Münir AKTOLGA
Dünya Kadınlar Günü-8 Mart- öncesinde Kadir Has Üniversitesi gerçekleştirdiği ‘Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Rakamların adeta alarm verdiği çalışmaya katılanların yüzde 61’i kadının en büyük sorununun ‘şiddet’ olduğunu söyledi... 2017 yılında meydana gelen 371’i silahlı toplam 472 kadın cinayetinin birkaçı beylik silahı olmak üzere 128’inde tabanca, 96’sında çeşitli tüfek, 146’sında kesici aletler kullanılmış. 101 kadın ise boğularak, dövülerek, başına sert cisimle vurularak veya yüksekten atılarak öldürülmüş[1]...
"En büyük sorunun kadına yönelik şiddet" olduğu konusunda herkes anlaşıyor, bütün istatistikler de bunu doğruluyor zaten, peki ama neden, ne istiyoruz kadınlardan?..
Türkiye öyle homojen bir toplum değil. Daha önceki çalışmalarda da altını çizmeye çalıştığım gibi Türkiye’de adeta iki Türkiye var; “muasır medeniyet seviyesine” ulaşmış “Beyaztürklerin” Türkiyesi ve iki yüz yıldır hep ikinci sınıf insan muamelesi görmüş olanların yani “Siyahtürklerin” Türkiyesi!.. İki halk, iki kültür içiçe birarada (artık birlikte bile değil) yaşıyorlar...
Bütün bunları Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı "kutuplaşma" ortamından ayrı düşünebilir miyiz?.. Bu ülkenin yarısının diğer yarısını "gayrı milli" olarak gördüğü bir ortamda daha ne bekliyoruz ki?..
"Çevre'nin" "Merkez'e" yürüyüşünün ve “Beyaztürklerin” egemen olduğu Devleti ele geçirmesinin yarattığı özgüven patlaması yaşanılan kaos ortamının maddi temelini oluşturuyor... Bu açık!.. Eski „Beyaztürk“ düzeni bozulmuş, ama „Siyahlar“ da bunun yerine henüz daha „yeni Türkiye’ye“ özgü başka bir düzen kuramamışlardır... Trafikte yaşanılan kaostan ve kabadayılığın artışından tutun da, yolda sokakta rasladığınız bütün o lumpenlik havalarından kadına şiddete kadar bunların hepsinin altında yatan toplumsal neden budur...
Tabi bu geçiş döneminin altında en fazla ezilen kadınlar oluyor! Çünkü, içine girilen bu yeni ortamda kendilerine daha çok güven duymaya başlayan sadece erkekler olmuyordu, o „özgüven patlamasından“ nasibini alan kadınlar da artık kendilerini erkeklerle eşit haklara sahip olarak görmeye başlıyorlardı…
İşte bütün bunlar birçok erkek için fazla geliyor. Bir yanda „Beyaztürklere“ karşı kontrol edilemeyen bir özgüven artışı, diğer yanda ise, yanı başlarındaki kadınların da seslerinin yüklelmeye başlamasıyla birlikte eski erkek egemen düzenlerinin sarsılışı… Bütün bunları hazmedemeyen erkeklerin ruhlarını, „erkeklik elden gidiyor“ duygusuyla karışık bir kendini ispat etme hırçınlığı kapsamaya başlıyor! Kadınların ağzı var dili yok olduğu eski erkek egemen düzenin bozulduğunu gören bu erkekler grubu ilişkilerin üzerine oturacağı yeni bir anlayışa da sahip olamadıkları için, bu karışık ruh haliyle „Beyaztürklere“ karşı duydukları tepkiyi ve özgüven patlamasını önlerine çıkan en kolay engele -kadına- karşı yönlendiriyorlar… Bütün o erkeksi kubarmaların, kabadayılıkların, lumpenliklerin altında yatan neden budur… Şuna bakın, kendilerine „hoca“ ya da „din adamı“ diyen birçok geri zekalı işi gücü bırakmışlar kadınlarla uğraşıyorlar. Yok efendim bir kadınla birlikte asansöre binersen olmazmışta, yok şöyleymiş, böyleymiş… Bütün bunlar bir tesadüf müdür sizce?.. Eski düzenin koruyucuları ayaklarının altındaki zeminin kaymaya başladığını görünce adeta çıldırıyorlar…
Ama çıldıran keşke sadece bu „dinci“ yobazlar olsa gene neyse, bu noktada, bunlara işaret eden öteki “Beyaz” düzen koruyucuları da dahil oluyorlar koroya ve onlar da başlıyorlar; „görüyor musunuz bakın, bunlar -„Siyahlar- şöyledir de böyledir“! O zaman tabi, ilk anda insan, „nereye gidiyor bu işin sonu, ne yapacağız“ diye düşünmeye başlıyor ki, bunu bildikleri için „Beyazlar“ hemen devreye girerek, bunun da cevabını gülerek veriyorlar, „görüyor musunuz, bakın biz haklıymışız, tek çözüm yolu eski „Beyaz“ düzene geri dönmektir“ deyip noktayı koyuyorlar!!..
O halde?
O halde eskiye, „Beyaztürklerin“ eski düzenine geri mi dönelim, çözüm yolu bu mudur!?..
Tabii ki hayır!.. Bugünü yaratan, düne karşı duyulan REAKSİYONDUR zaten... İkinci sınıf insan yerine konulan „Siyahtürkler“ bir anda „Merkezi“-Devleti ele geçirince, "ulan biz ne imişiz de farkında değilmişiz" havasına girerek, iki yüz yıldır yaşanılan „Batılılaşmaya“ yönelik travmatik toplum mühendisliği çabasına karşı, reaksiyona dayalı sıradışı bir özgüven patlamasıyla kendi farklılıklarını öne çıkarmaya, herkese-herşeye karşı bir meydan okuma psikolojisine girmeye başlamışlardır... Tabii ki bu bir çözüm yolu değildir... Çözüm yolu olmadığı gibi, eğer bu özgüven patlaması frenlenemezse ülkeyi felakete bile götürebilir... Bir süredir zaten "bindik bir alamete..." hesabı önümüzü görmeden gidiyoruz!..
Tek bir çözüm var önümüzde ÇOK KÜLTÜRLÜLÜĞÜ temel alan bir TARİHSEL UZLAŞMA zemininde farklılıklarımızı zenginliğimiz kabul edip, kimsenin kimseyi yok ederek bir yere varamayacağının bilincinde olarak yeni bir SENTEZ yaratıp MELEZ İNSANLARIN yeni Türkiye'sini inşa edebilmek... Yeni bir Anayasayla, kuvvetler ayrılığını temel alan yeni bir anlayışla yola devam etmek...
Kadına şiddet sorunu da dahil olmak üzere bütün diğer sorunların çözümü dönüp dolaşıp bu noktaya gelip dayanmaktadır...
8 Mart 2018'e ilişkin olarak benim düşüncelerim bunlar... Günümüzde kadın sorunu her zamankinden daha fazla toplumsal çözüm sorunuyla bütünleşmiş olarak önümüzde durmaktadır...
[1] http://www.karar.com/guncel-haberler/en-buyuk-sorun-siddet-775935
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.11.2024
9.11.2024
31.07.2024
3.06.2024
9.04.2024
20.07.2023
18.07.2023
17.07.2023
20.06.2023
18.06.2023