Münir AKTOLGA
Son günlerde hep “biad”dan- bireyin kendi iradesini tek bir kişiye teslim etmesi olayından- ve “biad kültüründen” bahsediyoruz (sadece Türkler için geçerli olan birşey değil bu, aynı kültürün Kürtlerde de bulunduğunun altını çizelim!... )
Nedir bu olayın- biad kültürünün- kökenleri, hiç düşündünüz mü bunu? Neden bir Almanya’da veya İngiltere’de böyle bir şeye rastlanmaz da bizde olur böyle şeyler?... (bu konuda çok yazdım, isteyen daha önceki çalışmalara dönebilir...)
İşin özü, ilkel komünal toplum kökenli “konar göçer” toplum geleneğine- kültürüne ve yapısına dayanıyor aslında! Aşiret yöneticisi-aşiret üyeleri ilişkisine (geleneğine, anlayışına) dayanıyor... Buradaki, eşitlikçilik temelinden kaynaklanan demokratik saygı ve bağlılık duygusunun, daha sonra sınıflı toplum haline gelince “biad” şeklini almasından kaynaklanıyor...
İlkel komünal toplumdan çıkma konar göçer aşiret toplumunda henüz daha bugün bizim anladığımız şekilde bir bireyin bile bulunmadığını unutmayalım. O zamanki yapının “bireyi” ancak aşireti-yani toplumu-varsa var olan basit bir “sistem elementi” konumundadır... Aşiret şefiyle aşiret üyeleri arasında sınıfsal anlamda bir çıkar çatışması olmadığı gibi, aşireti ilgilendiren önemli kararlar da zaten aşiret meclislerinde-bizde Toy-hep bir arada yapılan demokratik tartışmalar sonunda alınmaktadır... Toy’dan bir kere karar çıkınca da artık ondan sonra bu kararı uygulamakla yükümlü aşiret şefi ne derse o olurdu... (Dikkat ederseniz, burada söz konusu olan, daha sonra “biad” adını alan bireyin iradesini şefe-tek bir kişiye-teslim etmesi olayından farklı bir şeydir...)
İlkel komünal toplum kalıntısı toplum yavaş yavaş kendi içinde sınıflaşmaya başlayınca o zaman farklı çıkar grupları olarak “aşiret şefi ve etrafındakilerle”- "diğerleri" olmak üzere iki sosyal sınıf da şekillenmeye başlar...
Öte yandan, bu toplum -bizde olduğu gibi-fetih yoluyla Devletleşmeye başlayarak sınıflı bir toplum haline geldikçe, bir yandan eski aşiret şefi Sultan haline gelirken, diğer yandan da, Devletin bürokrasisini oluşturan kadroların hep devşirmelerden oluştuğunu görürüz. Neden mi? (dikkat ederseniz buradaki devlet kavramını hep büyük harflerle yazıyorum. Çünkü bu Devlet Batı’daki devletten başka bir Devlettir!!...)
Çünkü, fetihleri yapan ve Devleti kuran kadrolar hep EŞİT aşiret üyeleri idiler. Bu insanlardan bir kısmını diğerleri üzerinde bir otorite olan Devletin bürokratları haline getirmek mümkün değildi!...
Evet, büyük bir devrimdi bu. Sınıfsız toplumdan sınıflı topluma geçilmiş oluyordu... Gerçi bu geçiş Batı’dakinden farklı biçimlerde oluyordu ama olsun, gene de sınıflılaşma anlamında işin özü aynı idi!... Batı’daki “feodal sınıf” ve “serflerin” yerini bizde “Devlet sınıfı” ve “Reaya”- diğer halk kitleleri alıyordu o kadar!... Devşirme Devlet kadroları yaratma geleneği işte bizdeki bu maddi bölünmeyi ayakta tutacak bir formül olarak ortaya çıktı!...
Bu aşiret-ve aşiretten Devlet haline gelen tarihsel devrimci fetihçi yapı- Batı’daki feodal sistem gibi kendini üreterek varolmaya dayanmadığı için- sınıflaşmayla birlikte yapı değiştiği halde üretim ilişkileri değişmediği için- eski aşiretin sınıfsız toplum gelenekleri- kültürü kolay kolay değişmiyor, o eski kültür sanki taşlaşmış gibi kalarak şimdi artık sınıflı toplum haline gelen yeni topluma uyarlanmaya çalışılıyordu...
