bir “anti emperyalizmi” oynayarak mazlum görünmeye çalışıyorlar!... Nasıl bir "kahramanlıktır" bu Allah aşkına, aynı anda hem Batı'yı, hem Rusya'yı, hem İran'ı ve diğerlerini karşına alarak ortaya çıkmak nasıl bir “kefen giyerek” şaha kalkmadır!!...
Bunlar aynen TRT 1 deki "Ertuğrul-Diriliş" dizisinin havasına girdiler!... 750 yıl önceki dünya ile bugünkü dünya sanki aynıymış gibi, "ya Allah" diyerek herkese karşı cenge kalkışmanın başka bir anlamını göremiyorum ben!... 21.yy da “vatanı böyle mi kurtaracağız”?... Mesele budur!...
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023