Murat AKSOY
Meclis'in açılışı, BDP'li milletvekillerin yemin etmesi ilse başlayan süreç gözleri yeniden anayasa tartışmasına çevirdi. Geçen hafta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in başlattıkları görüşmeler olumlu sonuçların alınmasına yol açtı.
Açık söylemeliyim ki, seçimler öncesinde oluşan aşırı siyasi kutuplaşma; seçimlerin AK Parti ve karşıtları şeklinde geçmesi beni yeni anayasa konusunda ürkütmüştü. Bütün iyimserliğime rağmen içimde 'acaba' kuşkusu hep var oldu. Son gelişmeler var olan iyimserliğimi daha da arttırdı.
İKİ BÜYÜK DEĞİŞİM DALGASI
İçimdeki küçük acabaya rağmen, iyimserliğimin arkasında birbirini besleyen iki değişim dalgasının üst üste oturması var.
İlki Türkiye'nin 1990'larda başlayan değişim dalgasının demokrasi ile buluşması ve Türkiye'nin normalleşme sürecine girmesi.
İkincisi 1960'larda Batı'da ortaya çıkan 'modernliğin krizleri'nin aşılması konusunda dünyanın farklı yerlerinde gelişen alternatif değişim dalgalarının birbirini etkilemesi ile yaşanan daha büyük değişim dalgası.
Bu iki değişim dalgası birbirini besliyor. Dünyada yaşanan bu değişim, toplumsal taleplerin kamusal alanda daha fazla yansıması, kamusal çoğulculuk, açıklık, şeffaflık demek; kısaca daha fazla demokratlık demek. Türkiye'nin değişimi, dünyada yaşanan değişime bazen paralel bazen daha hızlı oluyor.
Bu büyük tabloya baktığımızda Türkiye için tek bir sonuç çıkarmak mümkün; Türkiye, dünyada yaşanan değişimin parçası olmak için daha fazla demokratikleşmek ve normalleşmek zorundadır.
Bugün AK Parti güçlü bir iktidardır, çünkü bu değişim dalgasının en iyi okuyan ve ona uyum sağlayan siyaseti üretmektedir. Ve bu yüzden AK Parti, yeni anayasadan vazgeçemez, Kürt sorununu çözme iradesinden vazgeçemez, normalleşme sürecinden vazgeçemez.
Aslında öyle bir değişim dalgası yaşıyoruz ki, muhalefet partileri bile siyaseten bunu reddetseler bile pratik olarak karşı çıkamıyorlar. Çünkü bu karşı çıkışın maliyeti onlar için çok ağır olabilir. Yeni anayasa konusunda uzlaşma komisyonuna ön şartsız gelişleri bundan.
Muhalefet konusunda daha genel bir değerlendirme ile şu tespit yapılabilir: Siyasete baktıklarında karşılarında siyaseten yenemeyecekleri bir AK Parti, anlama çabaları olmadıkları için uyum sağlayamadıkları bir değişim süreci var. Bu süreçte ayakta kalmak için 'mış' gibi yaparak AK Parti'den rahatsız olanların oylarına talip olacaklar.
BDP'NİN OKUYAMADIĞI TABLO
Bu büyük değişim tablosunu Kürt sorunu bağlamında BDP ne yazık ki okuyamıyor. Sıkça 'AK Parti çözüm istemiyor' argümanına sarılıyorlar. Oysa bu temelsiz bir tezdir. AK Parti nasıl ki, yeni anayasadan kaçamıyorsa, Kürt sorununda çözümün kaçınılmazlığının farkında. Elbette süreci olabildiği ölçüde kendi kontrolünde götürmek istiyor olabilir. AK parti'yi bu yüzden eleştirebilirsiniz. Ama bu süreçte de BDP'ye düşen AK Parti çözüm yolunda adım attıracak muhalefet yapmak, bugüne kadar yaptığı gibi siyaseti reddetmek değil.
Dün Söyleşi-Yorum'da röportajını okuduğunuz Osman Can, BDP ile ilgili olarak şunları söyledi; "Eğer BDP, geçtiğimiz yıl anayasa değişiklik sürecinde boykot yerine daha aktif bir tutum alsa ve sürece katkı verseydi; inanın bugün Kürt meselesinde bambaşka bir yerde olabilirdik. Hadi bırakalım geçen yılı, 12 Haziran seçimlerinden sonra Meclis'e gelseydi ve kriz üretmeseydi yine şu an içinde bulunduğumuz şiddet sarmalının içinde olmazdık. Bu çok açık."
Can çok haklı bir noktaya işaret ediyor. Eğer BDP geçtiğimiz yıldan itibaren gerek anayasa değişikliği gerekse seçimlerden sonra boykot yerine siyaseti tercih etse idi hem anayasa konusunda hem de Kürt sorununun çözümü konusunda çok daha fazla mesafe almış olabilirdik. Can'ın dediği gibi; "zararın neresinde dönülse kârdır".
Yazıya anayasa ile başladık onunla bitirelim. Yeni anayasa, son dönemde çokça kullandığımız ve sembolik olarak değeri olan 'Yeni Türkiye'ye geçişin metni olacaktır. Yeni anayasa süreci daha derinde büyük bir zihniyet değişiminin hayat bulmasıdır. Yeni anayasa, tek doğruya dayanan, homojen bir toplum varsayan otoriter zihniyetin mahkum edilmesi; toplumsal karar süreçlerini çoğalması, ölçek bağlamında katılımcı siyaset, eşitsizlikler karşısında pozitif ayrımcılık, adem-i merkeziyet, şeffaflık gibi ilkeleri temel alan demokrat zihniyete geçişi ima eder.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018