İşte, bizde eski sınıfsız toplum şefinin Sultan haline gelmesinin özü-öyküsü budur. Eskiden, aşiret üyeleri, aralarında çıkar çelişkisi olmadığı için aşiret beyiyle çatışma-sınıf mücadelesi- içine girmezler, bütün bir aşireti temsil ettiği için ona saygı duyarlardı, bu anlamda bir uyum vardı aralarında. Şimdi ise, toplum sınıflılaşınca bu uyum kaybolur. Onun yerini arkasında Devlet gücü olan BİAD ; ve de tabi isyan alır!... Başta devşirmeler olmak üzere biad eden Devlet sınıfı katmanları ve bütün bu olup bitenleri bir türlü hazmedemedikleri için bunlara karşı sürekli mücadele halinde olan geniş halk kitleleri. Alın o Osmanlı tarihini, Devlete karşı isyan ve ayaklanma olayına raslamadığınız tek bir sayfa bile bulamazsınız... “Alevi isyanları” şeklinde ortaya çıkan isyanlardan “Türkmen boylarının isyanlarına”, “Celali İsyanlarından” “zındıklar ve mülhidlerin”-yani sufi grupların-isyanlarına kadar bunların hepsi sistemin yapısındaki çelişkiden kaynaklanmaktadır. Ve gene dikkat edin, her seferinde mutlaka bir mehdi yaratılır ve onun önderliğinde yürütülür bu isyanlar!... Neden? Çünkü, “Tanrının yeryüzündeki gölgesi” olan bir Devlete karşı gene ancak Tanrı tarafından gönderilen bir mehdinin önderliğinde mücadele edilebilirdi de ondan!...
İşte, ölü kuşaklardan bize kalan “geleneklerimiz-kültürümüz” dediğimiz o habis ruhun, o mirasın özü budur!... Zamanında stratejik zihniyetimizin kaynağı olan ve bizi daha ilerilere götüren bu tarihsel devrimci ruh hali-bu kültür, Devletleşerek sınıflı toplum haline gelince daha da ilerleyebilmemiz için bir ayak bağı haline dönüşecektir...
Peki çözümü nedir bu işin?
Çözüm, bir zinniyet değişimi olayıyla ilişkilidir ki, bunun da yolu Kapitalizmin gelişmesinin önündeki bütün o antika Devletçi kalıntıların temizlenmesinden, eski antika Devletçi kültürün-geleneklerin yerine KAPİTALİST KÜLTÜRÜN ve onun şekillendirdiği yeni bir üst yapının inşa edilmesinden geçiyor. Bu durumda artık esas olan Devlet değil BİREY olacağı için, devlet, özgür bireylerin oluşturduğu bir sistem haline dönüşeceği için, BİAD olayının maddi temeli de kalmaz...
Peki bugün Türkiye neresinde bu sürecin?
Evet doğru, Türkiye'de de artık gelişmiş bir kapitalizm var. Ama buna paralel olarak henüz daha kapitalist kültürü-bilgi temelini- esas alan bir yeniden yapılanmaya gidilemedi (bilinç daima geriden gelir)... Sözü edilen “yeni Türkiye” ve yeni anayasa olayının diyalektiği budur....
İşte Türkiye şimdi tam bu geçiş aralığında bulunuyor. Eski yapı kendi içinden yarattığı- özünde gene Devletçi olan- REAKSİYON tarafından devrildi-tersine çevrildi, eski düzen altüst oldu; ama henüz daha yeni bir sistem yapılandırılamadı. Bu geçiş aralığında eski Devlet anlayışının özünü oluşturan "Tanrının yeryüzündeki gölgesi olma” durumu, onu alaşağı eden insiyatifi de gene Tanrısal bir güç - mehdi - yaratmaya yöneltti... Çünkü, “Tanrının yeryüzündeki gölgesi olan” bir Devlet ancak gene Tanrısal bir insiyatifle-mehdi- yenilgiye uğratılarak ele geçirilebilirdi!... Yani, mehdiyi yaratarak ona BİAD'I öngören anlayış eski sistemin içinde gelişen (Devlete karşı) reaksiyondur. Kemalist statükoya-Devlete karşı aşağıdan yukarıya reaksiyona dayanan halk hareketi “Tanrının yeryüzündeki gölgesi olan Devlete” karşı gene “Tanrı tarafından gönderilen” (“göklerden gelen karar” nedir?) bir MEHDİ yaratarak cevap vermektedir... Olay budur...
Buraya kadar olan süreç devrimin birinci aşamasının özünü-diyalektiğini oluşturuyor-du- Bundan sonra olacak olanlar ise, Beyaz-Siyah etkileşiminin sentezi olarak ortaya çıkacak, küreselleşme dönemine özgü çok kültürlü yeni kapitalist toplumun ürünü MELEZ insanların yeni Türkiyesini yaratmaya-inşa etmeye yönelik olacaktır...
Yazarlar
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023